Ali Koç, 21 Eylül 2017 akşamı 1907 Fenerbahçe Derneği’ndeki başkanlık görevinden istifa ettiğini açıkladı. İstifanın gerekçesinin Mayıs 2018’deki seçimlere daha etkili ve şeffaf bir şekilde hazırlanmak olduğunu söyledi.

Ben de, istifa konuşmasını yazarken neler yaşanmış olabileceğini kurguladım. Keyifle okumanız dileğimle…

***

Ali Koç, Fenerbahçe’nin 2018 yılının Mayıs ayında gerçekleştirilecek Seçimli Olağan Genel Kurul’a daha şeffaf bir ortamda hazırlanmak adına, 1907 Fenerbahçe Derneği’ndeki görevinden istifa ettiği konuşmayı hazırlarken oldukça heyecanlıydı.

İnsanların konuşmasına olumlu karşılık vereceğini, kendisine destek olacağını ve Fenerbahçe’ye başkan olma yolunda önünü açacaklarını umut ediyordu.

Her konuşmasında dikkat etmiş olduğu gibi, geçmiş dönemlerde başkanlık yapmış insanları kötülemeden, başkalarının üzerine çamur atmadan, rakiplerini ezmeden, sadece Fenerbahçe’yi yücelterek ve eksikleri düzelterek başkanlık yapacağını üzerine basa basa belirtecekti. Bu, başkanlığı döneminde kulübün nasıl bir mentalite ile yönetileceğine de ışık tutacaktı. Türk sporunun uzun zamandır görmediği bu retorik, sırf Fenerbahçe için değil, tüm Türk halkı için önemliydi.

Beykoz sırtlarındaki evinin çalışma odasında konuşma metnini gözden geçirdiği sırada küçük oğlu odaya girdi ve babasına ne ile uğraştığını sordu.

“Yarın akşamki dernek konuşmamı hazırlıyorum,” diye cevap Verdi Ali Koç oğlunun başını okşayıp öperken. “Özellikle belirtmemi istediğin bir şey var mı?”

“Bir kaç fikrim var,” dedi babasının yanına bir sandalye çekerken. “Bir kaç espri ekleyelim.”

“Espri… Ne gibi mesela?”

“İnsanların seninle bağdaştırabileceği espriler.”

“Örnek ver bakalım.” dedi Ali Koç oğluna, kollarını göğsünde bağlamış, oğlunun yanıtını beklemeye başlamıştı.

“Ben Iron Man’im!” diye bağırdı çocuk, ayağa kalkıp iki kolunu göğe doğru yükselterek.

Ali Koç’un dudakları yavaş yavaş iki yana doğru uzadı ve yüzünde hoşnut bir gülümseme oluşmaya başladı. Gülümseme bir kaç saniye içerisinde kahkahaya dönüştü.

“Nereden çıkardın bunu?” diye sordu oğluna, kahkahası bitince.

“Okuldaki çocuklarla konuşuyoruz arada. ‘Baba Iron Man mi yoksa Batman mi?‘ diye soruyorlar. Ben de her seferinde ‘O Ali Koç’ diye cevap veriyorum. Ama düşünmüyor değilim, Iron Man olsan fena olmazdı.”

Ali Koç
1907 Fenerbahçe Espor Kulübü, 2017 League of Legends Şamiyonluk Ligi kupasını kazandığında bir konuşma yapmıştı. (Fotoğraf: Kralspor)

Ali Koç’un keyfine diyecek yoktu. Demek gençler onu Iron Man ile Batman ile özdeşleştiriyorlardı. Zenginlik, karizma, insanlara yardımcı olmaktan geliyor olmalıydı. Oğluna sordu:

“Neden beni süper kahramanlarla özdeşleştiriyorlar?”

“Çünkü senin umudu temsil ettiğini söylüyorlar.” diyen ufaklık hayranlıkla babasına bakıyordu. Hayat ona şanslı davranmıştı ve Ali Koç gibi bir babası olmuştu. Ona doğruları gösterecek, fikir verecek bir rol model araması gerekmemişti. Babası en büyük rol modeliydi.

“ben umudu temsil ediyorum demek,, zenginlik ya da karizma değil. Umut.”

Ali Koç insanların ona bir kurtarıcı gözü ile bakmalarını istemiyordu ama umut meşalesini elinde tutmak ve insanlara yol göstermek hayattaki ideallerinden birisiydi. İlk ve birincil olarak Fenerbahçe’nin buna ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.

Genç oğlan odadan çıkmak üzere kapıya doğru ilerledi. Çıkmadan önce babasına döndü ve aklından o an geçenleri söyledi:

“Senin Fenerbahçe’yi güzel günlere ulaştırmak için Batman ya da Iron Man olmana gerek yok. Ali Koç olsan yeter babacım. Sana güveniyorum.”

Sözlerini bitirip odadan çıkan oğlanın arkasından, küçük çocuğun az önce olduğu yere bakmaya devam eden Ali Koç düşler denizinden çıktı, havluya kurulandı ve şezlonguna geçip gözlerini ufuk çizgisine kitledi.

Dernek yazısına geri döndü ve 21 Eylül 2017 tarihinde 1907 Fenerbahçe Derneği’ndeki konuşmasında söylemiş olduğu şu satırları ekledi:

“Fenerbahçe umuttur. Umuyorum ki futbol takımımız şampiyonluğun en büyük adaylarından birisi olduğunu gösterecektir. Tribün desteğini sezon sonuna kadar hep beraber vermeliyiz. Göreceksiniz ki, güzel günler bizi bekliyor.”

Fenerbahçe taraftarı uzun zamandır o güzel günleri görebilmenin hayali ile yaşıyordu. Fenerbahçe gerçekten de umut’tu. Ali Koç da o umudun aydın yüzü olacak ve kulübü  başarıdan başarıya sürükleyip, unutulmaz bir başkan olacaktı.

***

Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı’nın Ali Koç’a çok yakışacağını düşündüğümü eklemeyi de ihmal etmeyeyim.

Bu öyküyü beğendiyseniz Giuliano transferine değindim bu öyküme, ya da Ahmethan Köse ve Aykut Kocaman arasında geçenlere odaklandığım şu öyküme de göz atmayı ihmal etmeyin.

 

Bir Cevap Yazın