Burak Aksak, Leyla ile Mecnun dizisi sayesinde geniş kitlelerce tanınmayı başarmış bir sinemacı desem yanılmış olmam sanırım. Daha öncesinde bir çok kısa filmde yönetmen, senarist ve oyuncu olarak görev yapan Aksak, asıl patlamasını senaristliğini yaptığı Leyla ile Mecnun sayesinde yaptı. O Burak Aksak artık kendi ayakları üzerinde rahatça durabilen bir sinemacı olmuş durumda. Kara Bela da, onun hem yazıp hem yönettiği absürt bir yol hikayesi.
Netflix Katar’da Türk filmlerinin ve dizilerinin bir kısmının izlenebilir olduğunu keşfedişimin ardından, ilk olarak Limonata’yı izlemiştim. Limonata’yı o kadar beğendim ki, hemen ardından bir Türk filmi daha izleme açlığı hissettim (Limonata ile ilgili görüşlerimi buradan okuyabilirsiniz). Bu açlığı gidermek için Netflix’te turlarken Burak Aksak’ın yazar ve yönetmen olduğunu görmemle, Kara Bela’yı izlemeye karar verdim. Limonata gibi kaliteli bir filmin ardından, çok büyük bir beklentiyle izlememiş olmama rağmen, Burak Aksak’ın Kara Bela’sı doğrusu ağzımda kekremsi bir tat bıraktı.
Kara Bela absürt bir yol komedisi. Üst üste yaşadığı travmalarla dünyası alt üst olan Kudret (Cengiz Bozkurt), rüyasında gördüğü annesinin verdiği talimat doğrultusunda emektar arabası ile Gaziantep’e doğru yola çıkar. Bu seyahat hiç de planladığı gibi başlamaz ve gelişmeler, Kudret’i hayatında daha önce hiç yaşamadığı trajikomik olayların içine çeker.
Bir kere Sezar’ın hakkı Sezar’a, Cengiz Bozkurt büyük oyuncu. Leyla ile Mecnun’un Erdal Bakkal’ı, öyle usta bir aktör ki, saniyeler içerisinde bulunduğu sahnenin havasını değiştirebiliyor. Bir mimik, bir bakış, bir vücut hareketi ile bambaşka bir sahne içerisinde bulabiliyoruz kendimizi. Zaten Burak Aksak da Cengiz Bozkurt’un bu yeteneğini bildiği için tüm filmi onun üzerine kurmuş. Yan rollerde Seda Bakan, Erkan Kolçak Köstendil, Cihan Ercan, Tarık Ünlüoğlu, Hasibe Eren ve Berat Yenilmez gibi isimlerin yer aldığı Kara Bela, genel olarak beklentimin altında kaldı. Cengiz Bozkurt’un müthiş oyunculuğu bile filmi kurtarmaya yetmemiş diyebilirim.
Bu filmi Limonata ile karşılaştırmak çok yanlış farkındayım, ama iki filmi üst üste izleyince ikisi arasında bariz bir yönetmenlik ve görüntü yönetmenliği farkı olduğunu görebiliyorsunuz. Limonata, pastorel, yer yer lirik bir şiir gibi akarken, Kara Bela paragraf paragraf yazılmış bir deneme yazısı gibi kalmış. Kara Bela’nın komik olduğu, sizi güldürdüğü sahneler var, yok değil. Yalnız absürtlük o kadar abartılmış ki, film bir noktadan sonra ayarı kaçırıyor ve cızırtılı bir radyo etkisi vermeye başlıyor. Hatta bazı durumlarda irite oluyorsunuz ve gözünüzün önüne Recep İvedik cıvıklığı geliyor. Abartı oyunculuğun da bunda payı var. Karakterlerden durmaksızın abartı ve gerçeküstü tepkiler gördükçe, film, film olmaktan çıkıp bir çizgi filme benzemeye başlıyor.
Burak Aksak’ın bu film ile tam olarak ne amaçladığını inanın anlamadım. Kurgu masasından çıkan filmin Burak Aksak’ın içine sindiğini de pek sanmıyorum. Senaryo iyi değil, hikaye pek matah değil, kurgu zayıf… Şu film hiç çekilmeseymiş de Burak Aksak başka bir proje için vakit harcasaymış daha iyi olurmuş diye düşünmedim değil. Sanırım sıkıntı, Leyla ile Mecnun’daki absürtlüğün tamamen doğallıktan geliyor oluşunun, hemen bütün yapımlarda aynen yakalanabileceğinin sanılması. Limonata onu müthiş başarıyor mesela. Kara Bela ise o doğallık ve sıcaklık hissini bir türlü veremiyor. Filmin içine serpiştirilmiş, absürtlüğe sarılmış duygusallık bile iğreti duruyor. Ki ortada bu absürt komedinin en iyi oyuncularından birisi olan Cengiz Bozkurt olduğu halde…
Kara Bela, benim açımdan, vasatın bir tık üstü bir film olarak Burak Aksak sinematografisindeki yerini alıyor. İnternette, Burak Aksak’ın yönetmen olarak karşımıza çıktığı Bana Masal Anlatma’nın daha iyi bir film olduğu şeklinde yorumlarla karşılaştım. Onu da izleyip görüşlerimi sizinle paylaşacağım.
Ufuk’un Notu: 6/10
[…] bakabilir ya da yine Leyla ile Mecnun ekibinden tanıdığımız senarist Burak Aksak’ın Kara Bela filmine dair eleştirime göz […]