savasahayir

10 Ekim 2016 günü Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en acı terör saldırılarından birinin birinci yıldönemi olarak hüzün ve keder ile anılacaktır.

Terör her nerede ne şekilde olursa olsun hepimizin lanetlemesi gereken bir eylemdir. Nefretin, kinin ve acımasızlığın doruk noktasıdır. Terörü bir araç olarak görüp kendi çıkarları için kullanan insanların da başarılı olduğu bir dünya tarihi asla yazılmamıştır ve yazılmayacaktır.

Bu doğrultuda, Ankara’da DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından planlanan barış mitingine canlı bomba ile saldırmak, 86 kişinin hayatını alıp geride 186 yaralı ve acılı aileler bırakmak alçakça bir eylemdir ve bunu yapanlar hedeflerine asla ulaşamayaklardır.

Türkiye Cumhuriyeti, bu terör saldırısına daha da kenetlenerek ve birlik içinde hareket ederek cevap verecektir. Devletiyle, milletiyle bundan farklı bir davranış da beklenmemelidir.

Kimin yaptığı, yapmış olabileceği, planladığı veya çıkarı olduğu uzun uzun tartışılabilir. Bunun için gazeteciler, yazarlar ve entellektüeller mutlaka gerekli özeni gösterip çıkarımlarını yapacaktırlar. Benim üzüntüm kaybettiğimiz suçsuz insanlara, acı çeken yaralılara ve kalbine keder düşmüş vatandaşlarımızadır. Kimse bu insanlara acı çektirme, bizi hüzne boğma hakkına sahip değildir. Bu patlamadan bir şekilde çıkar elde etmeyi planlayanlar da kendi hain planlarının bataklığında boğulacaklardır.

Kendimce yaptığım değerlendirmelerim hep sonuçsuz kalıyor. Türkiye’nin farklı kutuplarının bu kadar sert çizgilerle birbirlerinden ayrılmalarının iyi bir tablo oluşturmasını asla ummuyorum. Bu yüzden birlik beraberlik ve ortak akıl ile hareket etmekten başka bir çıkar yol göremiyorum. Siyasilerin en büyük sorumluluğu aldığı bu noktada, yaklaşan seçimler nedeniyle politikacıların pozisyon alma çabalarının beraber hareket etmelerinin önünü kestiğini düşünüyorum.

Türkiye Cumhuriyeti bunu da atlatacaktır. Bu ülkenin fertleri, ne şartta olursa olsun barış, huzur ve özgürlükleri için gereken özeni gösterecektir.

Ülkemizin başkentindeki, Ankara’daki bu elim saldırı, asla olmamalıydı, güvenlik ve istihbarat birimleri asla izin vermemeliydi. Bu kanlı saldırıdan gerekli dersi çıkartıp ileride tekrarlanmaması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.

Komplo teorileri kurmadan, farklı düşüncelere dalmadan önce, sakinleşmeli, zamanı aktığını hatırlamalı ve çağdaş bakış açısından uzaklaşmamalıyız.

Acımız büyük ama geleceğe dair umudumuzu asla kaybetmemeli ve Türkiye Cumhuriyeti’ni korumaya devam etmeliyiz. Aynen Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabe’de bizden istediği gibi…

gençliğe hitabe

Bir Cevap Yazın