“Batman’in olmadığı bir Batman dizisi var, izler misin?” diye sorsalar gülerdim herhalde. Ama durum aynen böyle. Bruce Wayne’in anne ve babasının öldürüldüğü günden başlayıp Batman olduğu döneme kadar neler yaşadığı bugüne kadar ne sinemada ne de televizyonda tam olarak anlatılmamıştı.
Dizinin yapımcısı Bruno Heller bu dönemi kendine baz alıp Batman’in çocukluk ve ergenlik dönemini Gotham’ın genel havası üzerinden bize anlatmaya karar vermiş.
Dizi başarılı bir prodüksiyon ve iyi oyuncu seçimleri ile öne çıkıyor. Batman’in hikayesinin geçtiği Gotham şehri ve evreni bir Marvel evreni kadar geniş olmadığı için hikaye konusunda ellerinde ne kadarlık malzeme olduğu muamma bir konu. Varolan tüm karakterlerin gençliğini kullanarak yeni hikaye örgüleri oluşturmanız gerekebiliyor. Son dönemde Marvel bile bu şekilde bir yol izlediğini ve X-Men’lerin gençliğini bize anlattığını biliyoruz. Gotham dizisi de Batman hikayesinde boş kalmış bir dönemi anlatarak doğru bir başlangıç yapmış gibi görünüyor. Şimdiye kadar ilk sezonun dokuz bölümü yayımlandı ve bu bölümlere istinaden kendini keyifle izletiyor diyebilirim. Sahneye Batman filmlerinden tanıdığımız birisi çıktığı zaman benim gibi birçok kişinin yüzünde bir tebessüm oluşuyor. Bu da diziyle olan kişisel bağımızı kuvvetlendiriyor.
Asıl sorulması gereken ise, dizide Gotham olabildiğince gerçekçi yansıtılmaya çalışıldığı için “dizinin ismini Gotham değil de New York olsaydı ve içindeki tüm Batman bağlantılarını çıkarsaydık yine de izler miydik?” sorusudur. İşte dizinin aşması gereken engel bu. Bunu da dokuz bölümde anlamak bence erken teşhis yapmak demektir. Biraz daha zaman geçsin, dizi hakkında tekrar konuşuruz.