Hardcore Henry ile ilgili karışık duygular içerisindeyim. Bir kere kabul etmek gerekir; türünün ilk örneği bir film var karşımızda. Sırf bu cesaret için bile şapka çıkartmamız lazım.
Biting Elbows – Bad Motherfucker kısa filmi (video klip aslında) ile ortamlarda “noluyooo burada, bunu nasıl çekmişler ya?” etkisi yaratan yönetmen Ilya Naishuller, Hardcore Henry ile sinema tarihinin tamamı birinci şahıs gözünden çekilen ilk uzun metraj filmini ortaya çıkarmayı başarmış. Ve size birşey söyleyeyim mi? Çok ilginç bir deneyim Hardcore Henry’yi izlemek. Evet herkese göre değil ama sürekli hareket eden kameraya katlanabilirseniz ortaya çıkan ürünü beğenmiş bulabilirsiniz kendinizi. Çünkü dibine kadar “farklı” bir film. Çekim tekniği o kadar değişik ki, sinema sanatının geleceğine dair daha çılgın deneysel çalışmaların önünü açabilir. Bu bile tek başına Hardcore Henry’nin başarılı sayılmasına yeter. Not etmek gerekir ki filmin yapımcıları arasında farklı filmlerin (Wanted, Day Watch, Abraham Lincoln: Vampire Hunter vb.) değişik kafa sahibi yönetmen/yapımcılarından Timur Bekmambetov da var.
Hardcore Henry’yi izlemeden önce Biting Elbows – Bad Motherfucker izlemek başınıza gelecekleri anlamak açısından tavsiye edilir. İşte o video:
Nasıl bir film?
Üstteki videoyu izlediyseniz kafanızda aşağı yukarı Hardcore Henry’de ne ile karşılaşacağınızı oturtmuş olmanız gerekiyor. Listelersek; katıksız aksiyon, kan gölü ortamlar, silahlı çatışma, kırılan kafalar, araç takip-kaçış sahneleri, bir sürü patlama, yakın dövüş, yüksekten düşme-atlama, Moskova sokakları, komedi, dizi boyu absürtlük, ağzı açık bırakan tek çekim sekanslar, adrenalin vs. vs. diye uzar bu liste.
Oyunculuk konusuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Film de Sharlto Copley ve Tim Roth gibi Hollywood filmlerinde görmeye alıştığımız (Tim Roth’un Oscar adaylığı bile var) isimler rol almış ve iyi performanslar göstermişler. Spoiler vermeden söylemeye çalışacağım; Sharlto Copley’in her sahnesi şahane. Tim Roth kısa ve öz. Gelmiş, oynamış ve gitmiş. Leziz…
Tabi bu kadar yenilikçi olan bir filmin konusunun zayıf olmasını beklersiniz. Evet zayıf ama benim beklentimin üzerinde bir senaryo var Hardcore Henry’de. Efendime söyleyeyim, twist var, karakter gelişimi var, eğlenceli replikler var, aksiyon içine yedirilmiş olay örgüsünün çözülmesi var. Çok boş değil yani filmin kurgusu. Hikayeyi basitçe özetlersek; geçmişini unutmuş bir şekilde bir laboratuvarda gözlerini açan Henry, vücudunun mekanik ve elektronik aksanlarla güçlendirildiğini ve uzuvlarının robotik parçalarla değiştirildiğini görür. Uyandığı anda karşısında karısı olduğunu iddia eden bir kadın vardır. Ne olduğunu anlamaya çalışırken laboratuvar pisişik güçleri olan bir manyak ve silahlı adamları tarafından basılır. Kaçış ve gerçeğin ortaya çıkışına doğru uzayan öykü başlar…
Çok önemli bir noktaya geldik aman dikkat; filmde Henry konuşmuyor. Filmin başrolünün sahibi olan karakterin adam gibi repliği yok! O kadar aksiyona giriyor bir küfür bile edemiyor adamcağız. El kol hareketleri ile duygularını göstermeye, bizimle paylaşmaya çalışıyor. Biz de tüm yaşadıklarını onun gözünden görüyoruz, kendimizi onun yerine koyuyoruz.
İzlemeye değer mi?
Hardcore Henry’nin hakkını vermek lazım. Ben yenilikçi sinemayı destekleyen birisiyim ve bu tarz video oyunu köklerinden gelen açılımları daha sık görmek istiyorum. Daha fazlası gelsin, daha iyisi gelsin istiyorum. Hardcore Henry herkese göre değil ama eğer gözünüz kesiyorsa bir bakın derim. Daha önce deneyimlemediğiniz bir şey izleyeceğini garanti ediyorum.
Ufuk’un Notu: 6.5