Black Panther’i Captain America Civil War’da ilk gördüğümüzde, ilgi çekici bir karakter ile karşı karşıya olduğumuzu anlamıştık. Usul usul işlenen Marvel Sinematik Evreni’nin iyice genişleyen üçüncü fazıyla birlikte kaosa doğru sürüklendiğinin işaretlerini veren filmde, kendisine yer bulan Spider-Man ve Black Panther’in Marvel’ın bizi sinema salonlarına çekmek için ortaya sürdüğü yeni oyuncakları olduğunu görmüştük. Mahalleye yeni taşınan, son model bilgisayarları ile hava atan veletlerdi onlar ve biz onların hikayelerini izlemek için can atıyorduk…
Bu bİlgİlerİ aklımızda tutarak Doctor Strange’den zamanı İleri sarmasını rİca edİyoruz, o da bİzİ kırmıyor ve zaman çİzgİsİnİ Civil War’dan günümüze getİrİverİyor. ARTIK 2018’in Şubat ayındayız ve Wakanda Kralı Black Panther bİr kez daha karşımızda!
Sinema salonlarına teşrif eden Black Panther’in bağımsız (standalone) köken (origin) filmi, basma kalıp “Kahramanın Hikayesi (Hero’s Journey)” temeline sıkı sıkıya bağlı kalsa da, seyirci ile duygusal bağ kurmayı ve keyifli vakit geçirtmeyi fazlasıyla başarıyor. Hatta size bir itirafta bulunayım; ben bu kadar iyi bir film beklemiyordum! (Olay ten rengi değil, film gerçekten iyi…)
Civil War sırasında, aynı zamanda Wakanda Kralı olan babasını kaybeden T’Challa’nın yeni Wakanda Kralı olarak bismillah demeden başına gelenleri işleyen, yeni bir Kral’ın ve bir kahramanın doğuşuna tanık ettiğimiz bir film Black Panther. İçerisinde ihanet, intikam, azim, zafer, hayal kırıklığı, politika, inanç, düşüş, yükseliş gibi farklı haller ve hisler barındırıyor. Hani biliyorsunuzdur da, ben yine de söyleyeyim: Tek potada tüm bunları eritip seyirciyi yormamak, hiç kolay bir iş değildir.
Oyunculuklar bir şahane dostum!
Filmde beni en çok etkileyen kısım karakterlerin ve oyunculukların başarısı oldu. Hem Wakanda’nın Kralı T’Challa hem de Black Panther olarak iki rolü de müthiş götüren Chadwich Boseman, karakter ile seyirci arasındaki bağın çabucak kurulmasındaki birincil neden. Yan rollerde karşımıza çıkan Michael B. Jordan, Lupita Nyong’o, Martin Freeman, Andy Serkis, Forest Whitaker, Letitia Wright ve diğer tüm oyuncular çok iyi iş çıkartmışlar. Karakterlerin o kadar net farklılıkları var ki, ben hiçbir Marvel filminde bütün karakterlerin bu kadar net resmedildiğini hatırlamıyorum.
Bunları söylerken ortada büyük çoğunluğu zenci bir oyuncu grubu olduğunu elbette görüyorum ve biliyorum. Filmin dekoru da Orta Afrika bozkırları… O doğallığın ortasında, fütüristik bir Wakanda akıyor gözlerimizin önünden. Tüm bunlara modern bir Afro-Amerikan bakış açısı katılmış. İçimizi kıpır kıpır ettiren güzel şarkılar, pek ilgimi çekmese de filme yakışmış R&B tınıları… Filmin bu belirttiğim konulardaki bakışını ve yaklaşımını takdir etmemek mümkün değil.
Yönetmeni yok mu bu filmin?
Dikkat ettiyseniz henüz yönetmenden bahsetmedik. Yazı buraya kadar yönetmensiz geldi. İlginç bir durum bu. Yönetmenin etkisinden bahsedemedik. Hadi biraz da onu konuşalım.
Black Panther’in kamera arkasında Ryan Coogler var. Kendisini Rocky Balboa efsanesinin son halkası olan Creed filmindeki performansı ile beğenmiş, “Bu çocuk iyi sinemacı,” diye işaretlemiştim. Creed sonrası bir başka yapımdan da alnının akıyla çıkmayı başarması, “Yürüyedur çocuk,” dedirtiyor insana. Coogler henüz 31 yaşında. Bizim memlekette üniversite bitiremiyor millet o yaşta, adam bir milyar dolar üstü gişe getiren film çekmiş durumda. Helal olsun ne diyeyim. Kendisinin Michael B. Jordan ile iyi bir yönetmen-oyuncu ilişkisini kurduğunu da görebiliyoruz. Coogler nereye gitse, onu da götürüyor yanında.
Black Panther’in yerel motifli fütüristik bir film olmasında, Coogler’in dersine iyi çalışmasının etkisi olduğu ayan beyan ortada. Bir kere karakterlerin film süresince gösterdikleri değişimlerin bize olduğu gibi yansıtılmasının altında, yönetmenin oyuncuları ile iyi bir uyum içerisinde çalışmasının yattığı belli. Bu yaştaki bir yönetmen için büyük başarı valla… Benden duymuş olmayın ama geleceği parlak bu arkadaşın.
Hep övecek değiliz…
Hadi biraz da yerelim filmi. Görsel efektlerin sırıttığı bazı sahneler var ki, evlere şenlik gerçekten. İnsan Deadpool 2’nin son fragmanında Cable’ın CGI’ı (Computer generated images – görsel efekt diyelim biz) ile dalga geçildiği gibi eleştirmek istiyor Black Panther’in bazı sahnelerini. Görsel anlamda bu kadar otantik ve ilgi çekici bir filme hiç yakışmamış o efektler.
Filmin senaryosunda açık kalan kısımlar olabildiğince flashback – flashforward sekansları ile giderilmeye çalışılsa da, kafada soru işaretleri bıraktığı bir gerçek. Kurgudaki inişlerin çok diplere gitmesi, yönetmenin seyirciyi karakterler ile empati kurmaya zorlayan yaklaşımının sonucu olduğunu düşünüyorum. Beni rahatsız etmedi ama o sahnelerde sıkılan izleyicileri anlayabiliyorum (En kötü patlamış mısıra gömülürsünüz o anlarda). Wakanda kraliyet ailesi ve kabile liderlerine odaklanan ama sıradan halkın nasıl bir hayat sürdüğünü pek takmayan Coogler (Birkaç çarşı pazar görüntüsü hariç), Wakanda’nın içine kapanık yapısını bahane etmek istemiş olmalı. Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar… (Beni tatmin etmedi bu yaklaşım. Ne yer, ne içer bu insanlar?)
Daha fazla Black Panther ister miyiz? Benimki 1.5 olsun lütfen
Black Panther beklenmeyecek bir başarı ile 1.3 milyar dolar gişe elde etti. Afro-Amerikan kesimden büyük ilgi gördü. İlk defa bu çapta bir filmde, kendi ten renklerindeki insanların baş rolde ve hatta kahraman statüsünde olmasını sevinçle karşılamış görünüyorlar (Wesley Snipes ve onun hayat verdiği Blade unutulmamalı). Bu durum filmin başarısına gölge düşürmesin, Black Panther hakikaten iyi bir film. Etnik köken meselesi yapmaya gerek yok bu gerçeği dile getirmek için.
Black Panther’in Nisan ayının 26’sında vizyona girecek yeni Avengers filmi Infinity War’da karşımıza çıkacağını biliyoruz. Sonrasında başka filmlerde onu göreceğimizden şüphemiz yok (Duyumlara göre Boseman’ın kontratı beş filmlikmiş. Civil War, Black Panther ve Infinitiy War sonrası en az iki filmde daha görürüz kendisini demek ki).
Benim izlemekten keyif aldığım bir film ve karakter olmuş Black Panther. Yalnız, etrafındaki yan karakterleri ile lezzetinin daha bi’ pekiştiğini eklemek istiyorum. İnsanın beton gibi generali, tech-freak kız kardeşi, uçuk kaçık teknolojik zamazingoları ve insanüstü güçleri olduktan sonra, bırakalım maceradan maceraya atlasın, biz de koltuklarımıza geçip izleyelim…
Ufuk’un Notu: 8/10
[…] ve ona uyumlu etnik karakterleriyle, farklı bir Marvel tecrübesi var karşımızda. Biraz Black Panther’i andırıyor ama ondan da ayrıştığı mistik ve büyülü bir havası var. Sanki perdeye Kung Fu […]