Hiç lafı gevelemeden söyleyeceğim; The Expanse, içimdeki Battlestar Galactica (BSG) açlığını bir nebze olsun gidermeyi başaran ilk uzay draması oldu.
The Expanse Nasıl Doğdu?
Battlestar Galactica’yı ne kadar beğendiğimi sizinle paylaşmıştım. BSG sonrası tatmin edici bir uzay draması görememiş bu gözler, en sonunda The Expanse ile birlikte muradına erdi. Kabul ediyorum, The Expanse, BSG’nın sahip olduğu derinliği barındırmıyor olabilir ama kurduğu evrenin mantıklı gelecek öngörüsü ve ilgi çekici hikayesi kendini izlettirmeyi başarıyor.
The Expanse’in yaratım sürecinin karmaşık ama ilginç bir hikayesi var. Olabildiğince basite indirgeyip size anlatmaya gayret edeceğim. Bir dizi senaryosunun ne gibi aşamalardan geçtiğini göstermesi açısından dikkat çekici bir örnek olduğunu düşündüğüm için sizinle paylaşmak istiyorum.
Ty Franck, çeşitli arkadaş gruplarına oynatmak üzere uzay temalı bir Rol Yapma Oyunu (Role Playing Game) hikayesi yazar. Şans eseri bu gruplardan birine Hugo Ödülü adaylıkları bulunan yazar, senarist ve çizgi roman yazarı Daniel Abraham katılır. Daniel Abraham, Ty Franck’in yarattığı evrene ve yapmış olduğu araştırmalara hayran olur. Kısa süre sonra Ty Franck’in hikayesini kitap olarak yayımlamayı teklif eder. Ardından Ty Franck ve Daniel Abraham, James S. A. Corey takma adıyla The Expanse kitaplarını yazmaya başlar. İlk kitap olan Leviathan Wakes 15 Haziran 2011 tarihinde yayınlanır. Onu sırasıyla Caliban’s War (2012), Abaddon’s Gate (2013), Cibola Burn (2014), Nemesis Games (2015) ve son olarak Babylon’s Ashes (2016) takip eder. Kitabın başarısını ve potansiyelini fark eden Children of Men (Alfonso Cuarón‘un başarılı filminin yönetmenliğinde kullanılan teknikleri anlatan bir videoyu ingilizce olarak sizlerle paylaşmıştım) ve Iron Man (Taa 2008 yılında yazmış olduğum eleştiri yazımda da belirttiğim gibi) filmlerinin başarılı senaristleri Mark Fergus ve Hawk Ostby, kitapları baz alan bir dizi senaryosu yazarlar ve tüm bu meşakkatli yolun sonunda The Expanse 2015 yılında Amerikan Syfy kanalında yayımlanmaya başlar.
Üstteki paragrafta anlatmaya çalıştığım gibi, The Expanse’in bizimle buluşması hiç kolay olmamış. Hepimize de örnek olması gereken bir durum. Eğer aklınızda bir fikir varsa, lütfen kendinize saklamayın. Onu gerçekleştirin ve onu insanlara ulaştıracak yollar arayın.
The Expanse’in Olay Örgüsü ve Oyuncu Kadrosu
The Expanse’in konusuna gelirsek; Günümüzden 200 yıl sonrası… İnsanlık, Dünya dışına çıkmış ve Güneş Sistemi’ne yayılmış. Mars, basit bir koloni değil, kendi kendini yöneten bir gezegen haline gelmiş. Ceres ve asteroit kuşağındaki asteroitlerde bulunan istasyonlar, insanlar için birer yaşam alanı olmuş. Dünya, Mars ve Asteroit kuşağında yaşayan halklar (Dizide Asteroit kuşağında yaşayan insanlar Belters olarak adlandırılıyorlar) arasında pamuk ipliğine bağlı bir güven ilişkisi vardır. Bu çıkmazın tam ortasında; kayıp genç bir kadını arayan Ceres’li dedektif Joe Miller ( Üç Golden Globe adaylığı olan Thomas Jane canlandırıyor), Canterbury gemisinde görevli Jim Holden (Steven Strait oynuyor), Dünya’da bulunan Birleşmiş Milletler’de görevli Chrisjen Avasarala (Oscar adaylığı olan İran’lı aktris Shohreh Aghdashloo) bulunur. Karakterler sade hayatlarını yaşamaya devam ederken, kendilerini kontrolleri dışında gelişen büyük olayların merkezinde buluverirler. Beklenen savaş gerçekleşecek mi yoksa tüm bunlar çıkar savaşlarından mı ibaret?
Evet, The Expanse merak uyandırıcı bir hikayeye sahip. Elbette, yalnızca iyi bir hikayeye sahip olmak bir dizinin başarılı olması için yeterli değil. Hadi gelin The Expanse neyi iyi neyi kötü yapmış onu inceleyelim.
Önce artılar
+Gerçekçi gelecek tasviri
+İlgi çekici hikaye unsurları
+Birbirinden farklı karakterleri
+Kaliteli görsel efektler ve sahne tasarımları
+Çizgi romandan fırlamış gibi olmayan, ayakları yere basan evreni
+Başarılı oyuncuları içerisinde barındırması
+Büyük resmi görmeye başlayıp, ilişkileri çözdükten sonra takip etmesi daha keyifli hale gelen kurgusu
Şimdi de eksileri
-Dizinin ilk sezonunda kurgu bariz başarısız. Kitapları okumamış birinin iki bölüm izledikten sonra hiçbir şey anlamayıp bırakması gayet olası
-Yönetmenlik ve kamera açıları sıkıntılı (2. sezon da ciddi bir düzelme söz konusu)
-Replikler daha iyi yazılabilirmiş
-Çatışma sahneleri başarısız. (Hoş, BSG de bu konuda sıkıntılıydı)
Benim gözümde The Expanse oldukça değerli bir yapım. Nedeni de şu; günümüzde hala birilerinin uzay draması çekmek için para yatırıyor oluşu çok önemli. Çünkü tutmama, başarısız olma ihtimali hayli yüksek bir tür. İzleyici kitlesi sınırlı ve beklenti yüksek. Buna rağmen, Syfy’nin bu diziye yatırım yapması, Netflix gibi bir servisin bunu desteklemesi ve kütüphanesine eklemesi, kaliteli uzay dramasının her daim izleyici tarafından takdir edileceğinin bir kanıtı gibi.
BSG sonrası büyük bir boşluk içerisindeydim. Evet, fena olmayan uzay dramaları okudum ve izledim son dönemde.
- Frank Schatzing’in Limit isimli romanı, beklentimin altında kaldı. Belki ilerleyen yıllarda dizi ya da film olarak karşımıza çıkarsa daha başarılı olur.
- Chris Pratt ve Jennifer Lawrance’lı Passengers uzay dramasını uzan romantizmi ile fazla karıştırınca ağızda kekremsi bir tat bırakmıştı.
- Gravity ve Interstellar bu türün başarılı uzun metraj örnekleri olarak kalacaklar.
The Expanse’in ikinci sezonu devam ediyor ve şimdiden üçüncü sezon onayını aldı. Eğer uzay draması seviyorsanız ve BSG sonrası yerine koyacak bir dizi bulamadığınız için derbeder, sefil ve mutsuz bir insan olduysanız, The Expanse dertlerinize derman olabilir. Tavsiyemdir, izleyin.
[…] Mass Effect’i beğeneceksiniz. Battlestar Galactica‘nın tarihe karıştığı, The Expense‘in sezon finali yaptığı ve bilim kurgu temalı uzay draması kıtlığı çektiğimiz şu […]