Warcraft - Milyonlarca oyuncunun hayali gerçek oldu
Warcraft - Milyonlarca oyuncunun hayali gerçek oldu
Warcraft – Milyonlarca oyuncunun hayali gerçek oldu

Blizzard Entertainment çok takdir ettiğim bir firmadır. Starcraft, Warcraft, Diablo gibi fikri mülkleri yaratıp milyonları içine çekebilecek kalitede yapımlara imza atmış olmaları bile bunun için yeterli bir sebeptir. Yarattığı devasa evrenlerle yetinmeyip yeniyi deneyen, başka kulvarlara cesurca gidebilen bir firma olmaları da bir tebrik sebebidir.

World of Warcraft (WoW) 2004 yılında piyasaya çıktığında kimse bugün geldiği noktaya gelebileceğini öngörmüyordu. Çıtayı on iki milyon aktif oyuncuya kadar çıkarabilmiş bir oyundur WoW. Online oyun denildiğinde akla gelen bir kaç isimden birisidir.

Blizzard’ın ekranlardan koparak sinema perdesine doğru evrileceği günü heyecanla bekleyen büyük bir oyuncu kitlesi vardı. Her oyununda zirveyi yakalayan sinematiklerini arka arkaya izlemek bile başlı başına bir şölendi. Bir tanesi şöyledir mesela:

En sonunda, Blizzard’ın yıllardır meyve veren ağacının sinema perdesindeki yansımasını izleme fırsatına nail olduk. Blizzard’ın ilk uzun metraj sinema denemesi olan Warcraft (Warcraft: The Beginning), Moon ve Source Code filmlerinden tanıdığımız yakın zamanda kaybettiğimiz müthiş deha David Bowie’nin -saygıyla anıyoruz kendisini- yetenekli oğlu Duncan Jones‘un ellerinde hayat buldu. Sinema dünyasında yaygın kanı olan “video oyunlarından iyi film çıkmıyor” teoreminin Warcraft ile yıkılabileceği ve sükse yapmış oyunların filmlerinin arka arkaya gelebileceği konuşuluyordu. Warcraft’ın ardından Assassin’s Creed de sinema salonlarına yakın zamanda teşrif edecek bildiğiniz gibi.

Warcraft - Dalaran muhteşem görünmüyor mu?
Warcraft – Dalaran muhteşem görünmüyor mu?

Duncan Jones Ne Planlamış, Ne Kadar Başarılı Olmuş?

Duncan Jones, Chris Metzen ve senaristler Warcraft’ın devasa evreninin temellerine inip hikayeyi en baştan anlatmayı tercih etmişler. Orc’ların Azeroth’a kaçışlarını, Medivh’in ve Gul’dan’ın planlarını ve Orc’ların ve insanların ilk karşılaşmalarını perdeye yansıtmışlar. Bu hikayenin Warcraft tarihçesindeki önemi malumdur. Blizzard bugün bile bu olayları çevirip çevirip karşımıza çıkartıyor. Flasback, flashforward her yöntemle bu olayları hatırlatmakta bir sakınca görmüyorlar. Bu yüzden senarist ekibinin ve Blizzard’ın seçimini doğru buluyorum.

Bununla birlikte, Warcraft evreninin çok sayıda karakter ve sarmal hikayeler barındırdığı da bir gerçektir. Bu kadar çok karakterin, bu kadar önemli bir olayın iki buçuk saatlik bir filmde anlatılmaya çalışması kurgusal problemlere gebe olabilirdi, biliyorduk. Nitekim de olmuş. Filmde sürekli bir sahneden sahneye atlama, sürekli bir karakter tanıtma, karakteri benimsetme, bizimle duygusal bağ kurdurma çabası seziliyor. Bir noktadan sonra bu o kadar kör göze parmak oluyor ki gerçeklikten kopup filmle bağınız zayıflıyor. Kendinizi filmin bir parçası olmaktan çok tamamen bir seyirci konumunda görüyorsunuz. Warcraft için hiç ama hiç iyi olmayan bir durum olmuş bu.

Duncan Jones’un kamera kullanımı ve kadrajı çoğu zaman sizi bir pembe dizi izliyormuş hissine büründürmüş. Bu o kadar sık kullanılmış ki film temposunu kaybetmiş ve ikinci sınıf bir melodrama dönmüş. Sanki, son derece gereksiz sahneler ile filmin süresi uzatılmış ama filmin asıl değinmesi gereken yerleri pas geçilmiş. Bu yüzden filmi izlerken bir ileri bir geri giden roller coaster içindeymiş gibi hissettiğim çok an oldu. Bun durumu salonda film devam ederken telefonuyla oynayan insanları görünce iyice idrak ettim.

Kurgusal zayıflıkların baskınlığında karakterler de gözüme çok battı. Bir WoW oyuncusu olarak Khadgar’a (Ben Schnetzer) ve Medivh’e (Ben Foster) bir türlü gözüm alışmadı. Kral Llane Wrynn (Dominic Cooper) ve Lady Taria (Ruth Negga) da olmamış. Anduin Lothar ise Travis Fimmel tarafından fena yansıtılmamış. Hoş, bir ara “Warcraft mı Vikings mi izliyoruz?” dediğim oldu ama neyse. Birebir aynı performans.

Yukarıdaki paragrafları okuyunca filmi yerden yere vurduğum düşünülebilir. Bu biraz benim beklentimin yüksek olmasından kaynaklanıyor. Ben çok daha iyi bir kurgu ve hikaye anlatımı bekliyordum. Blizzard oyunda bile bunu daha iyi yapıyordu, sinemada neden olmamış bilemiyorum. Gönlüm Duncan Jones’u suçlamaya el vermiyor ama yönetmenin mahereti burayı kurtarabilirdi. Duncan Jones Azeroth’u betimlerken verdiği önemi keşke sinematografik olarak da verseymiş. Film görsel bir şölen sunarken izlenebilir bir film olmaktan çıkmış. Ses ve müzikler Blizzard’ın diğer bir uzmanlık konusudur ama filmde bu konuda da beklentiler boşa çıkartılmış.

Warcraft - Çenem düştü detaylara...
Warcraft – Çenem düştü detaylara…

Muazzam Orc ve Azeroth Tasvirleri

Sezar’ın hakkı Sezar’a. Orc’lar muazzam tasvir edilmiş. Gerçekten, vücutlarındaki tüylere kadar inanılmaz bir görsel şölen yaratılmış. Mimikler olsun, hareketler olsun, kostümler olsun OrC’lar tek kelimeyle mükemmel. Sırf Orc’ları izlemek için bile Warcraft’a gidilir. Bunu lütfen not edin. Filmi genel olarak beğenmediğimi buraya kadar anlamışsınızdır ama o birebir yaratılmış Azeroth’un dağ, bayır, köy, kasaba, şehirlerini ve öve öve bitiremediğim Orc’ları dev ekranda mutlaka bir görün. Orc’ları överken Gorona’yı (Paula Patton) bu çerçevenin dışında tutmak istiyorum. Hiç olmamış. Uzatmayacağım, hiç olmamış, asla olmamış. Yapmacık ve gereksiz duygusallık da hiç olmamış. Hiç Blizzard tarzı değil. Lengendary Pictures mı parmak soktu buraya bilmiyorum.

Warcraft - Olmamış...
Warcraft – Olmamış…

Blizzard’ın ilk sinema deneyimi benim beklentilerimin uzağında kalmış. Ben Duncan Jones’un Source Code tecrübesine dayanarak daha iyi bir kurgu ve hikaye anlatımı beklerdim. Benim sinemada en önem verdiğim şey tutarlı bir kurgu ve seyirciyi sürükleyen bir senaryodur. Daha net çizilmesi gereken çizgiler çizilmeyince film tekeri patlak araba gibi yalpalaya yalpalaya ilerletilmiş.

Ben yine de ümitliyim. Her ne kadar Warcraft bir film olarak vasat olsa da Blizzard’ın ilk film denemesi olması açısından fena değil. Başarılı CGI kullanımı ile yaratılmış Orc’lar ve Azeroth toprakları beklentilerimizi karşılayan ve görmekten hoşnut olduğumuz ayrıntılar. Kurgu ve senaryo noktasında ilerleyen filmlerde yol alınırsa Blizzard’ın Starcraft ve Diablo için de filmler yapmayı düşünebileceğini söyleyebilirim.

Ufuk’un Notu: 6/10

5 YORUMLAR

  1. Warcraft 2’den itibaren oyun serisi ve lore’a hakim olan birisi olarak, benim de beklentilerim yüksekti. Yaptığınız izlenim başarılı ve nokta atış, bir çok konuda.
    Orc’lar, evet. Gerçekten çok başarılı bir canlandırma olmuş. Ama karekteristik olarak özellikle en ön planda olan Durotan ve Draka aşırı “insanlaştırma” çabasına maruz kalmış. Garona da aynı şekilde. Özellikle bir sahne vardı ki; tastan çorba içen bir kraliçe bile bu kadar kibar davranamaz diye gözüme batmıştı.

    Onun dışında genel bir yapım olarak film orta düzeyde diyebilrim. Benim “AMA NEDEN?” diye sorguladığım kısımlar ise çok can alıcı ve Warcraft hikayesinde anahtar anlardan bazıları ciddi değişikliklere uğramış. Bu konuda uyarıları yapmış olsalar da, kitaplarda ve oyunda bu kadar güzel işlenmiş can alıcı noktaları bu kadar kötü yorumlayacaklarını beklemiyordum.

    Oyuncu seçimlerinde çok şikayetim yok aslında. Medivh daha güzel de olabilirdi. Khadgar olmuş diyebilirim. Gul’dan ise daha cılız, yaşlı ama çakal ve sinsi bir karekter olmalıydı.

    Sonuç olarak bir kaç kez daha izleyeceğim. Ve devamını bekleyeceğim yine büyük ümitler ile.

    Dalaran’ın yerde olması gerekmiyor muydu ayrıca? Neyse. Bunlar ufak detaylar.

    • Merhaba, sanırım hemen hemen aynı beklentilerle filmi izlemişiz ve çıkış noktalarımız benzer. Orc’ların insanlığı konusunda hemfikirim. Kasıtlı yapıldığını ama ayarını tutturamadıklarını düşünüyorum. Dalaran da göze daha hoş görünür diye uçurulmuş olsa gerek :) Kirin Tor ve elfler de pek olmamış. İleride daha çok göreceğimizi düşününce bir ürperti kapladı içimi. Ben de mutlaka bir kez daha izler hatta dvd’sini alırım. Duncan Jones’un 45 dakika kestiği söyleniyor. Director’s Cut daha iyi olabilir. Görüşlerini paylaştığın için teşekkürler :)

      • Orc’ların kitaplarda da insancıl yanları vardı ama ayarı güzel tutturulmuştu. Yine şefkatli ama bir o kadar da yapılarına uygun bir barbarlıkları vardı. Kitaplardan aklımda kalan net anlardan biri, Draka Thrall’ı emzirirken göğüs ucunu kanatarak daha güçlü ve de yırtıcı olması için sütüne kanını karıştırmıştı. Çok ufak ama güzel bir detaydı bu bence. Elf’leri unutmuşum bile… çok üzerine düştüklerini sanmıyorum (en azından bu kadar kötü olamazdı diğer türlü diye düşünüyorum)

        Director’s Cut DVD ile gelecek onu bende öğrendim. Hatta bildiğim kadarıyla Garona’nın nasıl melez olduğunu anlatacaklar diye duydum.

        Görüşlerimi paylaşacak ve tartışacak bir yer arıyordum. Benzer görüşler olması da rahatlattı beni. Kendimden şüphe duymuştum :) Teşekkürler^^

        • Kitaptaki emzirme kısmını sen anımsatıncan ben de hatırladım. Ne güzel olurdu filmde de böyle bir sahne koysalardı. Filmin sonundaki bebek Thrall’ın bağırışı belki biraz o hissi verdi ama o da “reklamlar” kısmı zaten…

          Kendinden şüphe duymaman gerektiğini benim vesilemle anlamış olmana sevindim. Umarım diğer yazılarımı da olumlu hislerle takip edersin. :)

          Esenlikle ve sağlıcakla…

Bir Cevap Yazın