Toplantı2

Şirket Toplantıları

Toplantı bazılarımız için bir kabus, bazılarımız içinse günlük sıkıcı işlerden bir kaçış şansı… Herşeye rağmen değişmeyen ise toplantının bir iş yeri gerçeği olduğudur.

Beyaz yaka olarak çalışan biz bireylerin, belirli ya da belirsiz dönemlerde bir masa etrafına yerleşip şirketimizi ya da bağlı olduğumuz kurumu nasıl kurtaracağımızı konuştuğumuz tartışma ortamına toplantı denir. Benim tanımlamam bu, beğenmeyenler kendi tanımlamalarını yapabilirler. Önerilere açığım.

Toplantılar bizimle alakalı olanlar ve figüran olarak katıldığımız toplantılar olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlar da kendi içinde kişisel tercihimiz sonucu katıldıklarımız ve patron zoruyla itelendiğimiz toplantılar şeklinde mitoz bölünmeye uğrarlar. Tabi bir de toplantı görünümlü fırça seansları vardır. Bunlar, patronların ego tatmini amacıyla yaptıkları ve tropik ormanda kaybolmuş masum turist görünümlü çalışanlarını gözünün üstünde kaşı var diye eleştirdikleri keyifli ve neşeli anlardır.

Toplantı1

Toplantıya Katılacaklara Tavsiyeler

Bu belirttiğim toplantıların herhangi birine katılacak olan gariban çalışan kardeşlerime tavsiyelerim şu şekildedir:

-Patron haklı (1), tartışmaya gerek yok.
-O lafı etmeyecektiniz, şimdi üç dakikalık fırçayı siz hakettiniz hiç ağlamayın.
-“Toplantıya kalem kağıtsız mı gelinir?” “Git bir kalem kağıt al dediklerimi de not et sonra notlarını bana gönder.” Patron haklı. (2)
-Patron hata yapmaz, çalışan patronu gerektiği gibi uyarmamıştır.
-Eğer toplantı öncesi patron sizinle bir ön görüşme yapmak istiyorsa gidin, belki toplantıdan kaçabileceğiniz bir fırsat doğar.
-Patronlar sonuç odaklıdır, maçta kimin iyi oynadığının bir önemi olmaz. Skor önemlidir. Golü kim atmış ondan haber verin.
-Eğer toplantı için bir sunum hazırlamanız istenirse rahat olun, stres yapmayın. Ne de olsa kimse beğenmeyecek.
-Mutlaka ama mutlaka kapıya yakın bir yerde oturun. Sıkıntıdan patladığınız zamanlarda telefon gelmiş gibi yapıp kaçmak kolay olur.
-Toplantıya figüran olarak katılıyorsanız arada sırada oynadığınız telefondan kafanızı kaldırıp konuşan kişinin gözlerine bakın. Her beş dakikada bir onaylar gibi kafa sallayıp not defterinize birşeyler not alırmış gibi yapmayı ihmal etmeyin.
-Toplantı sizinle doğrudan ilgili değilse söze fazla karışmayın. En iyisi siz hiç söz almayın bırakın diğerleri ne halleri varsa görsünler.
-Toplantılar en çok konuşanın değil, hiç konuşmayanın zaferleri ile hatırlanır. Tarih bunun örnekleri ile doludur. Bakınız Tayyip Davos’ta one minute dedi çekti gitti, dünya lideri oldu(!). Taktik bu.
-Toplantıda söze girip, doğru örnekleri ustaca verip herkesin ilgisini çekmeniz zam almanız için yeterli değil, çakallık yapmayın.
-O son toplantıya girmeyecektiniz…
-Eğer katıldığınız toplantı bir tanışma ve iş geliştirme toplantısıysa karşı tarafın ilgisini çekecek ayrıntıları önceden öğrenip ona göre hazırlanın. İşveren Ferrari ise, Porshe amblemli çakmak en doğru tercih olmayabilir. Öküzlük yapmayın.
-Eğer toplantı kontrolden çıkmış ve kavgaya doğru gidiyorsa 155 Polis İmdat hattı ve yangın alarm düğmesinin konumu hayat kurtarıcı olabilir.
-Karşınızda çok zeki birisi varsa dert etmeyin. Karşınızda çok güzel/yakışıklı birisi varsa dert edin. Ekipten birisi mutlaka sazan gibi atlar çünkü. Bu arada; patron her zaman haklıdır. (3)
-Büyük şirketlerde koordinasyon toplantısı adı altında ekip içinde dünyadan bir haber olan çirkin ördek yavrusu kılıklı çalışanları sizinle aynı bilgi seviyesine getirmeyi amaçlayan oturumlar yapılabilir. O lavuk işini düzgün yapmadı diye sizi de toplantıya sokuyorlar diye çocuğa kızmayın. Suç onun amirinde. Çocuk salak, o ayrı.
-Masadaki son bisküviyi ya da püskeviti ve son su şişesini kimselere bırakmayın. Sonra çok vicdan azabı çekersiniz benden söylemesi.
-Toplantıya iPad ile gidip notları ona almak acayip karizmatik. Tavsiye ederim. Yalnız bu şekilde not almak tam bir işkence olduğu için önemsiz toplantılarda yapmanızı öneririm. Önemli toplantılar için kağıt kalem candır. Ve hayır, telefon da iyi bir not alma seçeneği değildir. Teknoloji diye diye el yazınızı körelttiler millet ilkokuldakinden bile kötü elyazısı ile yazar oldu haberiniz yok.
-Toplantıların en keyifli anı çay molasıdır. Bilgilerin en verimlisini, dedikodunun en hasını o anlarda öğrenirsiniz. Aman diyeyim kaçırmayın.

Benim aklıma ilk gelenler bunlar, ekleme yapmak isteyenler?

Bir Cevap Yazın