2018 yılının mart ayında, hedeflerimize ulaşmak için edinmemiz gereken 19 alışkanlığı sıraladığım bir blog yazısı yazmıştım. O yazı büyük bir ilgiyle okundu. Bugün bile yazdıklarımı yakın zamanda keşfedip bana teşekkür eden ve yazıda bahsettiğim günlük takip listesini paylaşmamı isteyen okuyucular ile karşılaşıyorum. Bu da beni son derece mutlu ediyor. Başkalarına yardımcı olabildiğimi bilmek bana yaşadığımı ve ufak da olsa insanların aklında ve kalbinde bir iz bırakabildiğimi hissettiriyor.

Dediğim gibi o yazıyı 2018 yılında yazmıştım. Gün içerisinde yapmaya çalıştığım aktiviteleri sıralamış ve bu aktivitelerin ne kadarını gerçekleştirebildiğimi bir excel tablosu üzerinden her gün nasıl takip ettiğimi anlatmıştım.

O yazının yayınlanmasının üzerinden üç yıl geçti. Yıl oldu 2021. Hatta o da bitmek üzere. 2020 yılını nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Üzerimizden traktör gibi bir Covid-19 salgını geçti. Etkileri henüz bitmiş değil ama en azından hayatlarımızın ufak bir normalleşme sürecinde olduğunu söyleyebiliriz.

Takip listesini doldurmaya başladığım 2017’den bugüne dört buçuk yılı aşkın süre excel tablosunda performansımı takip etmeyi sürdürdüm. Her sabah kilomu yazdım, kaç saat uyuduğumu kayıt altına aldım. Yabancı dil çalıştım mı, kitap okudum mu, birisine yardımcı oldum mu hepsini tek tek değerlendirdim. Bugüne geldiğimde, geçen dört buçuk yıla bakıp kendi hakkımda bir performans değerlendirmesi yapacak kadar veriye sahip olduğumu düşünüyorum.

Revizyon
Hayatımızda hiçbir şey sabit kalmıyor. Dolayısıyla günlük takip listemi ihtiyaçlarıma ve önceliklerime göre her yıl güncellemem gerekiyordu.

Takip Listesine Gelen Revizyonlar

Gelelim takip listesinde dört yılda yaptığım değişikliklere. 2017’den bugüne, günlük takip listesini her yeni yılda gerekli gördüğüm şekilde güncelledim. Kimi aktiviteleri çıkarttım, yeni aktiviteler ekledim ya da iki aktiviteyi birleştirdim. Kimisinin süresini, kimisinin de önem puanını arttırdım. Bu sayede performansımın düşük kaldığını gördüğüm aktiviteleri daha değerli hale getirdim. Buna rağmen bir kısım aktivitede başarılı oldum, bir kısmında çuvalladım. Eh, zaten hepsinde başarılı olmayı beklemiyordum. Genel olarak her yıl bir önceki yıldan bir adım ileride geçtiği müddetçe sıkıntı yoktu benim başarı kriterlerime göre. Yani teker teker her aktiviteyi değerlendirdiğim gibi, genel performansımı da ön planda tutmaya çalıştım.

Tüm bu giriş cümlelerinin ardından, isterseniz tek tek aktiviteleri incelemeye başlayalım. Bakalım hangi başlıklarda kendimi disipline ederek yeni alışkanlıklar kazanmışım ve hangilerinde dibi görmüşüm. Bu tablo hayatımda nelere öncelik verdiğimin de açık ve net bir itirafı olacak aynı zamanda. İnsanın kendi kendisiyle yüzleştiği önemli anlardan biri yaşanıyor anlayacağınız. Heyecanlıyım doğrusu. Ben de sizinle birlikte bu verilere ilk defa etraflıca göz atıyor olacağım. Umarım siz de benim yaptığım gibi, yıllar sonra aynaya bakıp kendi tahlilinizi yapabilirsiniz. Bakalım son dört yılı nasıl geçirmişim.

Son bir not: Yazı doğal olarak biraz uzun. Kolay değil yani insanın kendine dair bir sürü veriyi incelemeye kalkışması… Okuması bu kadar uzunsa, yazmasını siz düşünün artık… Emeğe saygı lütfen, +rep…

Haydi başlıyoruz!

Kilo vermek
Kilo verme hedefini tutturan insan mutluluğu diye bir tabiri literatüre kazandırmak istiyorum. Uygun mudur sizin için?

Kilo Vermek

Kilomu takip etmeye ilk olarak 31 Temmuz 2017’de başlamışım. Ve o gün tabloya işlediğim sayı 94.6 olmuş. Hemen hemen bütün 2017 yılını bu kilo etrafında geçirmişim ve yılı 94.19 kg ortalama ile kapatmışım.

2018 yılında inişli çıkışlı bir tablo karşılamış beni. Kimi dönemler 96’nın da üzerine çıkmışım. Bazen 89’a kadar düşmüşüm. Yıl sonuna geldiğimizde, 2017’ye kıyasla 1kg düşerek 93.19kg ortalama yakalamayı başarmışım. 96 ve 89 arası makasın ne kadar geniş olduğuna dikkatinizi çekerim. Bu noktada çok sık yaşadığım mide rahatsızlıklarının etkisi olduğunu düşünüyorum.

2019 ortalama anlamında belki de en keskin düşüşün gerçekleştiği yıl olmuş. 2018’deki 93.19 ortalama 2019’un sonuna geldiğimizde 89.4’e düşmüş. Yani neredeyse 4 kiloluk bir düşüş gerçekleşmiş. Tabi 2019’daki bu sert düşüşün birden fazla sebebi var. En ciddi neden 2019 yılının ağır hastalıklar geçirdiğim ve ister istemez kilo kaybı yaşadığım bir yıl olmasıydı. Yıl boyunca belirli bir kiloda kalmaya gayret etmeme rağmen, hastalık dönemlerinde kaybettiğim kiloyu tamamen geri almadığımı söylüyor önümdeki veriler. Bunun hem iyi hep de kötü yönleri var elbette. Hastalık dışında kilo kaybımdaki bir diğer sebep de, bir önceki yıla göre %10 artış gösteren spora ayırdığım vakitti. Spor konusuna sırası gelince ayrıca değineceğim için detaya girmiyorum burada. Ama aralarındaki ilişki gözle görülür bir şekilde ortada.

2020 yılına geldiğimizde, 89.42 olan bir önceki yıla ait kilo ortalamamın, 87.63’e düştüğünü görüyoruz. Covid-19’un ortalığın canını okuduğu ve bizleri evlerimize kapattığı o zor günlerde ben kaçışı sporda buldum diyebilirim. Sporu arttırmamın ve yediklerime dikkat etmeye başlamamın etkisiyle, iki kiloya yakın bir kayıpla 2020 yılını kapatmışım. Covid-19 dönemi hareketimizin kısıtlandığı bir dönemdi hatırlayacağınız gibi. Ben özellikle bilinçli yemek yemeye o dönem başladım diyebilirim. Porsiyonları küçülttüm. Midemi ağzına kadar doldurmadan masadan kalkmayı öğrendim. Akşam 7’den sonra bir şey yememeye çalıştım. Birçok gece aç yattım. Ama bunun inanılmaz faydasını gördüm. Uyku kalitem arttı mesela. Beni tanıyanlar bilir; gençlik yıllarımdan beri mide ve bağırsak sıkıntısı çeken birisiyim. Düzenli ilaç kullandığım çok dönem oldu. Fakat yediklerime dikkat etme, kilo verme ve sporu günlük rutinime dahil etme süreciyle birlikte mide rahatsızlıklarımın büyük bölümünün ortadan kaybolduğunu gördüm. Elbette stresle alakalı sıkıntılar devam etti ama fazla ve düzensiz yemenin bende yarattığı tahribatlar büyük oranda bitti.

Gelelim 2021’e. Henüz yıl bitmedi ama gidişat bana bir öngörüde bulunma fırsatı veriyor. 2020 yılını 87.63kg’da kapatmıştım üstte belirttiğim gibi. Bugün itibariyle 2021 ortalamam 86.6. Yani bir önceki yıla göre bir kilo daha vermişim diyebiliriz. Yıl sonuna kadar bunu 86’ya çekersem süper olur. Bu sabah tartıda 85’i gördüğümü hesaba katarsak yıl sonuna kadar hedefime ulaşabileceğimi temenni ediyorum.

Toparlarsam; 2017 yılında 94.6 ile başladığım her sabah kilomu kayıt altına alma ve kilo verme serüvenime dört yılın ardından 85.2 ile devam ediyorum. Mart 2018 tarihli blog yazımda hedefimin 85 kiloya inmek olduğunu söylemiştim. Bu yıl ortalama olarak onu yakalamam zor görünüyor. Fakat seneye pekâlâ mümkün. Bakalım bu yolculuk ilerleyen günlerde nasıl devam edecek…

Özet geçiyorum; kilo verme hedefimi başarıyla gerçekleştirdiğimi düşünüyorum ve kendime bu konuda yıldızlı pekiyi veriyorum. Dört yılda gayet bilinçli bir şekilde 9 kilo vermiş durumdayım. Yukarıda dediğim gibi, bu başarıda aslan payını alacak günlük spor aktivitelerimdeki artışı ayrıca değerlendireceğiz. Orada da benim gözümde büyük bir başarı söz konusu.

Uyku
Her gece ne kadar uyuduğumu takip etmek bir süre sonra eğlenceli bir oyuna dönüştü benim için.

Uyku Miktarı

2019 yılına ait takip listemi oluştururken daha önce takip etmediğim yeni bir başlığı eklemeye karar vermiştim: Uyku miktarı.

Bu eklemedeki amacım günlük uyku miktarımı ölçmek ve mümkünsü güne daha fazla şey sığdırırken uyku miktarımı bir nebze azaltmaktı. Doğruyu söylemek gerekirse uyku ile aram hiçbir zaman çok iyi olmadı. Kendimi bildim bileli erken yatan ve erken kalkan birisiyimdir. Erken kalkmaktan kastım 5-6 civarı diyebilirim. Güne erken başlamak benim için olmazsa olmaz bir durum. Güne erken başlayanlar iyi bilirler, en verimli oldukları zamanlar da sabah saatleridir. Akşam saatleri enerjimin düştüğü, verimsiz geçen saatlerdir. Uyku miktarımı takip ederken, dengeli bir uyku düzeni oturtmayı da amaçlarım arasına koymuştum. Ne uyku borcum olsun, ne de çok uyumuş olayım dedim.

Altı saatten az uyuduğum her gece, ertesi gün uykusuzluk belirtileri gösteririm. Algılarım dumanlıdır. Hareketlerim ağır çekim ve hatta robotiktir. Yani altı saat bir anlamda benim için alt sınırdır. 2019 yılında uykumu Apple Watch üzerinden takip etmeye başladım. Derin uyku, yatma kalkma saatleri gibi verilere de ulaşabildim bu sayede. Ama o verileri pek takip etmedim açıkçası. Ben genel olarak her gece ne kadar uyuduğuma odaklandım.

Nitekim 2019 yılının sonunda her gece ortalama 6.84 (Altı saat ve bir saatin 0.84’ü gibi düşünebilirsiniz) saat uyumuşum. Yani altı saat elli dakikaya yuvarlayabiliriz bunu. Bu uyku miktarı bana biraz fazla geldi nedense. Acaba bunu altı buçuk saate çekebilir miyim diye düşünmeye başladım o günlerde. Sonrasında da 2020 yılı için uyku miktarımı biraz azaltmayı kendime görev edindim.

Uykunun sağlık için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Herkes için gereken uyku miktarının değişiklik gösterdiğini de biliyorum. Kendim için en optimum ve en verimli uyku miktarını bulmaya çalıştığım bir oyun oldu bu dönem benim için. Covid ile mücadele şeklinde geçen 2020 yılının sonunda, günlük ortalama uykumu 6.7 saate, yani altı saat kırk beş dakikaya çekmeyi başardığımı gördüm. Bu bana ne anlatıyordu? 2020 yılında bir önceki yıla göre ortalama dokuz dakika daha az uyumuştum. Peki bu dokuz dakika bana ne kazandırmıştı? Pek bir sonuca varamıyordum. Eğer bu süreyi daha da azaltırsam ne olacağını merak ettim. Ve tüm bu deneyin sonunda öğrendiğim ki; altı saat kırk beş dakikayı altı saat otuz dakikaya çekmenin epey zahmetli bir işmiş. Nitekim başaramadım…

2021 yılının bugüne kadar olan kısmında işler terse döndü. Bugün itibariyle ortalama uyku sürem büyük bir sıçrayışla 7.13 saate yani, yani yedi saat sekiz dakikaya çıkmış durumda. Bir önceki yıla göre yirmi iki dakikalık bir artıştan bahsediyoruz. Yani bu yıl neredeyse her gece ortalama yarım saat daha fazla uyumuşum. Bunun ana nedeni olarak her gün harcadığım enerjinin artmasını görüyorum. Artık gün içinde geçmiş yıllara oranla daha fazla kalori yaktığım için daha fazla dinlenmeye ihtiyaç duyuyorum.

Uyku miktarımdaki artışla doğrudan ilişkisi var mı bilmiyorum ama, bu sene her zaman olduğundan daha dinç hissediyorum kendimi. Sanki uyku bana daha fazla enerji veriyor. Dediğim gibi, daha fazla spor yapmamın ve kilo vermemin de etkileri olduğu kesin. Ama sanki uyku miktarımı düşürmektense, arttırmak bana daha olumlu geri dönüş sağladı. Belki de bana gereken optimum uyku miktarını bulmuşumdur bu deneyimin sonunda.

Sizin optimum uyku miktarınız nedir? Uykunuzla ilgili ne gibi deneylerde bulundunuz? Yorumlarınızı ve deneyimlerinizi duymak isterim.

Düzenli spor
Sporu hayatımın merkezine koydum gibi iddialı laflar edemeyeceğim ama gündelik rutinimin bir parçası yapmayı başardım diyebilirim.

Düzenli Spor

Sıra geldi belki de en dikkat çekici değişimi yaşadığım aktiviteye…

Günlük spora ayırdığım vakti 2017 yılında takip etmeye başladım. Aynı yılın değerlendirmesine baktığımda hedeflediğim “her gün otuz dakika spor” aktivitesinin ancak %24’ünü yapabildiğimi görüyorum. Yani pek de spora öncelik vermemişim hayatımda.

2018 yılına geldiğimizde, ufak bir yükselişle hedeflediğim sürenin %25.8’ini spora ayırmışım. Hedeflediğim günlük düzenli sporun otuz dakika olduğunu hesaba katarsak, günde ortalama yedi-sekiz dakikamı spora ayırabilmişim. Ne kadar düşük, değil mi? Siz de lütfen kendinize sorun bu soruyu, günde ne kadar vaktinizi spora ayırıyorsunuz? Emin olun sonuç sizi epey şaşırtacaktır.

Hatırlarsanız kilo verme sürecimde de 2017 ve 2018 arasında sadece 1 kilo fark vardı. Aynı dönem için spordaki ufak yükseliş ile kilomdaki düşüş birbirlerini doğrular nitelikteler. 2019’a geldiğimizde işlerin biraz değişmeye başladığına tanık oluyoruz. Üstteki ilgili başlıkta belirttiğim gibi, 2018 ve 2019 yılları arasında yaklaşık 4 kilo vermiştim. Bakalım bu düşen kilo ile spordaki artış örtüşüyor mu?

2018’de %25.8 olan spor performansımı, 2019 yılında büyük bir sıçramayla %33.7’ye yükseltmişim. Yani bir önceki yıla göre spora neredeyse %10 daha fazla vakit ayırmışım. Bu yükselişin kilo vermemde direkt etkisi olduğunu tahmin ediyorum. Ne kadar fazla spor yaparsam o kadar fazla kilo veriyorum düz orantısını kurmakta bir sakınca olmasa gerek.

2020 yılında spora ayırdığım vakit biraz daha artarak %42.3’e yükselmiş. Yani nereden bakarsan günlük on üç – on dört dakikalara çıkmış. Covid’in de etkisiyle evde kendi kendime yaptığım egzersizleri arttırdığım bir dönemdi. Evde başladığım antrenmanların net bir sonucu bu tablo. Kilomdaki düşüşün de devam ettiği bir yıldı 2020 hatırlayacağınız gibi. Bir önceki yıla göre 2 kilo daha inmiştim. Yani doğru orantı devam ediyor. Ne kadar spor, o kadar hızlı uçup giden kilolar…

2021 yılındaki verilere gelirsek… Her geçen yıl üzerine koyarak arttırdığım günlük spor yapma süremi 2021’in bugüne kadar olan döneminde %68.2’ye çıkardığımı büyük bir gururla açıklayabilirim. %68.2’yi dakikaya çevirirsek, otuz dakikalık günlük spor hedefimi her gün yirmi dakika ile gerçekleştirmişim. Bu noktaya gelmek, görebildiğiniz gibi adım adım, yılmadan, kararlı bir şekilde, yıllara yayılarak gerçekleşmiş. 2017’deki günde yedi dakikadan, 2021’deki yirmi dakikaya gelmek oldukça önemli. Üç kat fazla spordan bahsediyoruz.

Peki spor yapıyorum dediğimde bunun içerisinde hangi aktiviteler var? Ne gibi sporlar yapıyorum? Öncelikle evde kendi kendime yaptığım egzersiz, açma-germe ve ağırlık kaldırma antrenmanlarıma devam ediyorum. Buna, sabahları 05:30’da kalkıp koşuya çıkmak eşlik ediyor. Ayrıca hava el verdikçe havuza gidiyorum. 2021 de tüm bunlara ek olarak bir de Nintendo Switch konsolundaki Ring Fit Adventure oyununu ekledim. Son derece eğlenceli bir oyun olan Ring Fit Adventure size egzersiz yaparak oyun oynama deneyimini sunuyor. Aşırı eğlenceli bir oyun. Yarım saatte tüm vücudunuzu çalıştırarak epey bir yorulmanızı sağlıyor. Tüm bunları oyun oynarken yapıyor olmanız da keyifli vakit geçirmenize ve zamanın uçup gitmesine neden oluyor. Herkese tavsiye ediyorum Ring Fit Adventure’ı.

Sonuç olarak üstte saydığım dört farklı egzersiz biçimini dönüşümlü yaparak her günümü sporla geçirmeye çalışıyorum. Evde egzersiz, sabah koşusu, yüzme ve Ring Fit Adventure. Bu şekilde hem dönüşümlü spor yapıp sıkılmıyorum, hem motivasyonumu kaybetmiyorum hem de tüm kas gruplarımı çalıştırmış oluyorum. Geçen sürede göbeğimin eridiğini ve vücudumun bir nebze şekle girdiğini görmek de cabası. Bu hedefimi de gayet başarılı bir şekilde hayatımın bir parçası haline getirdiğimi gururla söyleyebilirim.

öykü, hikaye yazmak
Aklımda yazılmayı bekleyen o kadar çok hikaye var ki… Onlara zaman ayırmak gün içinde yaşadığım en büyük münakaşalarımın başında geliyor.

Öykü Yazımı

Gelelim öykü yazmaya. Bir şeyler karalamanın benim için ne kadar önemli olduğunu kelimelerle ifade edemem. Kurgu yazmanın karşı konulamaz bir cazibesi olduğuna inanıyorum. Lise yıllarımdan beri kurmaca öyküler yazıyorum. Bu öyküler şu ana kadar bana bir öykü yarışması birinciliği ve çok sayıda kişiye ulaşabilme olanağı verdi. Kurmacanın büyüsüne fena kapılmış durumdayım anlayacağınız. Hedefim bir gün kendi kitabımı yayınlayabilmek. Bu yolda çalışmalarım ağır adımlarla devam ediyor. Peki öykü yazmak gündelik hayatımın bir parçası olmuş mu? Gelin beraber bakalım.

2017 yılında her gün düzenli olarak 300 kelime kurmaca yazma görevinin ancak %29’unu gerçekleştirebilmişim. Yani günde ortalama 100 kelime yazabilmişim. Bu şekilde bir roman yazmak biraz zor olacaktır elbette. Ama her ay birkaç öykü çıkartılabilir bu tempoyla. Yine de hedefimin bir hayli uzağında olduğum net bir gerçek.

2018’e geldiğimizde durum iyiye gitmemiş. 2018’i hedeflediğim günlük 300 kelimenin ancak %24’ünü yazarak tamamlamışım. 2017’nin gerisine düşmüşüm anlayacağınız.

2019’a baktığımızda durum daha da korkunç bir hal almış ve %13.2’ye gerilemişim. Kelime ölçeği üzerinden gidersek, günde 30-40 kelime yazabilmişim. Bu şekilde ne bir öykü yazılabilir ne de roman. Zaten bu dönem üretkenliğimin gerçekten de dibi gördüğü bir dönemdi. Kendimi motive etmekte ve konsantre olmakta epey zorlandığımı çok iyi hatırlıyorum. Sıkıntımın nedeni yazacak bir şey bulamamak değildi. Yazılmayı bekleyen en az yirmi farklı öykü fikri vardı kafamda. (Bunların büyük kısmı halen duruyor) Ama oturup yazmaktan çekiniyor, kaçıyor, korkuyordum. Bu münakaşa kurmaca yazmaktan iyice kopmama neden olmuştu 2019 yılında.

Neyse ki 2020 yılında biraz kendimi toparladım ve %13.2’ye gerileyen günlük ortalama yazım miktarımı %20.2’ye çıkartmayı başardım. Nereden baksanız bir önceki yıla göre %50’lik bir artış demek oluyor bu. Peki bu nasıl oldu? Şöyle ki, kendimle girdiğim münakaşaya son verdim ve ne yazdığıma bakmadan boş sayfalar üzerinde vakit geçirmeye başladım. Sonrasında bir fikir netleşti kafamda ve yazmaya başladım. İnanır mısınız, o fikir büyüdü serpildi ve artık bir öyküden fazlası oldu. Geldiği durumu 2021’de daha net görebiliyorum.

Nitekim 2021’nin bu gününe geldiğimizde, son dört yıldaki en verimli dönemimi geçirerek günlük ortalama kurmaca yazma hedefimin %33.2’sini gerçekleştirmiş durumdayım. Yani günde ortalama 100 kelime yazabilmeye başladım. Günde 100 kelime ayda 3000 kelime demek. Bu da ortalama bir öyküye karşılık gelir. Fakat 2021 yılında diğer yıllara oranla can alıcı bir fark var. 2021’de tamamen tek bir fikre odaklanmış durumdayım. 2020 yılında öykü olarak başlayıp büyüyüp serpilen bir fikrim vardı. O fikir artık bir roman olma yolunda ilerliyor. Bu yüzden ben de tüm ayırdığım vakti bu kitaba vermiş durumdayım. Hedefim 2022 içinde bu kitabı bitirmek ve yayınlayacak bir yayın evi bulmak. Umarım bunu başarırım. Eğer başarırsam, dört yıldır dişimle tırnağımla, kendimle savaşarak geliştirdiğim bu alışkanlığımın büyük ödülünü almış olacağım. İnşallah diyelim.

blog yazısı yazmak
Bu sayfalarda blog yazısı yazmak ve içerik üretmek bana tarifsiz bir keyif veriyor. Bir de okuyuculardan olumlu geri dönüşler geldi mi değmeyin keyfime…

Blog Yazısı

Düzenli olarak her gün yapmak istediğim bir diğer alışkanlık da her gün 300 kelime blog yazısı yazmaktı. Bakalım 2017’den beri takip ettiğim bu alışkanlığımda ne kadar ilerleme kaydedebilmişim.

2017 yılının sonunda, günlük 300 kelime hedefimi %26 oranında gerçekleştirebilmişim. Yani günde ortalama 75 kelime kadar yazabilmişim. Bu rakam bir üst bölümde değerlendirdiğim öykü yazma ortalamama yakın bir sonuç.

2018’e geldiğimizde benzer bir rakam göze çarpıyor: %25. Hemen hemen bir önceki yılın aynısı.

2019’da ise performansım %21.8’e düşmüş. Hatırlarsanız öykü yazımında 2018’den 2019’a geçerken daha sert bir düşüş vardı. Demek ki blog yazmaya, öykü yazmaktan daha fazla zaman ayırmışım. Bu durum kurmacanın kafa yoran bir aktivite olmasıyla da alakalı olsa gerek. Kurmaca öykü yazmak için daha konsantre bir şekilde çalışmak gerekiyor. Blog yazısı ise daha “akan”, daha az düşünme gereken bir yazı türü diyebilirim. Bu sebeple daha kısa sürede daha uzun yazabiliyorum.

2020’ye geldiğimizde ortalamamın büyük bir artışla %33.4’e yükseldiğimi görüyorum. Bu, bir önceki yıla göre %50’nin de üstünde bir artış anlamına geliyor. Pandemi döneminde demek ki blog yazısı yazmaya daha fazla vakit ayırabilmişim. Hatırlarsanız sporu hayatımın bir parçası yaptığım, kilo verdiğim, daha fazla öykü de yazabildiğim bir yıl olmuştu 2020. Pandemi dönemini bu konu başlıkları için nispeten verimli geçirdiğimi görüyoruz. Memnuniyet verici bir detay.

2021’e geldiğimizde ise durum daha da parlak bir hal alıyor. Hedefimi %50.3 oranında tutturmuş durumdayım bugün itibariyle. Harika değil mi? Burada tabi dikkat etmek gereken husus, blog yazısı kategorisine giren yazı türünde yazdıklarımın, başka yerlerde paylaştığım yazıları da kapsaması. Yani tamamı Düşlerden Gerçeğe’de paylaştığım yazılar değil. Daha farklı içerikleri de bu kapsamda değerlendirdim. Bu şekilde hem yazı çeşitliliğimi arttırmayı hem de farklı platformlardaki insanlara ulaşmayı başardım.

Sonuç olarak, artık günlük rutinimde blog yazısına daha fazla zaman ayırabiliyorum. Gün halen 24 saat olduğuna göre bir yerlerden kısmışım demektir. Bana ve hedeflerime katkısı daha fazla olan eylemlere öncelik vermek işte böyle olumlu sonuçlar doğuruyor. Bir aktiviteyi yaparken, acaba bunun yerine başka bir şey yapabilir miyim diye sormakta fayda var. Daha faydalı ve getirisi büyük aktivitelere öncelik vermek oldukça değerli.

Aile
Ailemize ve sevdiklerimize ayırdığımız zamanın tamamını verimli zaman olarak değerlendirmeliyiz. Hayatımızın en önemli parçası çünkü onlar.

Aile

Ailem ile ne kadar vakit geçirdiğimi takip etmeye başladığım 2017 yılında ailemize yeni bir üye katılmıştı. Bu yüzden bu konuda günlük takip listemde her yıl yeni düzenlemeler yapmam gerekti. Şu an eşimle, oğlumla ve ebeveynlerimle geçirdiğim zamanı ayrı ayrı takip ediyorum. Bu şekilde bir ayrım yapmaya 2019 yılında başladım. Bu nedenle değerlendirmeyi 2019 yılı sonrası şeklinde yapmak daha doğru olacaktır.

Fakat ailemle ilgili kişisel değerlendirmelerimi burada açık bir şekilde paylaşmamam geleceğim açısından daha hayırlı olabilir. :DD

Genel olarak bu başlık altında da önemli bir gelişme kaydettiğimi söyleyebilirim. Onlara daha fazla zaman ayırmaya çalışıyorum. Bunu nasıl yapabileceğimi günün her saati düşünüyorum. Çok yoğun çalıştığımız dönemlerde ailemize ayırdığımız vakit düşüyor doğal olarak. Benim de zaman zaman bundan mustarip olduğumu görüyorum. Yine de her fırsatta onlarla vakit geçirmek için çabalamayı sürdüreceğim.

Günlük tutmak
Günlük tutmak, aklındakileri kağıda dökmek, içini boşaltmak demek. Böylece o sizi rahatsız eden duygu ve düşüncelerin bir kısmını kafanızdan atma şansına sahip olmak demek.

Günlük Tutma

Kendimi bildim bileli günlük tutarım. İlkokul ya da ortaokul çağında başladım bu alışkanlığa. Yıllar geçti ama ben bu alışkanlığımı devam ettirmeyi başardım. Benim için tarihe not düşme ve bir şekilde içimi boşaltma aracı vazifesi görüyor. 2017 yılından beri de ne kadar sıklıkla günlük tuttuğumu takip ediyorum. 

2017 yılında hedefimi %59 oranında tutturmuşum. Yani neredeyse her beş günden üçünde günlüğüme bir şeyler karalamışım.

2018’de bu oran %72’ye çıkmış.

2019’da ise en yüksek rakamına ulaşmış ve %73.4 ile her dört günden üçünde günlük yazmışım. Bu çok başarılı bir oran elbette. Alışkanlığı kazandığımı gösteriyor. Ya da diğer bir anlamda, 2019 yılına dar epey bir anımı kaydetmişim.

2020 yılında her ne oluyorsa, günlük tutmak benim için önemini büyük oranda kaybetmiş. Artık her üç günden sadece birinde günlük tutmuşum. Velhasıl oran %31.7’ye düşmüş. Günlük tutmak, hayatımda her gün tekrarladığım bir alışkanlık olarak kalmak için mücadelesini sürdürmüş. Ama hayatımdaki önemi geri plana düşmüş.

2021’de ise işler iyice kötüye gitmiş. %12.2 ile günlük tutmak artık on günde bir hatırladığım, hayatımın bir parçası olmayan bir aktivite haline gelmiş… Bu büyük düşüşün arkasında ne olduğunu gerçekten tam olarak bilemiyorum. Belki de Covid kapanmalarının etkisiyle rutine binen hayatımda günlüğüme yazacak çeşitlikte içerik bulamamışımdır. Ama eğer neden buysa, Covid’in etkisinin azalmaya başladığı 2021’de neden bir ilerleme göze çarpmamış? Cevabını bulamadığım sorular bunlar. Ama net olan bir şey varsa, o da 2021 itibariyle günlük tutma alışkanlığımı kaybettiğimdir. Onu geri kazanmam lazım. Her gün beş dakikamı ayırmak bu kadar ulaşılamaz olmamalı. Bana getirdiği psikolojik rahatlamaya ihtiyacım olduğunu hissediyorum. Kendimi bu konuda tekrardan eğitmem gerektiği açık bir biçimde ortada.

Yapılacaklar Listesi
Yapılacaklar listenizi temizlemek size hiç ummayacağınız büyük bir rahatlama hissi sağlayacaktır.

Yapılacak Listesini Temizlemek

2019 yılında takip etmeye başladığım bir diğer alışkanlık da yapılacaklar listemdeki bir işi yerine getirip getirmediğimdi. Fatura ödemek, arabayı yıkatmak, bozulan bir şeyi tamir etmek gibi en basit iş bile bu başlığa giriyordu…

2019 yılında %54.3 ile her iki günde bir listemdeki bir görevin üzerine çizik atmayı başarmışım.

2020’de bu rakam %63.3’e yükselmiş.

2021’de ise %80.2 ile son derece yüksek ve başarılı görünen bir seviyede karşılıyor beni. Demek ki her beş günden dördünde yapılacaklar listemden bir iş silebilmişim. Memnuniyet verici bir tablo. Aferin bana.

Fakat burada atlanmaması gereken bir nokta var. Yapılacaklar listenizin güncel olması ve yaşanan her gelişme sonrası tekrardan güncellenmesi gerekiyor. Bunu atlarsanız, neyi ne zaman yaptığınızı ve geriye ne kaldığını takip edemezsiniz. Gece yatmadan önce hızlıca gerekli güncellemelerinizi yapabilirsiniz.

Her gün yapılacaklar listenizden bir madde silme alışkanlığını kazanmak, daha disiplinli ve düzenli bir insan olmanıza da yardımcı olacaktır. İşlerinizi öncelik sırasına koyma noktasında da size katkı sağlayacaktır.

Faydalı içerik tüketmek, okumak.
Günümüzde faydalı içerik tüketmek hem çok kolay hem de imkansız bir şey. Ama doğru içeriğe erişebilirseniz kendinizi geliştirebilirsiniz.

Faydalı İçerik Okumak

Takip ettiğim günlük hedeflerden bir diğeri günde üç adet faydalı içerik okumaktı. Magazin ya da siyaset haberlerini değil; teknoloji, kültür, sanat, felsefe ya da psikoloji gibi konularda önüme düşen üç makaleyi okumayı hedeflemiştim bu alışkanlıkla.

2017 yılında bu hedefimi %63 oranında gerçekleştirerek her gün ortalama iki makale okumayı başarmışım.

2018’de ufak bir düşüşle %57’ye gerilemişim.

2019’da bu rakam %44.2’ye kadar düşmüş. Yani artık eskisi kadar makale okumamaya başlamışım.

2020’de ufak bir yükselişle %51’e çıkmış günlük makale okumalarım. Yani günde üç faydalı içerik hedefimi ancak yarı yarıya gerçekleştirebilmişim.

Filmi ileri sarıp günümüze geldiğimizde son durumun %50.3 ile pek de parlak olmadığını görüyoruz.

Yıllar geçtikçe tükettiğim faydalı içeriğin düştüğünü ve %50 bandında sıkışıp kaldığını anlıyorum tüm bu verilerden. Peki neden böyle olmuş? Bunun birkaç sebebi olabilir. Benim aklıma ilk gelen, okumaları yaptıktan sonra kayda geçirmeyi unutmuş olmam. Bu sebeple rakamlar düşük kalmış olabilir. İkinci olarak da faydalı içerikleri okumak yerine, şöyle bir üstlerinden geçmeyi tercih etmeye başlamış olmamı söyleyebilirim. Son dönemde ben de sosyal medyanın hızlı tüketim akımına kapılmışım anlaşılan.

Ne sebeple olursa olsun, bilgi hazinemi zenginleştirme adına daha fazla okuma yapmam gerekiyor. Ne kadar farklı konularda okuma yaparsak, genel kültürümüzü o kadar geliştirme şansımız olacaktır.

Kitap okumak
Kitap okumanın faydalarından bahsedip kafanızı şişirmek istemem. Onun yerine her gün en az 15 sayfa kitap okumanızı söyleyerek kafanızı şişirmeyi tercih ediyorum.

Kitap Okumak

Gelelim bir diğer önemli aktiviteye. Her gün 10 sayfa kitap okuma hedefi ile başladığım yolda attığım doğru adımlar sonrası, hedefimi günde 15 sayfaya çıkartmıştım. Bakalım bu yolculuk nasıl geçmiş.

2017 yılında günde 10 sayfa hedefleyip %52’lik bir başarıyla her gün ortalama 5 sayfanın üzerinde kitap okumayı başarmışım.

2018’e geldiğimizde bu rakam %68’e çıkmış. Yani neredeyse her gün 7 sayfa kitap okumuşum.

10 sayfanın artık ulaşılabilir bir hedef olduğu sonucuna varıp çıtayı yükselttiğim yıl 2019’a denk geliyor. 15 sayfa okuma hedefiyle çıktığım yılı %56.9’luk bir başarıyla her gün yaklaşık 8 sayfa okuyarak noktalamışım.

2020’de kitap okuma oranım %43.4’e düşmüş. Bu oran yaklaşık 7 sayfaya tekabül ediyor.

2021’in bugüne kadarki döneminde bu oran biraz daha düşerek %34.1’e gerilemiş. Yani artık günde ortalama 5 sayfa kadar kitap okuyorum gibi görünüyor.

Öncelikle 5 sayfa kitap okumak, kabul edilebilir değil. Çok çok düşük. Eminim daha iyisini yapabilirdim ve yapmalıydım da. Neden başaramadığıma dair bir sürü bahane üretebilirim. Ama hiçbiri bu kadar önemli bir alışkanlığı kazanamamış olmamı haklı çıkartmaz. O yüzden hiç bahane üretmeyeceğim ve bugünden itibaren bu rakamı yükseltmek için kitap okumaya daha fazla vakit ayıracağım. Zaten evde okunmayı bekleyen bir sürü kitap var. Artık onları temizlemenin vakti geldi…

Sesli kitap dinlemek
Sesli kitap dinleyerek trafikte sıkışmış ruhunuzu bulunduğu yerden çıkartmayı deneyebilirsiniz.

Sesli Kitap

2019 yılında takip etmeye başladığım bir diğer aktivite de sesli kitap dinlemekti. Özellikle Amazon’un Audible uygulaması üzerinden okunan kitapları dinleyerek başladığım bu alışkanlığımı severek devam ettiriyorum. Araba yolculuklarımı daha keyifli hale getiren bir aktivite olduğunu söyleyebilirim. Eğer bir de dinlediğim kitap sesli radyo tiyatrosuysa değmeyin keyfime. Örneğin Agatha Christie’nin ölümsüz polisiye eserlerinin BCC çıkışlı radyo tiyatrolarını dinlemek gerçekten büyük zevkti. Audible’da bu eserleri bulabilirsiniz.

2019 yılında günde 15 dakika sesli kitap dinleme hedefiyle başladığım alışkanlık edinme sürecimi yıl sonunda %34.9 ile tamamlamışım. Yani ortalama 6 dakika dinlemişim her gün.

2020’ye geldiğimizde, Covid salgını dolayısıyla araçla seyahat miktarımın azalması neticesinde %23.9’a düştüğümü görüyorum. Beklendik ve makul karşılanabilecek bir düşüş olduğunu düşünüyorum.

2021’in şu gününe kadar %22.4 ile, 2020’nin de gerisinde kalmış durumdayım. Bu yıl arabada seyahat ederken sesli kitap dinlemektense müzik dinlemeyi tercih ettiğimi itiraf ediyorum. Müziğin beni daha enerjik yaptığını ve motivasyonumu arttırdığını çok iyi bildiğim için, aradığım enerji patlamasını müzikte arıyorum bu sene.

Son dönemde sesli kitap seçeneklerimi de çeşitlendirdim. Spotify gibi uygulamaların podcastlerini ekledim. Nasıl Olunur, Nereden Başlasam, İlk Sayfası gibi podcastler oturduğunuz yerde bir şeyler öğrenmenizi sağlayan son derece kaliteli ve başarılı içerikler. Keyifle tavsiye ediyorum.

Birisine yardımcı olmak
Birisine yardım ettiğinizde o kişinin hayatına bir dokunuş yapmış olursunuz. Sizin ona dokunduğunuz kadar o da sizin hayatınızda yer almış olur. Tam bir kazan kazan durumu anlayacağınız…

Birisine Yardımcı Olmak

Bu alışkanlık, üzerine biraz kafa yormanız gereken bir alışkanlık. 2018 tarihli blog yazımda bu alışkanlığı kazanmanın zorluğu üzerinde durmuştum hatırlarsanız. Peki benim bu başlıktaki performansım yıllara göre nasıl değişmiş? Gelin beraber inceleyelim.

2017 yılında %43 olan performansım -yani iki günde bir birisine bir şekilde yardımcı olmuşum- 2018 yılında %46’ya çıkmış.

2019’da %66.4 gibi umut verici bir yükseliş gerçekleşmiş.

Ortalığın Covid’le toz duman olduğu 2020’de %57.7 gibi önemli bir ortalama tutturmuşum. O dönem çok fazla kişiye psikolojik destek verdiğimi, zor zaman geçirenlere yanlarında olduğum mesajını verdiğimi hatırlıyorum.

2021’e geldiğimizde durum daha da parlak bir hal almış. %80.4 gibi oldukça iyi bir oran var karşımızda. Bu yıl Covid’in etkilerinin azalmasıyla ve benim de biraz etrafıma dönmemle, insanlara daha fazla yardımcı olmaya gayret ettiğimi söyleyebilirim. Hatırlarsanız bu sene aileme daha fazla zaman ayırabildiğimi söylemiştim. İnsanlara yardımcı olma miktarımın da bu sene artmış olması, kendimden çok etrafıma döndüğüm bir yıl geçirmekte olduğumu ispatlıyor. Memnunum bu açıdan.

Sevdiklerinle konuşmak
Teknolojinin nimetlerinden faydalanıp uzun süredir görüşmediğiniz sevdiklerinizle hasret giderebilirsiniz. Her gün bir kişiye bunu yapsanız güzel olmaz mı?

Sevdiklerinle Konuşmak

Üstte bahsettiğim alışkanlıklardaki yıllara göre değişimi baz aldığımızda, sevdiklerimle konuşmak hedefimde nasıl bir değişim olduğunu aşağı yukarı tahmin edebiliyordum. Bakalım tahminim doğru çıkmış mı?

2017 yılında %41 ortalama ile sevdiklerimle konuşma hedefimin uzağında kalmışım.

2018’de bu oran %50’ye çıkmış. Yani her iki günde bir, bir arkadaşımı ya da aile bireyimi aramışım, halini hatırın sormuşum.

2019’a geldiğimizde büyük bir yükseliş yaşanmış ve %77’ye ulaşmış. Gayet tatmin edici diyebilirim.

2020’de salgının etkisiyle bu yükseliş devam etmiş ve %87.8’e fırlamış. Her yıl bir önce yılın üzerine koymayı sürdürmüşüm.

2021 de bunu doğrular nitelikte. %90.7 ile mükemmele yakın bir sonuç var karşımızda. Demek ki bu sene sevdiklerimle çok daha fazla konuşuyorum. Pandemi dönemi açtığım iletişim kanallarını daha yoğun kullanmaya başladım. Benim hissiyatım da bu doğrultudaydı. Artık daha fazla iletişim kuruyor ve gün içinde daha fazla insanla konuşuyorum. Umarım bu seneyi bu şekilde kapatır ve önümüzdeki sene bu seviyeleri korumayı başarabilirim.

Yabancı dil öğrenmek
Ne kadar çok sayıda yabancı dile hakim olursanız o kadar geniş perspektifle kendinizi ifade etme şansınız olur. Bunu bir oyun gibi de düşünebilirsiniz.

Yabancı Dil Öğrenmek

Yabancı dil öğrenmek günlük rutinimin olmazsa olmaz bir parçasıdır. 2017 yılında başladığım alışkanlığa günde 30 dakikadan fazla zaman ayırmıyorum aslına bakarsanız. Ama büyük faydasını gördüm şu ana kadar. Kendimdeki gelişimi gördükçe keyifleniyorum gerçekten de.

İlk olarak Duolingo programı ile başladığım çalışmalara Memrise programını ekledim. Sonra da Udemy üzerinden satın aldığım derslerle çeşitlendirdim. Bu üç uygulama üzerinden yabancı dil öğrenmeyi sürdürüyorum. Ağırlıklı Fransızca çalışıyorum. İkinci dil olarak Hollandaca, üçüncü dil olarak Arapça ile devam ediyorum. Vakit bulursam Yunanca ve Almanca ekliyorum. Ama genelde vakit kalmıyor.

2017 yılında %72 oranı ile gayet iyi bir başlangıç yapmışım bu alışkanlığı edinmeye.

2018’de işin içine Memrise da katılmış. Buna rağmen bir kez daha %72’yi yakalamayı başarmışım.

2019’a geldiğimizde Hollandaca’yı ikinci dil, Arapça ve Almancayı da üçüncü dil olarak eklemişim takip listeme. Bu durumda bir bölünme yaşanmış. Yıl sonunda Fransızca’da %64.3, Hollandaca’da %38 ve Arapça-Almanca’da %20.7’yi yakalamışım. Önceki yıllara göre bir düşüş olmuş. Çünkü artık odak noktam tek bir dil değil. Ama buna rağmen sonuçtan memnunum.

2020’de Arapça ve Almanca’yı listeden çıkartmışım. Fransıca’yı %50.6, Hollandaca’yı da %34.5 ile kapatmışım. Rakamlar bir önceki yıla göre düşmüş.

2021’e geldiğimizde gidişat pek olumlu sinyaller vermiyor açıkçası. Fransızca %40.6, Hollandaca %12.3 ve tekrar listeye giren Arapça ve Almanca %6.1 ile yerlerde sürünüyor. Belli ki bu sene dil derslerine pek vakit ayıramamışım. Hoş değil tabi. Yılın geri kalanında bu oranları arttırmam lazım. Ayrıca önümüzdeki sene için dil derslerine verdiğim ağırlığı arttırmamda fayda olacak.

Ruhsal
Karnımız acıkınca yemek yiyorsak, ruhumuz acıktığında da onu doyurmamız gerekiyor.

Ruhsal

2020 yılında ruhsal ve manevi gelişimim için de bir alışkanlık kazanmam gerektiğini düşündüm. Bunu gerçekleştirmek için de dua etmek ve meditasyon yapmak gibi, ruhumu besleyecek iki eylemi gün be gün takip etmeye karar verdim. Meditasyon ile aram pek iyi olmasa da zaman zaman dua etmenin insana verdiği rahatlamaya ihtiyaç duyduğumu itiraf edebilirim. Eminim meditasyona başlarsam onun için de benzer şeyler söyleyebilirim.

2020 yılında ruhsal gelişim ve rahatlama üzerine başladığım alışkanlığımı sadece %24.9 oranında gerçekleştirebilmişim. Yani ortada bir başarısızlık söz konusu.

2021 yılında ise durum daha da kötü. %5.2 ile bu alışkanlığı kazanmaktan gittikçe uzaklaşmışım.

Bu konuda bir şeyler yapmak zorunda olduğum kesin. Dua etmenin bana verdiği iç huzur hissini seviyorum. Meditasyona başlarsam eminim o da benzer bir rahatlama hissini bana kazandıracaktır. Bu hedefim üzerine biraz daha kafa yormam ve vakit yaratmam gerekiyor.

Programlama
Kodlama öğrenmek günümüz teknolojilerinin arkasındaki fikirleri de anlamayı sağlıyor. Çağı yakalamanın bir parçası artık.

Programlama Öğrenmek

Programlama öğrenmek bir dönem ağırlık verdiğim ve kendimi geliştirmeye başladığımı hissettiğim ama sonrasında gündelik hayatımın bir parçası olmaktan uzaklaşan bir uğraşı oldu. Rakamlar da bunu destekleyecektir diye düşünüyorum.

2017’de %8 ile yola bayağı zayıf bir şekilde çıkmışım.

2018’de %19’a yükselmeyi başarmışım.

2019’da %14.5 ile düşüş eğrisine geçilmiş.

2020’de çakılmış ve %1.9’a inmişim.

2021’e geldiğimizde ise bizi bir facia bekliyor. %0 ile bu sene hiç ama hiç programlama çalışmamışım. Çok üzgünüm. Büyük bir hayal kırıklığı benim için. Oysaki bu konuda kendimi eğitebileceğimi ve konuya bir miktar hâkim olabileceğimi hayal etmiştim.

Ama pes etmiş değilim. Programlama çalışmayı tekrardan günlük aktivitelerimin arasına sokmak istiyorum. Bunun için eski yol arkadaşım Freecodecamp’in yanına Udemy’den aldığım ama bir türlü başlayamadığım kursları da ekleyeceğim. Umarım 2021’in geri kalanında bir kıpırdanma sağlayabilirim. 2022’deki hedefim 2018’deki %19’u geçmek olacak.

Yeni bir deneyim
Her gün yeni bir şey deneyimlemek kulağa kolay bir işmiş gibi gelebilir ama gerçek hiç öyle değil…

Yeni Bir Şey Yapmak

Benim için günümün olmazsa olmaz parçası, hayatıma yeni bir şeyler katmaktır. Doğan her yeni gün, bir öncekinden farlı bir şeyler yapmak isterim. Yeni bir tat, yeni bir koku, yeni bir deneyim olabilir bu.

Her gün yeni bir şey deneyimleme arzumu takip etmeye 2017 yılında başladığımda, hedefimi %18 oranında tutturabilmişim. Yani hayatıma her gün yeni bir şey katmakta epey zorlanmışım.

2018’e geldiğimizde işleri yoluna koymaya başladığımı görüyorum. %49.7 gayet iyi bir oran, bir önceki yıl ile kıyaslandığında.

2019’da bu rakam %69.1’e yükselmiş. Yani artık hayatımın birçok gününde yeni bir şeyler deneyimler olmuşum.

2020’de %71.3 ile üzerine koya koya ilerlemeyi sürdürmüşüm.

2021’e geldiğimizde %83.6 ile artık her gün yeni bir şeyler deneyimlemeyi başardığımı söyleyebilirim.

Her zaman gittiğimiz lokantanın menüsündeki daha önce deneyimlemediğim bir yemeği denemek olabilir pekala bu yenilik. Daha önce kullanmadığım bir deodorant, ya da uzun zamandır geçmediğim ve değiştiğini bildiğim bir yolu deneyimlemek de iş görür bu başlık altında. İlk başta kolaymış gibi gelebilir ama inanın hiç de kolay olmayan bir alışkanlıktır bu. Bugün daha önce yapmadığım ne yapabilirim diye sorar bulursunuz kendiniz günün birçok anında.

Kişisel gelişim
Kişisel gelişime hayatımızda mutlaka yer açmamız lazım. Gelişimin olmadığı yerde mutluluk ve refah kısa süreli ve geçici olacaktır.

Kişisel Gelişim Videosu İzlemek

Kişisel gelişim, üzerine düşünmekten ve adımlar atmaktan hoşlandığım bir konudur. Her gün bir önceki gün olduğum yerden bir adım daha ileri gidebilmek arzusuyla hareket ettiğim için, kişisel gelişim konusuna azami önem veriyorum.

2017 yılında takip etmeye başladığım bu alışkanlığımı, takibimin ilk yılında %35 oranında gerçekleştirebilmişim. Günde bir video izlemek şeklinde hedeflediğim başarı kriterimi ilk denemede pek de tutturamamışım anlayacağınız.

2018’de üzerine eğilmiş ve %45.1’e çıkartmışım. Sonrası bir düşüş barındırıyor.

2019’da %25.7, 2020’de ise %26.2 ile dibi görüşüm bu alışkanlıkta. Yani iki yıl üst üste, kişisel gelişim konusuna yoğunlaşmamışım. Günlük rutinime sokamasam da, arada sırada aklıma gelmiş ve bir video izlemişim.

2021’de ufak bir toparlama dikkat çekiyor. %36.8 ile kişisel gelişimi biraz daha önemli bir noktaya koymuşum. Fakat bu rakam da yetersiz bana sorarsanız. Çok daha iyi bir performans göstermeyi arzu ederdim. Her gün 15-20 dakikayı ayırmayı hak eden bir mevzu çünkü. Daha önce de dediğim gibi, kişisel gelişim ile ilgili Youtube tam bir derya deniz. Bir sürü kaynaktan sayısız içeriğe erişebilirsiniz. Tavsiyem kendinize güzel bir liste yapmanız ve vakit buldukça bu listeden videolar izlemeniz ve okumalar yapmanızdır.

Gitar çalmak
Gitar çalmak birkaç kez deneyip bir türlü disipline edemediğim ve sonucunda elimden kayıp giden bir hobi. Geri kazanmak istiyorum.

Gitar Çalmak

Bu konuyu nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Tam bir başarısızlık abidesi çünkü. Benim için büyük bir hayal kırıklığı. Durum programlama ile hemen hemen aynı.

Gitar çalmayı ne kadar istesem de, bu isteğimin lafta kaldığını üzülerek görüyorum. 2017’den beri hiçbir yıl %1’in bile üzerine çıkamamışım. Halbuki gitarım var. Udemy’den en başarılı, en çok satan gitar kursunu da satın aldım. Ama bir türlü vakit ayıramıyorum. Çıldıracağım inanın. Gitarı çıkartıp masamın üzerine koymayı planlıyorum bundan sonra. Ya da belki yatakta baş ucuma da yerleştirebilirim. Böylece en azından her gün elim gitara değmiş olur.

Aranızda benim gibi gitar çalmaya heveslenip başarılı olanlar varsa, başarılarının sırrını benimle paylaşabilir mi lütfen? Gerçekten bu konuda bir motivasyon konuşmasına ve akıl danışmaya ihtiyacım var. Üzüntümün ve hayal kırıklığımın kelimelerime yansıdığını ümit ediyorum.

Mesleki araştırma
Mesleğimize ne kadar hakim olursak, kendimize güvenimiz de o derecede yüksek olacaktır. O yüzden teknik bilgimizi güncel tutmamızda fayda olacaktır.

Mesleki Araştırma Yapmak

Birçok insan mesleği ile özdeşleştirilir. İsmi aklına gelince mesleği izler onu. Eczacı Ali, Mühendis Mehmet, Mimar Ayşe gibi. Madem meslekler kimliğimizin bir parçası, o zaman onun üzerine yaptığımız yatırımlar bir anlamda kendimize yaptığımız yatırımlardır manasına gelmez mi? Bu yüzden mesleki gelişim hepimizin aklının bir köşesinde değerlendirmesi gereken önemli bir olgudur.

2017 yılında mesleki araştırmayı günlük takip listeme ekledim ve ne kadar ilgilendiğimi ölçmeye başladım. 2017’de %2 ile olayı pek idrak edemediğimi gördüm.

2018’de %8 ile konuya ufak ufak ısınmaya başlamışım.

2019’da %22.5 ile mesleki gelişim adımlarını atmayı sürdürmüşüm.

2020’de %20.9 ile yerimde saymışım.

2021’e geldiğimizde bu rakam maalesef %12.5 ile düşüşe geçmiş. Bu rüzgarı tersine döndürmem lazım. Mesleki gelişimi, özgüven kazanma ve paramızı kazandığımız mesleğimizi daha iyi icra edebilmemiz için hayatımızın bir parçası olması gereken ufak bir alışkanlık aslında.

Sosyal medya
Sosyal medya tam bir zaman mıknatısı. Gün boyu saatlerinizi esir alan ve karşılığında elle tutulur pek bir şey vermeyen bir ortam. Onun sizi değil, sizin onu yönetmeniz lazım.

Sosyal Medya

Sosyal medyadan kastımın sosyal medyada vakit geçirmek olmadığını söyleyerek başlamak istiyorum. Buradaki kasıt sosyal medyada paylaşım yapmak. Her gün Twitter, Facebook ve Instagram ya da Linkedin’de bir paylaşım yapmaktan bahsediyorum. Bunu yapıp yapamadığımı da takip ediyorum günlük takip listesi üzerinde.

Bu alışkanlığı kazanmak istememdeki amaç sosyal medyayı vakit geçirmekten çok, düşüncelerimi paylaştığım bir ortam olarak kullanma arzusu. Sosyal medyanın sizin istediğiniz şeylerden çok, başkalarının sizin izlemenizi ve görmenizi istediği şeylerden oluştuğunu düşünüyorum. Bu doğrultuda amacım, başkalarının içeriklerinden çok, kendi içeriklerim için sosyal medyayı kullanmak.

Bu alışkanlığı kazanma serüvenimi takip etmeye 2017 yılında tüm sosyal ağlarda yapacağım üç adet paylaşımı takip ederek başladım. %30 ile günde bir paylaşıma yakın bir performans göstermişim 2017 yılında. Bu paylaşım büyük oranda, en yoğun kullandığım ağ olan Twitter üzerinden olmuş.

2018’de %41’e çıkmış bu oran. Yani daha fazla paylaşım yapmaya başlamışım.

2019’da %21.2’ye düşmüş. Neredeyse yarı yarıya bir düşüş var ortada. Yani artık daha az paylaşım yapar olmuşum.

2020’de tekrar bir yükseliş gerçekleşmiş ve %40.1’e çıkmış.

2021’de günlük takip listemde bu bağlığı biraz daha detaylandırmaya karar verdim ve sosyal ağları kendi içinde ayırdım. Hangi ağda, ne kadar paylaşım yaptığımı ayrı ayrı takip etmeye başladım. Sonuç olarak bugün itibariyle Twitter’da %71.7 ile her üç günde en az iki paylaşım rakamına ulaştığımı görüyorum. Facebook %43 ile onu takip ediyor. Linkedin/Instagram ise %9 ile bayağı geriden geliyor.

Bu tablo bana sosyal ağları paylaşım amacıyla etkili kullanamadığım sonucunu gösteriyor. Efektif bir sosyal ağ yönetimi yapamıyorum. Daha verimli kullanıp daha fazla insana ulaşmayı sağlayabilirdim aslında. Önümüzdeki günlerde bu konuda mutlaka adımlar atmam gerekiyor. Özellikle Instagram’a eğilmem şart.

Eğlence
Eğlenceye ve hobilerimize de gün içinde mutlaka vakit ayırmalıyız. Zaten günlerimiz hep bir mücadele şeklinde geçiyor, bırakın da azıcık kafa dağıtalım!!!11!

Eğlence

Şu ana kadar bahsettiğimiz tüm konular günü daha verimli geçirmek ve hayallerime ulaşmak, hedeflerimi gerçekleştirmek için takip ettiğim başlıklardı. Sıra artık günün eğlenceli geçmesini planladığım kısmını değerlendirmeye geldi. Hadi bakalım eller havaya ya da kumandaya ya da klavye farelere…

2017 yılında ilk günlük takip listemi hazırlarken, dizi/film ve oyun olarak iki ayrı kategori açmıştım bu başlık altında. İkisi için de günde 30 dakika vakit ayırmayı planlamıştım. Yani eğlenceye her gün toplamda bir saat ayırmayı uygun bulmuştum. Yıl sonuna geldiğimde dizi/film kategorisinde %43 ve oyun kategorisinde %56 rakamları çıkmıştı karşıma. Yani aşağı yukarı ikisi için de her gün 15’er dakika harcamıştım. Tabi ki bazı günler 30 dakikadan fazla oyun oynamış ya da dizi/film izlemişimdir mutlaka. Ama kendime koyduğum kurallar gereği bu uzayan süreler bana artı puan olarak dönmediler. Yani iki saatlik bir film de tam puan verirken, 30 dakikalık bir dizi de aynı puanı verdiler. Hatta daha uzun film izlemek eksi olarak bile düşünülebilir. Çünkü uzayan oyun ya da film seansları başka bir aktivitenin yapılamayacağı anlamına geliyor.

2018’de kategorileri üçledim ve maç izlemek aktivitesini de takip etmeye başladım eğlence başlığı altında. Sonuç %14 dizi/film, %29 maç ve %49 oyun olarak gelmiş aynı yıl. Yani 2018’de eğlenceye daha az vakit ayırmışım, bir önceki yıla göre.

2019’da dizi/film %20.9, maç %35.8 ve oyun %42.2 olarak gelmiş sonuçlar. Daha az oyun, daha fazla film ve maç şeklinde okuyabiliriz bu tabloyu.

Covid ile boğuştuğumuz 2020’de beklenen bir durum söz konusu. %40.8 film/dizi, %53.1 maç ve %78.8 oyun oynama. Evde kaldığımız süre arttıkça eğlence içerikli aktivitelerle geçirdiğim süre artmış.

Gelelim 2021’e. Kategorileri dörtlüyoruz. Artık Youtube ve sosyal medyada geçirdiğim zamanı da eğlence kategorisi altında takip ediyorum. Bugün itibariyle durum şöyle: %57.1 dizi/film, %64.3 maç, %95.2 Youtube/sosyal medya, %79.7 oyun oynamak.

Tablo açık ve net. Sosyal medya ve Youtube hayatımın her günü vakit geçirdiğim ortamlar olmuşlar. Oyun oynamak da hayatımın olmazsa olmaz bir parçası. Vakit buldukça da dizi/film ve maçlara yöneliyorum.

Eğlencesiz bir hayat düşünülemez. Eğer sizin eğlence kategoriniz farklıysa bunda hiç sıkıntı yok. Hayat bu tarz hobilere ve eğlenceli aktivitelere zaman ayırmadan geçmez. Yapmaktan hoşlandığımız şeylere de vakit ayırmalıyız. Sürekli son vites ilerleyerek motoru yakmanın lüzumu yok. Arada mola şart. Gelişimimize odaklanırken kafamızın da rahat olması gerekiyor. Ruhsal gelişim için iç huzur ve mutluluk da önemli.

Sonuçlar
Sıra geldi tüm bu kategorilerin ağırlıklı ortalamalarının oluşturduğu genel durumun değerlendirmesine. Oynat bakalım…

Genel Değerlendirme ve Son Düşünceler

Gelin tablonun tamamına bakalım. 2017’den bugüne bir gelişim söz konusu mu onu inceleyelim.

2017’de tüm aktivitelerin ağırlıklı ortalamasına baktığımızda %31 ile tüm hedeflerimin üçte birini bile tutturamadığımı görüyorum.

2018’de ağırlıklı ortalamayı %38.4’e çıkartmayı başarmışım. Bir gelişim olduğu açık.

2019’da ufak bir düşüşle %36.6’ya tutunmuşum.

Covidli yıl olarak hatırlayacağımız 2020’de %36.85 ile bir önceki yılın benzeri bir performansı tekrarlamışım.

2021’e geldiğimizde tabloda olumlu bir gidişat göze çarpıyor. Bugüne kadarki başarımlarımın ağırlıklı ortalaması %46.19’ya ulaşmış vaziyette. Bu da gayet umut verici bir tablo elbette ki. Hedeflerim doğrultusunda bu yıl önemli bir aşama kaydettiğimi düşünüyorum.

Yavaş yavaş bu uzun yazıyı toparlamanın ve çıkartacağımız dersleri konuşmanın zamanı geldi. Tahmin ettiğimden de uzun bir yazı olduğunu belirtmem lazım ilk olarak. Her başlığı ayrı ayrı değerlendirince ortaya son derece kapsamlı bir kişisel performans analizi çıkmış oldu. Genel olarak başardıklarımdan memnunum diyebilirim. Kimi konularda hiç yol kat edememiş olmam beni üzüyor. Ama kimi alışkanlıkları kazandığımı da görebiliyorum. Özellikle spor ve kilo verme konusundaki kararlılığımla gurur duydum desem yeridir. Bundan sonraki birincil hedefim, kurmaca öyküler ve blog yazıları yazmaya yönelik konularda da benzer bir kararlılık göstermek olacak. Ayrıca dört yıldır bir arpa boy ilerleyemediğim gitar çalmak ve programlama dili öğrenmek gibi başlıklarda da artık kendimi gösterme zamanı geldi de geçiyor.

Zaman kontrol edemediğimiz bir kavram. O akıp giderken biz sadece geçmişe bakıp neler yapıp neler yapamadığımızı görebiliyoruz. Ben de son dört yılımı bu şekilde kayıt altına almış olmaktan memnunum. Kimisine fazla disiplinli, başkasına son derece gereksiz gelebilecek günlük takip tablosu tutmak, bana tek rakibimin kendim olduğunu da gösteriyor aslına bakarsanız. Bu tabloda kendim dışında kimseyle kıyaslamıyorum hayatımı. Bu benim hayatım ve benim tercihlerim. Yaşadıklarım da bu tercihlerimin doğal bir sonucu elbette. Bakalım ilerleyen zamanlarda ne gibi değişimler olacak hayatımda. Bu değişimler tabloya nasıl yansıyacak onu da merakla izleyeceğim.

Artık veda vakti. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Tahmin ediyorum ki ben değerlendirmemi yaparken siz de içinizden kendi performansınızın analizini yapmışsınızdır. Umarım sizin sonuçlarınız benden daha iyidir. Görebildiğiniz gibi benim geliştirmem gereken bir sürü konu var.

Eksiklerimi giderme anlamında bana verebileceğiniz taktikler var mı? Varsa lütfen yorum olarak yazın ki bu yazıyı okuyup hayatına bir düzene sokmak isteyen başkaları da faydalanabilsin.

Hayatınızın nasıl şekilleneceği sizin elinizde. Önemli olan neyi yapmayı seçip hangi yolu tercih edeceğiniz. Bol şanslar!


Bu yazının ardından sizi kapana kıstıran olumsuz ruh halinden kurtulmak için Jon Gordon’un verdiği 13 tavsiyeyi öğrenebilir ya da çöp bilgi süzgecinizi aktif hale getirip hayatınızda ferah bir sayfa açabilirsiniz.

Bir Cevap Yazın