Alien: Isolation, Creative Assembly tarafından geliştirilmiş ve SEGA tarafından 7 Ekim 2014 tarihinde PC, PS3, PS4, Xbox 360 ve Xbox One platformlarında yayımlanmış bir korku-gerilim-macera-aksiyon oyunudur.
Alien ve Ben
Korku-gerilim oyunları ile aramda henüz isimlendiremediğim bir ilişki var. Öyle anlarım oluyor ki, açıp bir korku oyunu oynayasım, gerim gerim gerilesim geliyor. Başka hiçbir oyun türü ilgimi çekmiyor. Aynı istek garip bir şekilde korku filmlerinde ise oluşmuyor. Aksine, korku-gerilim filmlerinden hiç hoşlanmıyorum. Bunun nedenleri çocukluğumda izlediğim korku filmlerinden dolayı yaşadığım travmalarda yatıyor olabilir. Detaya girmeyelim şimdi.
Ridley Scott‘ın ilk Alien filmini kaç yaşında izlediğimi hatırlamıyorum ama hatırladığım birşey varsa o da çok korkmuş olduğumdur. Sonraki izleyişlerimde de aynı korkuyu ve tedirginliği hep yaşadım (Toplamda bir elin parmaklarını geçmemiştir izleme sayım. Demek ki çekincem hala geçmemiş). Alien: Isolation isminden de anlayabileceğimiz gibi Alien evreninde geçiyor ve içinde Alien var. Çok güzel.
Oyunun konusu kısaca şöyle:
İlk Alien filmindeki olayların gerleşmesinin onbeş sene sonrası… Nostromu (İlk filmde olayların geçtiği gemi) uzay gemisinin kara kutusu Anesidora isimli bir geminin mürettabı tarafından bulunur. Kara kutunun Sevastopol uzay istasyonunda olduğu bilgisi ilk fimde Sigourney Weaver tarafından canlandırılan Ellen Ripley’in kızı Amanda Ripley’e verilir. Annesinin başına gelenler hakkındaki gerçeği öğrenmek için yanıp tutuşan Amanda, Torrens uzay gemisi ile Sevastopol’a gidecek ekibe katılır. Amanda Sevastopol’a vardığında uzay istasyonunda işlerin yolunda olmadığını ve vahşi bir seri katilin (!) cirit ettığını öğrenir. Amanda için ölüm kalım savaşı başlar.
Müthiş Atmosfer ve Gizlilik Temalı Mekanikler
Oyunda Amanda Ripley karakterini First Person Shooter (FPS) kamera açısından yönetiyoruz. Gizlenmek, saklanmak (hem de dakikalarca), kaçmak, ilgiyi başka tarafa çekmek, düşmana zarar verecek ya da öldürecek araç-gereç-silah bulmak/yapmak ve gemideki kapılardaki güvenlikleri aşmak için kullanacağımız ekipmanları yapmak oyun boyunca gerektiği anlarda kullanabileceğimiz başlıca yeteneklerimiz.
Oyundaki birincil amacımız hayatta kalmak. Bu oyun kesinlikle deli gibi saha sola koştuğunuz, önünüze geleni indirdiğiniz Doom ya da Call of Duty benzeri oyunlardan değil. Bayağı bayağı tırsacağınız, dolaplarda dakikalarca nefesinizi tutarak bekleyeceğiniz, neredeyse bütün oyun boyunca eğilerek yürüyeceğiniz bir oyun. Yakın dönemde 2010 çıkışlı Amnesia: The Dark Descent, 2013 yılında piyasaya sürülen Outlast, 2015 yapımı Soma gibi oyunlarda görmeye alıştığımız oyun mekanikleri Alien evrenine cuk oturmuş çok da hoş olmuş.
Açık ve net bir gerçeği belirteyim. Alien: Isolation bu gözlerin gördüğü en iyi Alien temalı oyun. Öyle kötü Alien konseptli oyunlarla karşılaştık ki (isimlerini bile anmak istemiyorum) Alien: Isolation tüm o karanlığı dağıtan bir ışık gibi geldi gözüme. Eğer Creative Assembly bu mekanikleri geliştirip yeni Alien ve hatta Predator oyunları yapmaya başlarsa müthiş hikayeler ve oyunlar bizi bekliyor demektir. Şenlik yani.
Alien: Isolation’u bitirmem çok uzun sürdü. Oyun öyle bir atmosfere sahip ki saatler boyunca oynamaya bir türlü cesaret edemedim. Hep ara verip nefes alasım, dünyaya dönesim geldi. Maksimum 1-2 saatlik oynayışlarla ilerlemeye çalıştım. Atmosferin şahaneliğinin başlıca sebebi yapımcıların orijinal filme yakın bir oyun yapmak istemeleri olmuş. Bilirsiniz, James Cameron‘un Aliens‘ı Ridley Scott’ın Alien filmine göre aksiyon dozu daha fazla bir filmdir. Creative Assembly çıkış noktası olarak ilk filmi almış. Çok da iyi etmiş. İlk filmin o klastrofobik, gerim gerim geren, karakter ve hikaye odaklı havasına çok yakın bir atmosfer oluşturulmuş. Bu oyuna özel kodlanan oyun motorunun çok iyi iş çıkardığını söylemek lazım. Elbette bu atmosferi yaratırken oyuncuların hareketlerinde yapılan bazı kısıtlamalar da can sıkmıyor değil. Ben zıplama olmayan oyunlara gıcık olurum. Alien: Isolation da zıplamayamadığım oyunlar kervanına katılmış. Creative Assembly’nin kendine göre haklı gerekçeleri vardır ama ben zıplama olsaydı oyundan daha fazla keyif alırdım diye düşünüyorum.
Oyunda Alien dışında, sentetik androidler ve insanlar da düşmanlarımız arasında. Hepsinin farklı mekanikleri olduğu için her karşılaşmaya farklı hazırlanmak gerekiyor. Hoş, bir koridora dönerken karşınıza hangisinin çıkacağını bilebilmek çoğu zaman mümkün olmuyor ya neyse. Bu da bizi Alien: Isolation ile ilgili bir gerçekle yüzyüze bırakıyor: oyunda çooook kez ama çooook kez ölüyoruz. Ölüme doymaya hazırlanın. Aferinli beş yıldızlı yapay zeka aynı şeyi iki kere üst üste yapmıyor. Yani bir kere uyguladığınız taktik ikinci kere tutmuyor ve kendinizi çoğunlukla Alien’ın ellerinde ölüp giderken buluyorsunuz.
“Oyun Mu Uzun, Ben Mi Çok Korkuyorum İkilemi”
Oyunun save sistemi gerilimi arttıran bir diğer unsur. Belirli noktalardaki save point’ler var. Save point’e geldiğinizde save edebilmek için üç ışığın yanmasını beklemeniz gerekiyor. Bu da birkaç saniye sürüyor ve o anlarda düşmanlar gelip gayet güzel öldürebiliyor sizi. Save bile ettirmiyor adamlar! Her öldüğünüzde en son save ettiğiniz save point’ten tekrar başlıyorsunuz. Bu da aynı şeyleri tekrar tekrar yapmak anlamına geliyor. Bir süre sonra alışıyorsunuz ama oyun “şuraya git şunu yap, sonra gel bunu yap, şimd tekrar ilk yere git düğmeye bas” şeklinde ilerlediği için bazı anlarda aynı şeyleri tekrar tekrar yapmaktan “rage quit” bulabilirsiniz kendinizi. Hatta aynı yerde ölüp durmaktan sinirlenip PS4’ünü camdan atanlar olduğundan bahsediyorlar. Sakin olmak lazım tabi.
Alien: Isolation yirmi saate yakın oyun süresi sunuyor. Bana sorarsanız bu süre gereksiz uzun olmuş. Daha kısaltılıp tadında bırakılabilirmiş. Sırf “oyun kısa değil ha” diyebilmek için uzatmışlar gibi hissettim ne yalan söyleyeyim.
Toparlarsak, söylediğim gibi Alien: Isolation bugüne kadar yapılmış en iyi Alien temalı oyun. Gizlilik unsurlu aksiyon macera oyunları arasında başarılı bir örnek olarak öne çıkıyor. Gerginliğin başlıca kaynağı olan tahmin edilemez yapay zeka türe farklı bir tat katıyor. Kurgusundaki bazı hatalar, oyuncuyu kısıtlayan fizik motoru ve gereksiz uzunluğu dikkat çeken sıkıntıları. Sonuç olarak ben türü seven herkese öneriyorum. Gizlilik temalı oyunları sevmiyorsanız ama başlama niyetiniz varsa Alien temalı oluşundan dolayı bir albenisi de var.
Oyunu Steam üzerinden PC için alabilirsiniz. Fiyat biraz fazla. İndirime girdiğinde almak mantıklı olabilir. Humble Monthly Bundle‘a üye olanlara da hediye olarak ücretsiz veriliyor. PS ve Xbox için yollar zaten biliniyor. İndirim yakalamaya bakın.
Eğer oyunu satın almak yerine izlemeyi tercih ederseniz Oyungezer’den Sinan Akkol’un oyunu bitirdiği Let’s Play’inin ilk bölümü aşağıda. Fikir vermesi açısından bir bakabilirsiniz. Film gibi izletiyor kendini, dikkat.
Ufuk’un Notu: 8/10