Bazı oyunlar vardır, vakit geçirirsiniz, biter ve bir daha yüzüne bakmazsınız. Hatırlamaz, adını anmazsınız. Fakat kimi oyunlar vardır ki, sizde derin izler bırakır, uzun yıllar aklınızın bir köşesinde unutulmaz bir tecrübe olarak yer eder ve ara sıra kendini hatırlatıp “Ne oyundu be!” dedirtir.
Mass Effect serisi benim için ikinci gruba giren, unutulmaz anılar biriktirdiğim bir oyun serisidir. Bugüne kadar yazılmış en detaylı uzay temalı bilimkurgu hikayelerinden birisidir aynı zamanda.
İlk İki Oyuna Dair
İlk oyunu büyük bir beğeniyle oynamış, ikinci oyunda ilk oyunun dahi üzerine çıkmayı başaran Bioware ekibini alkışlamıştım. Şimdi de üçlemeyi tamamlamış olarak karşınızdayım. Düşüncelerimi şöyle özetlemek istiyorum: Ne serüvendi be!
İlk iki oyunu incelerken oyunların hangi yönlerinin kuvvetli hangi yönlerinin zayıf olduğuna uzun uzun değinmiştim. Bu yazıda üçüncü oyun özelinde bir değerlendirmede bulunmak ve seriye genel bir dokunuş yaparak ışık hızındaki bu yolculuğu noktalamak istiyorum.
Mass Effect 3 ve Üçlemenin Finali Üzerine
Farklı bir yol çizelim ve ilk iki oyunda adım adım geliştirilen, derinleştirilen ve katman katman işlenen hikâyenin düğümünün üçüncü oyunda nihayete erdiğini söylemekle başlayalım sözlerimize. Mass Effect’in destansı hikayesi serinin üçüncü oyunuyla tamamlanıyor. (mu acaba?)
Mass Effect 3’ün ve dolayısıyla üçlemenin sonu beklentileri karşıladı mı sorusu Mass Effect 3 2012 yılında piyasa sürüldüğünden beri devam eden bir tartışmadır. Bu tartışma oyunun çıktığı günlerde o kadar yoğundu ki, sonunda Bioware bir DLC çıkartarak oyunun sonunu değiştirmek (düzeltmek mi desek?) zorunda kaldı.
Ben oyunu yakın zamanda oynadığım için bahsettiğim Extended Cut DLC’li sonuyla bitirdim. Bu bilgiler ışığında şunu çok net söyleyebilirim; bu düzeltilmiş haliyle bile oyunun sonu insanın ağzında nahoş bir tat bırakıyor. Üç oyunluk, onlarca saatlik (toplamda yüz saati aşkın) bir serinin son beş dakikası bu seriye yakışmamış. Çok daha ihtişamlı bir final, çok daha kapsamlı ve doyurucu bir kapanışı hak ediyordu Mass Effect. Bioware maalesef en dikkatli olması gereken yerde işi eline yüzüne bulaştırmış.
Mass Effect’i Oynamak Unutulmaz Bir Deneyimdir
Irklarıyla, geçmişi, bugünü ve zaman çizgileriyle; karakterleriyle, silahları, gezegenleri, görevleriyle müthiş bir tecrübeydi Mass Effect. Üçüncü oyunu genel anlamda ikinci oyunun gerisinde bulmuş olsam da, Mass Effect’i Mass Effect yapan detayların varlığı yetiyor da artıyor bile.
Bu eleştiriyi birkaç cümleyle açmakta fayda görüyorum. Üçüncü oyunu biraz zayıf bulmamda temel sebep; ikinci oyunun ardından benim beklentimin yükselmesi olabileceği gibi, müthiş bir Witcher 3 deneyimi sonrası birçok oyunun bana yavan geliyor oluşunun da payı var diye düşünüyorum. Malum, Witcher 3 tarihin gördüğü en efsanevi oyunlardan birisi. Mass Effect serisi de keza gelmiş geçmiş en iyi oyun serileri arasında yer alıyor. Tartışmasız bir gerçek bu. Fakat Mass Effect 3 ve Witcher 3 arasında genel yapım kalitesi açısından dağlar kadar fark var. Bunu kabul etmek gerekiyor. Mass Effect serisini ne kadar sevsem de üçüncü oyunun seriyi biraz aşağı çektiğini görüyoruz.
Mass Effect Üçlemesini Özel Yapan Detaylar
Yukarıda da belirttiğim gibi, Mass Effect’i Mass Effect yapan bazı ayrıntılar var. Her oyunda bulamayacağınız bu farklılıklar Mass Effect’in müthiş bir oyun serisi olmasında büyük öneme sahip.
Örneğin seslendirme. Bioware üç oyun için de harikulade bir seslendirme kadrosu tutmuş. Karakterlerle örtüşen seslendirmeler, oyuna interaktif bir film tadı katıyor. Mass Effect 3 bu anlamda serinin diğer oyunlardan hiç aşağı değil. Keza müzikler ve sesler yine çok başarılı. Tüm seriyi bitirenler aşağıdaki videoyu gözlerinde birer damla yaşla izleyecekler…
Kamera açılarının son oyunda sıkıntı yaratmadığını da eklemeyi unutmayalım. İlk oyunda kamera açıları problemli noktaların başında geliyordu.
Müthiş bir uzay fantazyası, draması, efsanesi, hikayesi, macerası, nasıl tanımlarsanız tanımlayın, yaşadığınız hissiyatı ikinci oyunun biraz gerisinde kalmış olsa da, Mass Effect 3’te kendini hissettirmeyi bir kez daha başarıyor.
Fakat Mass Effect’in asıl güzelliği, derin ve katmanlı hikayesini üç oyun boyunca tutarlı bir şekilde aktarmasında ve çok boyutlu karakterlerini ve onların etkileşimlerini gerçekçi bir biçimde oyunculara sunmasında yatıyor. Bu açıdan Mass Effect gelmiş geçmiş en iyi oyunlardan birisi.
Çatışma mekanikleri Mass Effect 3’te yine siper alma ve nişan alıp ateş etme üzerine kurulu. Stratejik tercihlerinize en uygun ekip üyelerini belirleyip üç kişi olarak ilerlediğimiz bir düzen var bir kez daha. Silahlarınızı geliştirebildiğiniz bir modifikasyon seçeneği emrimize amade edilmiş. Geniş bir stratejik yelpazeden bahsedemeyiz ama seçeceğiniz plana göre değişkenlik gösteren bir oyun yapısının varlığından bahsedebiliriz.
İkinci oyunda çok vaktimi alan kaynak toplama temelli görevleri bu sefer pek gözüm kesmedi. Yapısı biraz daha basite indirgenmiş ama yine de gerekmedikçe o işe bulaşmadım.
Ve Perde Kapanıyor
Özetlersem, unutulmaz hatıralar edindiğim üçlemeyi noktalamış bulunuyorum. Keşke üçüncü oyun seriyi ilk iki oyundan da iyi bir noktaya çıkartsaydı. Bioware bunu başaramamış. Fakat yarattıkları Mass Effect evreni o kadar detaylı işlenmiş ki insan yeniden içine girmek için can atıyor.
Teknolojik olarak günümüz oyuncularını rahatsız edecek eskimiş mekanikler barındıran Mass Effect üçlemesinin yenilenip Legendary Edition adı altında tekrar bizlerle buluşacağını hatırlatmakta fayda görüyorum. Şu ana kadar seriye giriş yapamamış olanlar, oradan başlayabilirler. (Sizi çok kıskanıyorum)
Sözlerimi bitirmeden önce, üçlemenin ardından 2017 yılında Mass Effect: Andromeda adındaki bir oyunun piyasaya sürüldüğünü eklemem gerekiyor. Yapım serinin hayranları tarafından resmen topa tutulmuştu. Bioware’i bünyesinde bulunduran EA, eleştirilere ”Biraz haksızlık yapıyorsunuz,” diye yanıt vermişti. Vakit bulabilirsem o oyuna da bir bakmak istiyorum. Bakalım eleştiriler ne kadar haklıymış.
Kıssadan hisse, eğer uzay temalı bilimkurgulardan hoşlanıyorsanız bu seriyi mutlaka ama mutlaka oynamalısınız.
Shepard Out.