Düşlerden Gerçeğe için bir süredir yeni içerik oluşturmadığımı fark etmişsinizdir. Bunun türlü türlü sebepleri vardı. Ocakta yemek pişiyordu, çocuğun altının değişmesi gerekiyordu, beslediğim üç ejderha ilkokula başlayacaktı ve yönetmekle yükümlü olduğum bir gezegen vardı vs. vs. Şimdi tüm gerekçeleri tek tek sayıp kafanızı şişirmek istemem. Fakat bazılarınızın fark etmemiş olabileceği bir gelişme, Düşlerden Gerçeğe sayfalarının gelecek yaza kadar terk edilmiş yazlık evi gibi kalmasına sebep olan ana nedenlerden birisiydi. O da, Kayıp Rıhtım sitesinde başladığım yazarlık maceramdı.
Açıkçası, oraya içerik üretmek için harcadığım zamanın bir bölümünü Düşlerden Gerçeğe üzerine aktaramadım. Uzun yol sırasında ihtiyaç ve dinlenme maksadıyla durakladığım dinlenme tesisinde içtiğim domates, pardon, salça çorbası sonrası midem ekşimiş gibiydim. Son dönemde önceliklerimi de gözden geçirmem ve evde tüm kontrolü eline alan ufaklığın bir dediğini iki etmemem gerektiği için, hayat beni kimin nereye vurduğu belli olmayan pinpon topuna çevirmişti. Tabi Kayıp Rıhtım yazıları bana yeni bir okuyucu kitlesine ulaşabilme yetisi kazandırdığından, oraya yoğunlaşmak mantıklıydı. Ama kabul ediyorum; burayı nadasa bırakılmış ayçiçeği tarlasına çevirmeye lüzum yoktu.
Uzun lafın kısası, Düşlerden Gerçeğe içerikleri buna mani olacak bir uzaylı istilası olmadığı, ya da evde sular kesilmediği sürece kaldığı yerden devam edecek. İlk olarak da Kayıp Rıhtım için yazdığım içerikleri sizinle paylaşacağım ve bağlantılarını vereceğim ki, belki elinize bir çiçek veya çikolata alıp Kayıp Rıhtım’ı ziyarete gider, yazılarımı okursunuz. Lafı daha fazla dolandırmadan mevzu bahis içeriklere geçiyorum. Şunları aradan bir çıkartalım daha sonra yeni yazılarda ve öykülerde (yay!) görüşürüz.
Batman Begins
Lorekeeper Söyleşisi
Marvel’s Spider-Man
Matrix
Christoper Nolan Üzerine
Aquaman
Soma
Ant-Man and the Wasp
To the Moon
Mortal Kombat