Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı’nın Turkish Airlines Euroleague şampiyonluğuna giden yolunu kurguladığım öykü serisinin 4. bölümünü 19 Mayıs 2017 tarihinde Ekşi Sözlük’te yayımlamıştım. Düşlerden Gerçeğe’ye koymak araya giren sayısız nedenle ancak bugüne kısmet oldu.

Öykümüzün önceki bölümlerine aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz:

Birinci Bölüm

İkinci Bölüm

Üçüncü Bölüm

Fenerbahçe ve Real Madrid basketbol takımları 19 Mayıs 2017 tarihinde Euroleague final four ilk maçında kozlarını paylaşacaklardı.
Fenerbahçe ve Real Madrid basketbol takımları 19 Mayıs 2017 tarihinde Euroleague final four ilk maçında kozlarını paylaşacaklardı. (Görsel: gamaspor.com)

Dördüncü Bölüm

Real Madrid Basketbol Takımı’nın baş antrenörü Pablo Laso çıldırmak üzereydi. Karşısındaki manzarayı tanımlayacak kelimeler bulamıyordu. Evet, hayatı boyunca bir hayli rahat davranan insanlar görmüştü ama 19 Mayıs 2017 akşamı Sinan Erdem Spor Salonu’nda yaşananlar gerçek üstüydü.

Pablo Laso gözlerini ovuşturdu ve tekrar Obradoviç’e baktı. Eğer gözleri onu yanıltmıyorsa Fenerbahçe antrenörü Obradoviç, Sinan Erdem Spor Salonu’na şezlong çekmiş, uzandığı şezlongda elindeki gök kuşağı renkli kokteylinden yudumluyor ve etrafı seyrediyordu.

“Bu kadarı da fazla,” diye tepkisini gösterdi Laso ve hakemlerle tekrardan konuşmak üzere hakem masasına doğru yürüdü.

“Beyler, bu iş böyle yönetilmez. Burası Turkish Airlines Euroleague Final Four’u. Aklınızı başınıza toplayın. Bakın sayıyorum bu Fenerbahçeliler’in yedikleri naneleri: Parkeyi çimle kaplatmışlar, ses etmedim. Sahaya ilk 5 değil ilk 11 çıkarmışlar, hadi bu da olsun dedim. Potaları futbol kalesi ile değiştirmişler, hadi buna da tamam. Ama yani adam şezlong atmış saha kenarına, takmış güneş gözlüğünü, açmış Santana dinliyor, kokteylinden yudumluyor. Bu nasıl bir saygısızlık böyle? Buna kim dur diyecek?”

Pablo Laso’nun masa hakemleri ile olan diyaloğunu güneş gözlüğünün üstünden takip eden Obradoviç, kokteylinden son bir yudum daha aldı ve boş bardağı yanı başındaki sehpaya koydu. Kokteyl bardağının içinden çıkardığı kırmızı renkli küçük şemsiyeyi elinde döndüre döndüre konuşmaya katılmak üzere hakem masasına doğru ilerledi.

“Problem nedir arkadaşlar?” diyerek konuşmaya dahil oldu Obradoviç. Elindeki küçük şemsiyeyi döndürmeye devam ederken, rahatlığı yüzünden okunuyordu.

“Problem sensin. Şezlong atmışsın saha kenarına,” Laso konuya doğrudan girmişti.

“Bu mu yani problem? Arzu edersen senin için de şezlong getirttirelim,” Obradoviç’in çözümü aşırı zekâ barındırıyordu.

Laso, Obradoviç’in cevabı sonrası iyice köpürdü. “God damn it koç, şezlong tek problem değil. Epke Udoh’u kaleci, Bogdanoviç’i santrfor olarak yazdırmışsın. Basketbol oynuyoruz burada futbol değil. Bu saha niye çim? Potalar nerede?”

Hakem masası, hiddetten yüzü pancar gibi kızaran Laso’yu sakinleştirmek için araya girdi. “Sayın Laso, burası İstanbul. İki kıtanın birleştiği, tarihin yazıldığı, bir çağın kapanıp yeni bir çağın açıldığı, farklı dinlerin, farklı milletlerin yüzyıllardır huzur içinde yaşadığı bir şehir. Ev sahibi Fenerbahçe’nin talepleri bu yüzden makul görüldü.”

Fenerbahçe - Real Madrid maçı sonrası Fenerbahçeli oyuncular Bogdan Bogdanoviç ve Bobby Dixon'un sevinçleri.
Fenerbahçe – Real Madrid maçı sonrası Fenerbahçeli oyuncular Bogdan Bogdanoviç ve Bobby Dixon’un sevinçleri. (Fotoğraf: euroleague.net)

Laso tatmin olmamış, durumun nasıl bu noktaya geldiğini anlayamamıştı. Obradoviç ise bir sıkıntı göremediğini belirten bir omuz silkme hareketi yapıp bench’ine geri dönmek üzere hareketlendi.

Maçın başında Fenerbahçe’nin 11, kendi takımının 5 kişi sahada olduğunu gören Laso sandalyesine çökmüştü. Maç başlamış ve Real Madridli basketbolcular sahada olan biteni anlayana kadar Fenerbahçe farkı açmıştı. Tüm Sinan Erdem olan bitene kahkahalarla gülüyordu. Laso sandalyesinde sinirden ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Onun bu durumunu gören Obradoviç, Laso’ya seslendi.

“Hey Laso, al sana bir şemsiye!”

Obradoviç kokteylinden çıkan küçük kırmızı şemsiyeyi Laso’ya doğru fırlattı. Şemsiye Laso’ya yaklaştıkça büyüdü, büyüdü ve en sonunda Laso üzerine doğru gelen şemsiyeden kendini korumak için kollarıyla yüzünü kapattı.

Kollarını açtığında İstanbul’da, Final Four takımlarının kaldığı oteldeki odasındaydı. Yatağında kan ter içinde kalmıştı. Hepsi bir kabustu. Obradoviç’in şezlongu, futbol maçına evrilen Euroleague Final Four’u… Hiçbiri gerçek değildi.

Yatağından kalktı. Kendine gelmek, elini yüzünü yıkamak ve hazırlanmak üzere banyoya geçti. Odasının penceresinden muhteşem boğaz manzarası görünüyordu. Boğaz’dan usulca geçen bir tanker, nostaljik bir vapur ve peşinden gelen martılar…

Laso akşam oynayacakları maçı düşündü. Belki rüyasında gördüğü gibi parke çim ile değiştirilmeyecekti ya da potalar kaleye dönüşmeyecekti ama Fenerbahçe’nin ev sahibi avantajının çok yoğun hissedileceğini biliyordu. Bunu bir de Obradoviç’in dahiyane taktikleri ile birleştirince Real Madrid’in final umutları iyice sıkıntıya giriyordu.

Laso kabuslarla boğuşurken Obradoviç aynı otelin kapalı havuzunda şezlonguna uzanmış, elindeki gök kuşağı renkli kokteyli yudumluyordu. Yanındaki şezlongda da Final Four maçını izlemeye ve birkaç başka şey yapmaya gelen Michael Jordan uzanıyor, küçük kırmızı bir şemsiyeyi elinde döndürüyordu.

MJ şemsiyeyi Obradoviç’e uzattı.

Şemsiyeyi almak için uzanan Obradoviç Michael Jordan’a sordu:

“Sence dünya Pazar akşamki Final maçında kupayı Fenerbahçe’nin almasının ardından söyleyeceklerimizi duymaya hazır mı?”


Öykü serimiz Euroleague final maçı öncesi (21 Mayıs 2017) yayımlanacak beşinci ve son bölümü ile sona erecek.

 

 

Bir Cevap Yazın