Covid-19 tüm hayatımızı değiştirdi. Market alışverişimizi nasıl yaptığımızdan sevdiklerimizle nasıl görüştüğümüze; eğlenme biçimimizden gündelik hayatımızdaki her adıma kadar etkisi altına aldı. Aldığımız her kararda ister istemez Covid-19’u da işin içinde tutuyoruz, bilinçli ya da bilinçsiz. Hâl böyle olunca, Covid-19 ile ilgili gelişmeler hepimiz için dikkat çekici bir haber değeri taşımaya başladı.
Katar’ın pandemi sürecini nasıl yönettiğini geçen senenin temmuz ayında yazdığım blog yazısında sizinle paylaşmıştım. 2020’nin Ekim ayında bu sefer Körfez’deki diğer ülkelerin salgınla mücadelesini karşılaştırmış ve hükümetlerin stratejilerini anlamaya çalışmıştık.
O köprünün altından çok su aktı. Mayıs 2021’deyiz. Dalgalar şeklinde gelen salgın ataklarında ayakta kalmaya çalışıyoruz. Türkiye Mart ve Nisan aylarındaki yoğun salgını Mayıs itibariyle -kâğıt üzerinde- kontrol altına almış gibi görünüyor. Umarım sürecin bundan sonraki günleri daha iyi yönetilir. Etkisiz salgın yönetimi sebebiyle haziran ayında Formula 1 yarışına ev sahipliği yapma şansını kaybettiğimiz gibi Şampiyonlar Ligi finalini de elimizden kaçırdık.
Katar’da İkinci Dalga
Türkiye’de durum bu şekilde ilerlerken Katar 2021 yılının ilk günlerinde yeni bir salgın dalgası ile karşı karşıya kaldı.
Üstteki grafikte görebileceğiniz gibi Katar geçen sene yaşadığı birinci dalgadan aldığı derslerle, 2020’nin ikinci yarısından 2021’nin başına kadar geçen süreyi gayet iyi kontrol altında tuttu. Aralık ayının 25’inde başlayan aşılama kampanyasının etkilerini göstermesiyle ve Katar’ın sıkı karantina kurallarının katkılarıyla az kalsın normal hayata dönebileceğimizi ummuştuk. Fakat öyle olmadı. Yeni yıl öncesi 100’ün altına inen günlük vaka sayıları yeni yılla birlikte yavaş yavaş yükselmeye başladı. Şubat ayına geldiğimizde ikinci dalgada olduğumuzu anlamıştık.
Yetkililerden gelen açıklamalar insanların rehavete kapılması ve toplumda görülmeye başlayan ve çok daha hızlı yayılabilen İngiliz mutasyonunun etkileriyle Katar’ın -diğer ülkelere kıyasla geç de olsa- ikinci dalgaya girdiği şeklindeydi.
Kısıtlamalar Tekrar Hayatımızda
Hükümetin bu noktada hiç beklemeden kısıtlamalar tekrar devreye soması son derece olumlu bir adımdı. İlerleyen günlerin artan vaka sayıları anlamına geleceğini görüp, gidişata göre kısıtlamalar kademeli olarak arttırıldı. Kademeli kısıtlamalarla ofis kapasiteleri %50’ye indirildi. Okullarda yüz yüze eğitime ara verildi. Alışveriş merkezleri %30 kapasiteyle sadece 12 yaş üstüne hizmet etmeye başladı. Berber, gym, eğlence merkezi ve sinema gibi bulaşın yoğun olduğu tespit edilen mekanlar kapandı. Plajlarda ve bahçelerde oturmak yasaklandı. Plajlara ve parklara gidebiliyor, yürüyüp yüzebiliyor ama kesinlikle oturamıyordunuz. Bu uygulamanın çıkış sebebi elbette uzun süreli yakın teması engellemekti. Nitekim sonuç da verdi. Üstteki tabloya tekrar bakarsanız son iki hafta içinde Katar’daki günlük vaka sayılarının düşüşe geçtiğini görebilirsiniz.
Aşılamanın Önemi
Düşüşün tek sebebi zamanında uygulanan kısıtlamalar değildi elbette. Katar son derece proaktif ve etkili bir aşılama kampanyası yönetti. Bugün itibariyle yetişkin nüfusunun %50’den fazlasını en az bir doz mRNA aşısıyla (Stok durumuna göre Pfizer ya da Moderna) aşılamış durumda. 30 yaş üstü isteyen herkes aşı olabilmekte. Müthiş bir başarı. Bu rakamın Türkiye için hayallerde yaşadığını üzülerek izliyoruz.
Aşılama sürecinde Katar, çok efektif birkaç strateji uyguladı. Drive-through diye tabir edilen arabadan inmeden aşılandığınız tesisler kurdu. -Hatta ben de ikinci doz aşımı toplamda 1 saatte burada oldum. Sağlık merkezlerini son derece profesyonel bir şekilde aşılamada kullandı. Ülkenin en büyük konferans ve sergi salonu olan Qatar National Convention Center’ı resmen bir aşı üssüne çevirdi. Hatta iş öyle bir noktaya geldi ki, QNCC’ye gidip yeterince sabırlı olursanız, risk grubunda olmasanız dahi elde kalan aşılardan olabiliyordunuz. (Tabi bu haber herkesin kulağına gidince müdahale kaçınılmaz oldu.)
Katar’ın proaktif bir şekilde Pfizer ve Moderna ile geçen senenin ortalarında sözleşme imzalaması aşı stoku konusunda fazla sıkıntı yaşamamasını sağladı. Ekonomik güç ve Qatar Airways’in kargo uçakları gerekli aşı sevkiyatını sağlamayı başardı. Bu noktada Katar hükümetini takdir etmek lazım.
Madalyonun Öteki Yüzü
Böyle anlatınca Katar ikinci dalgayı kayıpsız atlatmış sanılmasın. Maalesef ikinci dalgada vefat sayıları çok yükseldi. İngiliz ve Güney Afrika varyantları hastalanan insanların hastalık sürecini daha ağır geçirmelerine neden oldu. İkinci dalgadaki ölümlerde, vefat edenlerin yaşlarının düştüğüne de tanıklık ettik. Gerçekten üzücü bir durum.
Bugüne geldiğimizde Katar’ın ikinci dalgayı kontrol altına almayı başardığını gözlemliyoruz. Sağlık Bakanlığı ikinci dalganın henüz bitmediğini, bayram nedeniyle geçici olduklarını öngördükleri bir yükselme yaşandığını da açıkladı. Eğer bu süreci de kazasız atlatırsak bu ay sonu itibariyle kısıtlamaları kademeli olarak kaldıracaklarını da ekledi Bakanlık. Gayet güzel haberler. Aşılamanın %50’yi geçmesinin İngiltere ve İsrail’deki verilere göre sürü bağışıklığının birinci anahtarı olduğunu hesaba katarsak, Katar’ın mRNA aşılarından kaçan yeni bir varyant ortaya çıkmadığı sürece yine İngiltere, Birleşik Devletler ve İsrail’de görüldüğü gibi bir normalleşme sürecine doğru ilerleyeceğini öngörebiliriz.
Aşılı Olanlar Daha Hızlı Normalleşecek
Bakanlık kısıtlamaların kaldırılacağını açıklarken, bu normalleşmeden aşılanmış bireylerin daha fazla yararlanacağının üzerinde durmayı ihmal etmedi. Bu uygulama birçok ülkede karşımıza çıkmaya başladı. Son olarak Almanya’dan buna ilişkin bir adım görmüştük. Amerika da aşılanmış kişilerin seyahat edebileceğini ve maskesiz açık havada dolaşabileceğini belirtmişti hatırlarsanız. Sanki Katar da o sürece doğru ilerliyor gibi.
Tüm bunların yanında Hindistan’daki gelişmeler de endişe verici. Oradan Katar’a gelebilecek ve mRNA aşılarından kaçabilecek bir varyant tüm planları bozabilir. Eldeki veriler şu aşamada bir sıkıntı olmadığını gösteriyor ama temkinli olmakta fayda var.
Sonuç olarak Katar’ın 2021’in başında girdiği ikinci dalga, bugünlerde etkisini kaybetmiş durumda. Aşılamanın da etkisiyle normalleşme sürecine girdiğimiz bir yaz göreceğimiz anlaşılıyor. Burnumuzda tüten tatil günleri hiç olmadığı kadar yakın gibi…
Bu yazının ardından Covid-19 salgınının bizleri soktuğu ruh haline dair notlarıma bakabilir, yeni bir endişe türü olarak tanımladığım pandemi anksiyetesine dair fikirlerime göz atabilir, ya da yakın zamanda tatlıya bağlanan Körfez bölgesindeki diplomatik krizin hikayesini okuyabilirsiniz. Yeni yazıda görüşmek üzere, esenlikler efendim…
Ufuk Bey Merhaba, tüm yazılarınızı okumaya çalıştım. Özellikle Doha’da Yaşam ile ilgili size ulaşabilirsem çok sevinirim. Yazılarınız için ayrıca teşekkürler.