Blog dediğin çok fazla derin olmayacak. Amaç kafamdan geçenleri anlatmak değil mi zaten? Madem basit bir amaca hizmet ediyor neden bu kadar kasmak zorundayım ki kendimi? Koyverip rahat bir şekilde aklımdan geçenleri pekala yazabilirim. Acaba okunacak mı diye telaş yapmaya heyecan duymaya da gerek yok. Okunmaz olur mu? Ben okuyorum ya! O da yeter.

Asıl sorun kendin dışındaki insanlara neler verebilirsin diye düşünmeye başlayınca ortaya çıkıyor. Bu arada tam şu anda çok bilinen ve söylenen bir gerçeği idrak etmiş durumdayım; yapman gereken birşeye başlamazsan her geçen dakika o şey gözünde büyür büyür ve en sonunda onu yapamayacağına kanaat getirirsin. Mesela ben bu blog yazısını yazabileceğimi düşünmüyordum çünkü masabaşına oturduğumdan beri çok uykum var. Yine de inat ettim ve yazmaya başladım. Şimdi bakıyorum da yazacak birşey bile bulamıyorum, hiç uğraşmayayım en iyisi dediğim ana göre satırlarca yazı yazmışım. Demekki neymiş; birşeyi yapmaya başlamak o işi bitirmenin yarısıymış.

Bir de etrafımdaki diğer insanların neler yapıyor olduğunu merak etme durumu var. Bu herkesin içinde var olan birşey. Facebook bugün bu kadar popülerse bunun birincil sebebi Big Brother gibi herkesi, ilgi alanlarını, gerekli gereksiz bilgi paylaşımlarını merak ediyor oluşumuz. Aslında en temel duygumuza hedef alınmış durumda; merak. Başkalarını merak etme. Ben bugün şu konumdayım bakalım Melahat teyzenin oğlu Hilmican ne durumdaymış deyip millleti Big Brother gibi dikizliyoruz aslında. Çok anlamsız değil mi? Bence öyle. Hayır bana ne oluyorsa sanki?

Keanu Reeves‘i biliriz elbette. Peki adamın ne kadar acı dolu bir hayatı olduğunu biliyor muyuz? Ben biliyordum. Ama tekrar tekrar okuyunca içim bir cız etti yine. Herkesin imreneceği bir kariyeri var ama hayatı kırılma noktaları ile dolu.

Keanu

Bunları başka birisi yaşasa ne durumda olurdu ben düşünemiyorum. Düşünmek dahi istemiyorum.

Ben kendi dünyama dönersem, belirli bir yaştan sonra artık kendi kararlarımızı kendimiz vermeye başlıyoruz ya, bence tam o yaşlarda çocukluktan yetişkinliğe geçişi tamamlıyoruz. Bunun belirli bir yaşı olmayabilir. Kendi kararlarını erkenden verip iş hayatına atılan insanlar da var. Deli gibi kendimi akademik kariyere verenler de vardır tabi. Sadece bu pek bana göre değil sanırım.

Ayrıca iş hayatı ile ilgili düşüncelerim de evrim geçiriyor. Büyük firmada çalışmanın farklı ve gerekli bir deneyim olduğunu düşünüyorum. Sonum nereye varacak hadi bakalım.

Bir Cevap Yazın