“Expedition 47 ne yahu?” dediğinizi duyar gibiyim. Bunda utanılacak bir durum yok. Biz bizeyiz şurada. Dürüst olmak gerekirse çoğumuz için birşey ifade etmiyor Expedition 47 terimi. Biz kendi iç gündemimizle o kadar yoğunuz ki, Edirne sonrası dünyada olup biten şeyler gerçek dışı ve gereksiz gibi geliyor gözümüze.
Expedition 47, Tim Kopra (NASA), Tim Peake (ESA) ve Yuri Malenchenko (Roscosmos) isimlerinden oluşan ve son altı ayını Uluslararası Uzay İstasyonu’nda geçirmiş bir araştırma ekibi. Dünya’nın yörüngesindeki görevlerini bitirip bugün itibariyle mavi gezegenimize tekrar ayak bastılar. Geri dönüşlerini bizlere duyuran NASA hoş fotoğraflar ve bir hikaye yazısı ile bu önemli olayı ölümsüzleştirmiş. Fotoğraflar benim çok hoşuma gitti. Üç insanın ufacık bir tüpün içinde, “mekik atmosterde yanmayacak da, paraşüt açılacak da, Soyuz TMA-19M planlanan noktaya inecek de, tüm sistemler çalışacak da” gibi sayısalda altı tutturmaktan daha düşük ihtimalli olduğunu düşündüğüm değişkenlerin hepsinin gerçekleşmesi sonucu dünyaya inebilmiş olmaları gerçekten muazzam birşey. Biz farkında değiliz belki ama orada bir yerlerde insanlar bunu gündelik işleriymiş gibi belirli aralıklarla gerçekleştiriyorlar. Sıradan birşey yani onlara. Şaka gibi…
Bazen düşünüyorum da, Uluslararası Uzay İstasyonu’na hiç Türk astronot gönderebilecek miyiz acaba? O günleri görmek nasip olacak mı bize? O kadar abuk subuk kavgalar içerisinde geçiriyoruz ki günlerimizi, insanlığın gitmekte olduğu noktadan geri kaldığımızı fark edemiyoruz. Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan canlı yayın ile olup bitenleri anlatan bir astronotumuz olsa, omzunda ay yıldızlı bayrağımız dalgalansa güzel olmaz mıydı? Tabi o zaman yetersiz eğitime sahip (o kelimeyi kullanmak istemedim, neden bilmiyorum) kesimin kafaları yine farklı çalışmaya başlayıp, “uzayda Kabe ne tarafta?”, “uluslararası Uzay istasyonu’ndaki astronotlar oruçlarını ne zaman açacaklar?”, “yerçekimsiz ortamda namaz nasıl kılınır?” gibi mühim sorulara Nihat Hatipoğlu’nun cevap vermesi gerekecekti.
Gelin artık günümüz gerçeği olan durumu kabul edelim; “millet aya, biz yaya…” söylemi sonuna kadar gerçek olmuş durumda. Çok üzücü bir durum. Hatta o noktadayız ki, yarın devletin teknoloji üretmekle görevli kurumu Tübitak açıklama yapıp “Işık hızını geçtik, zaman makinesi üzerine çalışıyoruz” dese, hiçbirimiz inanmayacağız ve alaya alacağız.
Bu yüzden Expedition 47 ekibinin dünyaya dönmüş olması benim için önemli. Biz yapamıyor olsak bile başkalarının insanlığın sınırlarını zorladığını bilmek hoşuma gidiyor. Sizin de hoşunuza gitmesini temenni etmekten başka birşey gelmiyor içimden. Lütfen hoşunuza gitsin çünkü yalnız olmadığımı bilmek istiyorum.