Disney’in “Her sene yeni bir Star Wars filmi çekeceğiz,” müjdesine “Yok artık Lebron James!” diye cevap vermiştik ama olayın kısacık bir zaman diliminde bu noktaya geleceğini hiç ummamıştık elbette.
The Last Jedi’ın Aralık ayında bıraktığı kekremsi tat ağzımızdan daha yeni gitmişken Ron Howard yönetmenliğinde karşımıza çıkan Solo A Star Wars Story ile Star Wars evrenine geri dönmüş bulduk kendimizi. Yapım aşaması yılan hikayesine dönen Solo’nun gençlik yıllarını anlatan filmi IMAX 3D olarak izleme şansım oldu. Büyük oranda keyif aldığım ama yer yer gözlerimi devirdiğim, yüzüme şaplak indirdiğim bir deneyimdi şeklinde özetleyebilirim.
Ne yalan söyleyeyim, ben daha kötü bekliyordum
Filmden çıktığımda, beklediğimden daha iyi bir yapım izlediğimi düşündüm. Filmi görmeden önce, Han Solo rolünde karşımıza çıkan Alden Ehrenreich’in magazin kanallarına düşen rol kesememe haberleri beni epey soğutmuş, beklentimi düşürmeme sebep olmuştu. Yönetmen değişiklikleri, Disney’in araya girip filmi yeniden çekimlere yöneltmesi ve Ron Howard’ı filme entegre etmesi sonrası “bu iş yaş” diye düşünmüştüm. Bu hisleri Rogue One için de hissetmiş ama ne kadar yanıldığımı görmüş ve filmden büyük keyif almıştım. Solo A Star Wars Story benim gözümde Rogue One kadar iyi olmamakla birlikte fena olmayan bir seyirlik, Star Wars evreninde geçen bir haydutluk filmi.
Harrison Ford ile özdeşleşen Han Solo karakterini kim oynarsa oynasın gözümüzün alışmayacağı kesindi. Harrison Ford’u gençleştirip koyamayacaklarına göre bir bayrak teslimi şarttı. Alden Ehrenreich 3000 kişilik aday listesinde ipi göğüsleyip rolü kaptığın herkes “kim bu adam?” diye sordu birbirine. Futbol tabiriyle, “tam bir kapalı kutu”ydu kendisi. Film boyunca oyunculuk vasıflarının ve ışıltısının düşük olduğunu net bir şekilde gözlemledim. Bir kısık gözlerle uzağa bakan ve bir gülen surattan oluşan geniş (!) bir repertuvarı varmış kendisinin, onu görmüş oldum. Yanına Emilia Clarke gibi artık her mimiğini ezberlediğimiz bir diğer oyuncu gelince, doğal olarak filmin rol yapma noktasında bir aksama olmuş. Donald Glover, Woody Harrelson gibi başarılı oyuncuların katkısı ile bu zafiyet biraz toparlanmış. Ekibe en son katılan (yeniden çekimler sırasında katılmış) ve karaktere pek bir katkısı olmamış nam-ı diğer Vision, Paul Bettany de oyunculuk namına vasat kalmış.
Oyunculuğun ortalamasının vasat olduğunu konuştuğumuza göre artık bu konuyu bir kenara bırakalım, gelin karakterlere ve senaryonun işlenişine eğilelim.
Millenium Falcon var dediler geldik
Filmin benim açımdan en keyifli sahneleri L3 androidinin göründüğü ve fragmandan da bize ipucu verilen, Han Solo’nun Millenium Falcon’u kullandığı sahnelerdi.
Haydutluk ve kovalamaca dolu sahneler de güzel görüntüler barındıran heyecanlı anlardı. Lando’nun sekanslarının karaktere ve filme hoş bir derinlik kattığını da düşünürsek, orta vadede kendine ait bir orijin hikayesi görürsek şaşırmamalıyız. Disney’in bu fırsatı kaçırmayacağını düşünüyorum.
Filmin belki de en zayıf noktası senaryosu. Son derece basit bir kurgu içine yedirilmiş olaylar silsilesi görüyoruz beyaz perdede. Bu yavanlığı tempoyu çok iyi ayarlayarak ve görsel olarak muazzam sahneler çekerek tatlandırabilirsiniz, Mad Max Fury Road örneğinde olduğu gibi. Lakin Ron Howard bu noktada birkaç başarılı sahne dışında ağırlığını koyamamış ve merak uyandırıcı bir kurgu ortaya çıkartamamış.
Star Wars evreninde geçen ama Star Wars külliyatına birkaç istisna dışında dokunmayan kendi halinde bir film olmuş Solo A Star Wars Story. Han Solo karakterinin geçmişine, Chewbacca ile tanışmasına değinmesi ile Star Wars hayranlarına keyifli anlar yaşattığı doğru ama bu yeterli mi değil mi, orası tartışılır.
Bu yazıyı okuyunca filmi beğenmediğime kanaat getirebilirsiniz. Benim filmden beklentim o kadar düşüktü ki, bu kadar vasat bulduğum bir filme bile eğlenceliydi diyebiliyorum.
Gişede beklentilerin uzağında kalmış ve fena çakılmış olması da ayrı bir ironi. Ron Howard filmin açılış haftası hasılatının kendisi için rekor olduğunu söyleyerek ezik bir beyanda bulunmuş ama Solo A Star Wars Story’nin arzuladığı izleyici rakamları bunlar olmamalıydı.
Didn’t meet projections but amounts to a new personal best. check #SoloAStarWarsStory for balanced feedback & then C it on a big screen! https://t.co/QsOxOLuo22
— Ron Howard (@RealRonHoward) May 27, 2018
Bu filmin, ilerleyen yıllarda gelecek Star Wars Anthology filmleri için endişe duymamıza neden olacağı aşikâr. Solo A Star Wars Story’den memnun kalmamış ve zayıf bulmuş çok sayıda insan var ve olacaktır da. Eğer Disney Anthology filmlerine biraz daha özenmezse, karşısına hatırı sayılır bir Star Wars hayranını almak zorunda kalabilir.
Sonucunda benim düşük beklentime cevap vermiş ama bir daha açıp izlemeyi istemeyeceğim bir filmdi Solo A Star Wars Story. Kesinlikle daha iyi olabilirdi.
Ufuk’un Notu: 7/10