Aslına bakarsanız moral bozucular hep aramızdaydılar. Bir anda ortaya çıkmış bir grup değiller. Fakat günümüzde her alana sızmış, tüm kalelere girmiş durumdalar. Nasıl yaptıklarını inanın ben de bilmiyorum ama bir şekilde başarmışlar.
Aksilik bu ya, bir tanesine otobüste denk gelebilirsiniz pekala. Kilit olmuş trafikten, güvenilmez siyasetçilerden ve adaletsiz futbol yöneticilerinden şikayet eder dururlar tüm yol boyunca. Başka bir tanesi ile daha sık baş etmek zorunda kalabilirsiniz: İş yerindeki iş arkadaşınızdır mesela. Bitmek bilmeyen dedikodularını, eleştirdiği müşterileri ve kararlarını beğenmediği müdürleri dinler durursunuz.
Moral bozucuların bu kadar geniş bir alana yayılmış olmalarından yola çıkarak, henüz tam olarak deşifre edilememiş gizli bir örgütün üyeleri olabileceklerini düşünmeye başladım. Sakin kafayla değerlendirince sizin de bana hak vereceğinizi düşünüyorum. Tüm işaretler onu gösteriyor çünkü. Aynı yerden türemiş gibiler.
Bu ilginç örgütün üyelerinin hedefleri ve gayeleri arasında; karşınıza çıkmış en ufak tümseği bile zirvesi uzay boşluğuna değen bir dağ gibi göstererek giriştiğiniz işten sizi alıkoymak vardır örneğin. Olmayan şeyleri varmış gibi aksettirip, güneşli günü sağanak yağışlı ve kapalı havaya dönüştürmek de emelleri arasındadır. Peki bu gizli örgütün bir mensubu ile karşı karşıya geldiğimizde ne yapmalı, nasıl tepki vermeliyiz?
Moral Bozucular: İlk Görüşte Temkin
Doğada kendi halinde bulunabileceği gibi grup halinde de takılabilecek moral bozucuları uzaktan fark etmeniz bir hayli zordur. Fakat ne mutlu ki yakın mesafeden iletişime geçerek kısa sürede gerçek kimliklerini deşifre edebilirsiniz.
“Bugün hava biraz kapalı gibi, evde oturup kahve kitap keyfi yapmak için mükemmel görünüyor,” diyerek oltayı atabilirsiniz.
Kefal gibi atlayan moral bozucumuz boş durur mu, vurur gelişine: “Rezalet! İçim sıkıldı. Kapkaranlık hava, insanın parmağını oynatası gelmiyor. Nefret ediyorum bu havadan. Zaten ne zaman bir program yapsam böyle iğrenç bir hava çıkar karşıma.”
Bu örneğimizde görebileceğiniz gibi, moral bozucu örgütünün üyesi kendini saklama gereği duymaz. Zaten istese de saklayamaz. Yıllardır içinde biriktirdiği negatif enerjiyi ilk fırsatta dışa aksettirir.
Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda yapabilecekleriniz sınırlıdır aslında. Ya canınızı kurtarma dürtüsü ile bir bahane üretip olay yerinden tüymeye çalışırsınız, ya da kendinizi moral bozucunun negatiflik sarmalına kaptırır ve güzelim gününüzü heba eder, ya da moral bozucunun negatifliğini romantik ama yetersiz bir hevesle kırmaya çalışırsınız.
“Öyle deme canım. Bu havaların da kendine göre bir güzelliği var. Sinemaya ya da tiyatroya giderek değerlendirebilirsin mesela. Ya da uzun zamandır ziyaret etmediğin bir akrabana uğrarsın,” dersiniz.
Bunu söyledikten sonra başarılı olacağınıza dair naif bir inanç bile vardır içinizde. Karşınızdakinin bu negatifliğini kırabilirmişsiniz gibi gelir bir an için.
Ama moral bozucunun yanıtı hazırdır: “Aman zaten ofiste tüm gün sinirlerimiz bozuluyor, bir de gidip akraba ziyareti mi yapacağım? Hiç uğraşamam.”
Sonuç olarak, ne yaparsanız yapın onun bu bıkkın ve sıkkın ruh halini yenemeyeceğinizi anlayıp, beyaz bayrağı çekersiniz.
Korkulanın Başa Gelmesi: Yoksa Ben De Mi Bir Moral Bozucuyum?
Moral bozucular grup halinde dolaştıklarında daha tehlikelidirler. Birbirlerini gazlayarak büyük bir negatif enerji bombası haline gelebilir, içlerinde bulundukları ortamı kara deliğe çevirebilir ve kendi kendilerini yok edebilirler. Kendilerini yiyip bitirdikleri yetmezmiş gibi etraflarında bulunan diğer insanların da bu sonuçsuzluk girdabına kapılmalarına neden olurlar. Bu durumda yapabileceğiniz tek şey bulunduğunuz ortamı terk etmektir.
Hayatın içerisinde mutluluk olduğu kadar hüzün de vardır. Zaten hüzün olmasa mutluluğun değerini anlayamazdık. Fakat bu karşımıza çıkan her durumu olumsuz bakış açısı ile değerlendirip felaket senaryoları yazmak için geçerli bir sebep asla olamaz. Yeri geldiğinde hepimizin morali bozuluyor, keyfimiz kaçıyor. Fakat bir üzüntüye, sıkıntıya tutunup tüm hayatımızı karartmıyoruz. Her atom parçacığının içinde bir olumsuzluk aramıyoruz. Moral bozucuların en büyük sabıkası hayatın her alanında onları olumsuz düşünceye teşvik edecek bir konu bulabilmeleridir.
Henüz olmamış ve gerçekleşme ihtimali bir hayli düşük olayları endişe krizine girip kafamıza takacağımıza, onları bir kutuya koyup yatağın altına atmayı deneyebiliriz mesela. Ya da; bulutlu gökyüzünü sihirli bir değneği sallayarak güneşle dolduramayacağımıza göre, bulutlu havanın keyfini çıkarmanın bir yolunu bulmayı deneyebiliriz. Önemli olan ruhumuzu neyle beslemek istediğimizdir.
Seçimlerimizin toplamıdır hayat dediğimiz serüven. Neden tüm yolculuğu her an kaza olabilir korkusuyla hiç edelim ki?
Siz siz olun moral bozucu olmayın. İlla bir şey olacaksanız, moral verici olun.
Moral bozuculardan kaçmayı başardıktan sonra, başarıya giden yolda ilk adımı atmak istiyorsanız bu yazımı, Covid-19 pandemisinin etkisiyle duygusal gel-gitler yaşıyorsanız da şu yazımı okuyabilirsiniz.
Keyifli pazarlar!