Özellikle Z kuşağı çocuklarının hızla gelişen teknoloji ve değişen dünya dinamiklerinden ne kadar etkilendiği göz önüne alınınca, günümüzde çocuk yetiştirmek epey zorlu bir görev haline gelmiş durumda. Hele bir de çocuğunuz 2010 ve sonrası doğumluysa, hayırlı olsun size. Z kuşağını pas geçip bir sonraki duraktasınız artık. Nur topu gibi bir Alfa kuşağı çocuğunuz var. Umarım kutudan çıkan kullanma kılavuzunu iyice okumuşsunuzdur çünkü bu çocuklar bir başka dünyadan geliyor gibiler (Bir an için durup bunun üzerine biraz düşünürseniz bana hak vereceksiniz). Hem geldikleri dünya başka hem de doğdukları dünya artık başka bir dünya. Çık bakalım bunun içinden şimdi çıkabilirsen. Anne ve baba olmak için zor bir devir gerçekten de. Bir, çocuğunu dinozorlar kapmasın diye mağaradan çıkartmayan ebeveyn dönemi, bir de bizim şimdiki dönem bir acayip. Efendim? Dinozorlar hayattayken insanlar henüz yeryüzüne ayak basmamış mıydı? Lütfen birkaç milyon yıl için birbirimizi kırmayalım ve konumuza geri dönelim. Burada ciddi şeyler konuşuyoruz.

“Ay ben hiç telefonumla oynaman, bu çocuk nereden edindi bu huyu bilmiyorum”, diyen ebeveynin telefonuyla geçirdiği süreler. Hiçbirimiz böyle şeyler yapmadığı için veriler bir arkadaşım ekolünden alınmıştır diyebilir miyiz?

Çocuk Doğdu, Şimdi Ne Yapıyoruz?

Çocuk sahibi olmaya karar vermek gerçekten önemli bir kırılma ânı. İnsan, hayatının çocuktan önce ve çocuktan sonra olmak üzere bu kadar keskin bir şekilde ikiye ayrılacağını yaşamadan idrak edemiyor. Yakın çevremde benim ardımdan çocuk sahibi olan, olmak üzere olan ve olmayı planlayan herkese verdiğim bir kaç öğüt vardır. Son derece sübjektif ve hiçbir tıbbi ya da bilimsel dayanağı olmayan tavsiyelerimi birkaç başlık altında ihtiyaç sahipleri için burada da sıralamak isterim:

1- Çocuk doğmadan görmek istediğiniz yerlere gidin, deneyimlemek istediğiniz şeyleri tecrübe edin. Çünkü çocuk doğduktan sonra hareket özgürlüğünüzü ve esnekliğinizi büyük oranda kaybediyorsunuz. O planladığınız Avrupa turunun biletlerini bugün alın mesela. Yarınlar yokmuşçasına gezin, tozun.

2- Çocuk doğmadan izleyebileceğiniz kadar film, dizi izleyin. Sinemaya gidin, kitaplıkta tozlanan kitapları elinize alın, arkadaşlarınızla görüşün. Steam kütüphanenizde yüklenmeyi bekleyen oyunlara göz atın. Yaşamınıza keyif katan her şeye iyice doyun. Öyle bir doyun ki, bir süre uzak durabilin. Çünkü çocuk doğduktan sonra eve yeni bir müdür geliyor. O ufak hınzır tüm ilgiyi kendine çekme konusunda doğaüstü bir güce sahip. En ufak hoşnutsuzlukta ortalığı birbirine katabilen bir canavara dönüşebiliyor. Bunu hem de hiç beklenmediğiniz bir anda yapabiliyor. Başka bir dünyadan geldiklerini yukarıda yazmıştım. Ona göre düşünün.

3- Mükemmel ebeveyn olmaya çalışmayın. Her şeyi en doğru şekilde yapmak diye bir kavram yok çocuk yetiştirmede. Her çocuk farklı. Sadece bilmeniz gereken bazı rutinler var. Bu rutinleri uygulayarak düzenin oturmasına müsaade etmek gerekiyor. Dünyadaki ne ilk ne de son ebeveyn sizsiniz. Herkes bir şekilde yetiştiriyor bu çocukları, öyle ya da böyle. O yüzden kendi üzerinizde bir baskı kurmayın. Sormaktan, sorgulamaktan, fikir danışmaktan ve yardım almaktan da çekinmeyin. El elden üstündür.

Gelelim ebeveyn olarak çelişkiler içerisinde kalacağınız ve benim de aslında bu yazının ana başlığı olarak düşündüğüm ama bir türlü giremediğim konuya: Ekran süresi.

Aslında yalnızca ekran süresi özelinde bu konuyu konuşmak doğru değil. İzlenen içerik, en az ekran süresi kadar bu denklemin önemli bir bileşeni. Sadece ekran süresine odaklanırsak, izledikleri içeriklerin duygusal ve zihinsel etkilerini atlamış oluruz. Bir çocuğa 3 saat Aliens izletmekle 3 saat boyunca Varyemez Amca izletmek aynı etkiyi yapmasa gerek diye düşünüyorum şahsen. Haksız mıyım?

İçerik konusunu irdelemeden önce gelin ekran süresi hakkında biraz laflayalım, arada da bilimsel verilerden faydalanırız.

Bilimsel Veriler Işığında Ekran Süresi

Aşağıdaki grafikte Mart 2020 ve Nisan 2021 aylarına dair bir karşılaştırma tablosu var. Covid salgınının başlangıcı ve tam ortası diyebiliriz. 11 yaşın altında bir çocuğa sahip ebeveynlerin çocuklarının bilgisayar oyunu ve cep telefonu ile vakit geçirme oranlarını fazla bulup bulmadıklarını değerlendirmeleri istenmiş. 2020’de ebeveynlerin %31’i çocuklarının çok fazla bilgisayar oyunu oynadığını söylerken, 2021’de bu rakam %51’e çıkmış. Cep telefonuna kaptırılan çocukların oranı da %28’den %42’ye fırlamış ebeveynlere göre. Rakamlar hiç şaşırtıcı değil ve hatta bana kalırsa buzdağının görünen kısımları. Bu ebeveynlerin kendileri de muhtemelen cep telefonu ve video oyunlara kapıldıkları için çocuklarının durumunu doğru düzgün ölçememişlerdir.

Ebeveynler pandemi sırasında çocuklarının ekran süresinin artmasından şikayetçi. Bir de çocuklara sormak lazım…

Pandemi nedeniyle çocukların maruz kaldığı ekran süresinin artışı çok sayıda araştırmaya da konu olmuş durumda. Hadi uzaktan eğitim nedeniyle ekran süresi artan gençleri bir kenara koyalım ve daha küçük çocukların durumuna ışık tutalım desek orada da durum pek iç açıcı değil. Anlaşılan pandemiyle birlikte hepimiz ekranlara daha da bir bağlanmış durumdayız ve bunun yaşı dini dili yok. Her yerde benzer örnekler görmek mümkün. Peki işin olması gerekeni nedir? Yani bir çocuğun normal gelişimi için günlük ekran süresi ne olmalı? Onu da Amerikan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Birliği’nden okuyalım.

Bahsi geçen dernek yaşa göre şu şekil bir sınıflandırmayı uygun görmüş:

  • 18 aya kadar olan bebeklerde ekranlar sadece görüntülü görüşme amacıyla ve bir yetişkinin kontrolünde kullanılmalı
  • 18-24 aylık arası çocuklarda ise sadece eğitici ve öğretici içerikler, haftada birkaç saat kadar tüketilmeli. Çocuk izlerken bir yetişkin de refakat etmeli elbette. Neden? Çünkü Youtube’da Arif’in Manchester’a attığı golün sonrasında kendinizi nerelerde bulabileceğinizi bilmeniz imkânsız. Elsagate skandalı daha dün gibi aklımızda.
  • İki ile beş yaş arası çocuklar için hafta içi bir saat, hafta sonu üç saate kadar eğitici ve öğretici içerik dışı izlemelere izin var. Bunun dışında eğitim ve öğretim amaçlı içerikleri dozunda tüketmesinde bir sakınca görmemiş Birlik.
  • Altı yaşından büyük çocuklara sağlıklı alışkanlıklar kazandırmak ve ekran süresini limitlemek esas alınmalı denmiş. Yani kısaca bu yaştan sonrası kapalı kutu. O yaştaki çocuğu ekrandan koparmak çok zor elbette. Önemli olan ekranın yerini dolduracak aktiviteler ekleyip ekranı günlük rutinden çıkarmak. Bu doğrultuda hafta içi iki saate kadar eğlence amaçlı içeriğe izin verebilirsiniz denmiş.
  • 18 yaşından büyük çocuklar (Ehem, biziz sanırım bu) ise eğlence amaçlı ekran süresini dört saate sınırlamalı tavsiyesinde bulunulmuş.
Çocuklarda ekran süresi yönetmesi zor bir durum. Her yaşın gelişimi farklı olduğu için ekran süresi tavsiyeleri de değişkenlik gösteriyor.

Çocuğu Eğitmek Kadar Ebeveynleri De Eğitmek Gerek

Eğer çocuğunuz ekran başında çok fazla vakit geçiriyorsa çuvaldızı biraz da kendinize batırmanız gerekiyor olabilir. Pozitif rol model misiniz diye bir kendinize sorun isterseniz. Annesi babası bütün gün tv, telefon ve bilgisayar başında olan çocuğun kitap kurdu olmasını beklemek biraz yersiz bir beklenti olacaktır.

Bir diğer dikkat etmek gereken husus da mızmızlanan çocukları emzik verir gibi ekran karşısına oturtma huyundan vazgeçmektir. “Ay eltimin kızının çocuğu sürekli tabletle oynuyor. Yemek yerken koyuyorlar çocuğun önüne tableti, ay inanılır gibi değil…” söylemlerini birkaç kez belki dışınızdan belki içinizden siz de söylemişsinizdir. “Çocuğum olunca asla böyle yapmayacağım,” gibi büyük laflar etmemenizi öneriyorum. Allah öyle bir çocuk yollar ki size… Neyse, göz korkutmak için erken…

Ebeveynlere kısa kısa tavsiyeler

-Çocuğu olanlar, eminim sizler de yer yer bir nefes alabilmek için tableti koymuşsunuzdur çocuğun önüne. Ama bunu bir alışkanlık haline getirmenin çocuğun gelişimini etkileyebileceğini akılda tutmak gerekiyor. Her mızmızlanmada oyuncak, her mızmızlanmada telefon görürse, çocuk bu huyundan neden vazgeçsin ki? Bana yapsanız ben de vazgeçmem açıkçası.

Wall-E filmindeki şahane gelecek tasvirlerini hatırladınız mı? Bu tablo size ailenizdeki hangi bireyi çağrıştırdı? Yaa gördünüz mü, bütün suç çocukta değilmiş demekki…

-Çocukları fiziksel aktiviteye yöneltmek belki de bugünlerde en çok dikkat etmemiz gereken davranışlardan birisi. Sonumuz Wall-E filmindeki gelecekte koltuklarından dahi kalkamayan insanlara benzeyecek. Kendi çocuğunuzun bunu 700 yıl önce gerçekleştirmesini istemezsiniz diye düşünüyorum.

-Çocuğun yatağının olduğu odada ekran bulundurmamak da tavsiye edilen bir diğer davranış. Mümkünse tüm elektronik aletler uyku saatinde göz ve el hizasından uzakta olsun ki çocuğun dikkatini çekmesin.

-Gördüğünüz gibi ekran süresi ebeveynlere düşen büyük bir sorumluluk. Çocuklarımızın tükettikleri içerik de Elsagate gibi skandallarla çevrelenen çevremizde oldukça önemli bir konu. Hepimiz ister istemez çocuklarımızı ekranların karşısına oturtuyoruz. Ama bunu bilinçli yapmak hem bizim ebeveynlik sorumluluğumuz hem de çocuğumuzun ruhsal ve zihinsel gelişimi için oldukça önemli. Farkında olmadan alışkanlık haline getirdiğimiz davranışlarımız, yoğurduğumuz bir hamurdan farksız çocuklarımızın hiç ummadığımız bir şekle bürünmelerine sebep olabilir.

-Kıssadan hisse, siz siz olun Youtube açıp çocuğu saatlerce ekran karşısında bırakmayın. Şartlar gereği kısa süreli de olsa bırakmak zorunda kalırsanız da ne izlediğini mutlaka kontrol edin ve uygun bulmadığınız içerikleri izlememesini tembih edin. Bilinçli içerik tüketimi için destek arayanlar Çocuk İçin İçerik gibi sitelerden faydalanabilirler. Kısa adıyla Çiçek, çocukların ulaşabileceği içerikleri listeleyip uzman psikologların değerlendirmeleriyle inceleyen önemli bir kuruluş.

Konuya girmekte zorlandığım gibi çıkmakta da zorlandığım derin bir mevzunun üzerinden beraber geçmiş olduk. Sizin de eklemek istediğiniz noktalar varsa, lütfen yorum olarak bırakın.

Hepimizin alfa kuşağı ile keyif ve eğlence dolu anlar geçirmesini dilerim. Tv başında değil, bahçede ve parkta…


Bu yazının ardından okumalarınıza sosyal medya bağımlılığının zararları konulu yazıdan devam edebilir ya da kendinize bir iyilik yapıp sabah sporunun faydalarını okumayı seçebilirsiniz. Ya da sağda solda altta üstte gördüğünüz ilgi çekici bir başka yazıya zıplayabilirsiniz. Keyfinize kalmış efendim.

Bir Cevap Yazın