Doğum gününüzü kutlar mısınız?
“Soru mu şimdi bu?” demeyin. Elbette, hepimiz doğum günümüzü kutlarız.
Doğumu ile ailesine sevinç ve mutluluk getiren bir kişi, her bir takvim yılını tamamladığında, o doğduğu günü anımsatan bir doğum günü kutlamasına sahip olur. Doğuştan kazandığımız bir hak gibidir doğum günümüzü kutlamak. “Sen doğum gününü kutlayabilirsin ama öteki kutlayamaz”gibi bir ayrım yoktur. Hediyeler gelir, doğum günü pastası kesilir, fotoğraflar çekilir, kutlama mesajları yağar. İnsanın, hayatta yalnız olmadığının, sevenleri olduğunun bir ispatı gibidir doğum günü.
Eğer çok sosyal ve dışa dönük bir insansanız, alacağınız tebrik mesajlarının sayısı da sosyalliğiniz ile doğru orantılı olarak artacaktır. Kutlama sayısı da aynı mantıkla katlanarak çoğalır. Genelde şöyle bir sıralaması vardır:
Anneniz ve babanız sabah erkenden arar, doğum gününüzü kutlar. Anneniz doğumunuzu anlatır. Babanız arabayı hastaneye kadar nasıl sürdüğünü hatırlatır, herkes o anı tekrar yaşar.
Ofiste sürpriz kutlamanın değişmez saati öğle arasıdır. “Patron seni toplantı odasına acil olarak çağırdı!” yalanı burada devreye girer (Ben çok yerim bu numarayı).
Eve vardığınızda yemek masası hazırlanmış, tüm aile toplanmıştır (Coco-Cola reklamı gibi oldu).
Aile kutlaması bitince de arkadaşlarınızın ayarladığı partiye akarsınız (Çoğunlukla, evli olmayanlar için geçerlidir).
Sosyal medyada takılma sürenize bağlı olarak gelecek kutlama mesajları da cevap vermenizi bekler.
İçe dönük ve kendi halinde bir insansanız, çok büyük ihtimalle kutlamayı çekirdek aile içerisinde ufak bir pasta ile yaparsınız. O bile insanın sevenleri olduğunu anlamasına yardımcı olur. Çoğu kişiye yeter o çekirdek aile. “Sarılabilecek kadar yakın olduğum insanlar olsun çevremde yeter” der bazen insan. Hiç kötü bir düşünce değildir bu. O da güzeldir.
İsim Günü Nedir Ne Değildir?
Eminim çoğunuzun daha önce duymadığı bir şey anlatacağım şimdi size. Ufkunuzu açacağımı düşünüyorum.
Özellikle Avrupa kıtasında, doğum günü haricinde kutlanan bir özel gün daha var: İsim günü.
“İsim günü de neyin nesi?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Ben de bizim projedeki Yunanlı arkadaşın biri karşıma geçip “Bugün benim isim günüm, kutlasana!” dediğinde şapşik şapşik bakmıştım. “Ne saçmalıyor bu şimdi?” ilk tepkimdi. Diyalog aşağı yukarı şu şekilde gelişti:
Ben (B): İsim günü ne ya? Doğum günün mü yani?
Arkadaş (A): Hayır, İsim günüm.
B: O ne ola ki?
A: Eğer ismin bir azizin ismiyse, Aziz Takvimi’ne göre (Şöyle birşey olsa gerek) o Aziz’in günü hangisiyse o gün senin İsim günün oluyor ve sen de kutluyorsun.
B: İlginçmiş. Kutlama olarak neler yapıyorsunuz peki?
A: Doğum günü gibi. Pasta yok ama. Aile bireyleri toplaşıp ufak bir kutlama yapıyoruz kendi içimizde. Bir şeyler yiyip içiyoruz.
Elbette, Vikipedia ve Google efendi konu hakkında daha geniş bilgi sunuyor. Merak eden inceleyebilir. Anladığım kadarıyla, orta çağdan kalma, Ortodoks ve Katolik Hristiyanlarda yaygın biçimde görülen bir gelenek isim günü kutlamak. Farklı ülkelerin farklı uygulamaları da mevcut. Dediğim gibi detaylarını merak edenler internette araştırma yapabilir.
İsim gününü dini temelleri olan bir uygulama olduğu için eleştirmek veya irdelemek haddime düşmez. İnsanın bir yıl içerisinde doğum günü dışında bir günde daha hatırlanması kulağa kötü gelmiyor. Dini bayramlar vs. herkese ait iken, İsim gününün kişiye özel bir kutlama olması da hoş. Müslümanlık içerisinde ya da Osmanlı tarihi boyunca böyle bir uygulama olmuş mu merak ettim açıkçası.
Hepimiz aynı türden (Homo sapiens sapiens) olsak da yaşayışlarımız, kültürümüz ve davranışlarımız ile birbirimizden ne kadar ayrışıyoruz, değil mi? Hep ilgimi çeken bir konu olmuştur bu durum. Acaba gelecek yüzyıllarda tüm insanlar tek bir şemsiye altında aynı gelenek-göreneklere sahip olabilir mi? Dil-din-ırk ayrımı ortadan kalkar mı? Kim bilir, gelecekte bir gün insanlık bir soykırım ile karşı karşıya kalırsa (uzaylılar, yapay zekalı robotlar vs.), belki o zaman tüm o bizi birbirimizden ayıran farklılıklarımız gözden kaybolur ve ortak değerlerimizde birleşiriz.