Limonata – Türk Sineması İçin Hâlâ Umut Var

Limonata çok samimi bir film. Mevzuya çok ortadan giriyorum kusura bakmayın ama çikolata şelalesinden akan beyaz çikolatalar gibi her yerinden samimiyet ve doğallık akan, bayıla bayıla izlediğim bir film için daha farklı bir giriş düşünemezdim.

Limonata’nın Künyesi

Çoğumuz, Leyla ile Mecnun‘daki Mecnun rolü ile tanıdı Ali Atay‘ı. Yıllardır oyuncu olarak bildiğimiz Ali Atay, Limonata’da yönetmen olarak karşımızda. Kendisinin ilk yönetmenlik denemesi ama müthiş omuzlamış bu yükü. Tertemiz bir yönetmenlik performansı sunmuş.

2015 yapımı Limonata, Ali Atay’ın kendi tabiriyle “İçinden komik bir yol hikayesi geçen tatlı bir film.” Senaryosunu, filmde Sakip karakterine hayat veren Ertan Saban ile Ali Atay beraber yazmış. İkili, ilk taslaklarını 2009 yılında hazırlamış ama filmin üzerine eğilmeyip, demlenmeye bırakmışlar. Bu sürede, kafalarındaki resmi, perdeye istedikleri gibi yansıtabilecek bir yönetmen aramaya başlamışlar. Daha sonra Ali Atay, baş rolünde oynamayı düşündüğü filmin kamera arkasına geçmeye karar vermiş. Baş rolün birini Ertan Saban, diğerini, yani Ali Atay’ın bıraktığı rolü, nam-ı diğer İsmail Abi, Serkan Keskin almış. Müzikler de Gevende grubunun üyelerinin ellerinden çıkmış. Sonuç olarak tüm bu bileşenlerin yerli yerine oturmasıyla da ortaya muazzam bir film çıkmış. Limonata son yıllarda izlediğim en iyi Türk filmlerinden birisi. Aynı zamanda, Türk sinemasının geleceğine ilişkin umutlarımı tazeleyen bir yapım.

Limonata Sade Bir Yol Hikayesi Değil

Bir kere filmin düşük bir bütçeyle, kısıtlı imkanlarla ama kocaman yüreklerle çekildiğini hemen anlıyoruz. Erkan Saban ve Serkan Keskin harikulade oynamışlar. Bir yol hikayesi, mükemmel oyunculuklar sayesinde iki karakter arasındaki tanışma, tartışma, barışma ve anlaşma dansına evrilmiş. Tüm bunlar olurken, replikler, kamera açıları ve karakterler hayatın doğal akışına ve insanın bakış açısına o kadar uygun seçilmiş ki, kendinizi bir film izler gibi değil, Sakip ve Selim ile birlikte seyahat eder gibi hissetmeniz sağlanmış. İşte bu kadar samimi ve doğal bir film Limonata.

Limonata’nın ve dolayısıyla Ali Atay’ın, bir mesaj verme veyahut bir dert anlatma derdi yok. Tek bir amacı var; bir hikaye anlatmak. Bu kadar sade, bu kadar yalın. Selim ve Sakip’in hikayesini anlatmak. Hepsi bu. Bu yüzden de filmi izlerken senaryonun ve kurgunun gelişigüzelliğine, gördüklerinizin duruluğuna kapılıp gitmeniz işten bile değil.

Limonata son yıllarda izlediğim en iyi Türk filmlerinden birisi.

Filmden aklınızda kalacak bir çok sahne olacaktır. Tek tek sıralayıp keyfinizi kaçırmak, bu güzel filmden alacağınız tadı azaltmak niyetinde değilim. O yüzden filmin konusu hakkında hiç bir şey anlatmayacağım. Bununla birlikte bir noktanın altını kalın bir şekilde çizmek istiyorum; Ali Atay iyi ki kamera arkasına geçmiş. Hem bu sayede Serkan Keskin’in ve Ertan Saban’ın mükemmel performanslarını izleme fırsatı yakalamış, hem de Ali Atay’ın bayağı bayağı iyi bir yönetmen potansiyeline sahip olduğunu görmüş olduk. Yani hakikaten, Selim için Serkan Keskin’den daha iyi bir tercih olamazdı.

Tüm bu övgülerle beraber bir kaç ufak gözlemimi eklemek istiyorum. Filmin yer yer bir tempo sorunu var. Bazı sahneler lastik gibi uzamış, gerilmiş de gerilmiş. Klişelere bel bağlanmamış ve çoğu yerde seyirci ters köşeye yatırılmış olmakla birlikte, hikayenin bazı boş kalan kısımları tamamen seyirciye bırakılmaktansa, ufak sekanslar ile doldurulsaymış daha iyi olabilirmiş. Bunun yapılmamış olmasının sebebini bütçeye bağlıyorum.

Sonuç olarak ortada nefis bir film var. Türk sinemasının yine Ali Atay’ın tabiriyle “Komedi pornosu” dönemi geçirdiği yıllarda yeni doğan güneş gibi yükseliyor Limonata. Kaçırmayın.

Ali Atay’ın film ile ilgili iki röportajına rastladım. Vaktiniz varsa okumanızı öneriyorum. Ali Atay’ı tanımanıza ve filmin ruhunu anlamanıza faydaları olacaktır.

Hürriyet söyleşisi

Film Hafızası Söyleşisi

Ufuk’un Notu: 8.5/10