İnsanoğlu hep kedileri nankör olmakla suçlamıştır. Ama asıl nankör olan insanın kendisidir. Birşey elimizden alınınca kıymetini anlarız. Elimizin altındayken sanki hep bizim olmak zorundaymış gibi düşünürüz. Aslında kendi bedenimiz dahil hiçbirşey bize ait değil. Hepsi kiralık. O yüzden bugün elimizin altında olan herşeyin kıymetini bilmemiz lazım. Sağlık da bunların en başında geliyor. Etrafımızda olan sevdiklerimiz de aynı şekilde. Bugün varlar, yarın yoklar. Peki yarın olmayabilecekleri ihtimalini düşünerek kafayı yemek mi gerekir? Elbette hayır. Yapılması gereken, bizim için değerli olan şeyler için şükretmek ve yarın da sahip olabilmek için elimizden geleni yapmak.
İnsanoğlu dünyayı kendisinin yönettiğini sanır. Dünya tam dört buçuk milyar yaşındadır. İnsanoğlu bu sürenin sadece yirmi bin yılında varolmuştur. Yani dünya romanının içerisinde insanlık sadece bir satır. Böyle düşününce o kadar da önemli olmadığımızı görebiliriz. Bu açıyı da düşünürsek, sahip olduğumuz, değer verdiğimiz herşey bizim yaşamımız boyunca bize eşlik edecek şeylerdir. Biz öldükten sonra da varolmaya devam edecekler. Sadece bizimle olan bağlantıları gitmiş olacaktır. Sevdiklerimiz de bizimle olan bağlantılarını kaybetmek dışında yaşamlarına devam edeceklerdir.
BU durumda ne yapmamız gerekir? Sahip olduğumuz (kiralık kavramı hala geçerli), değer verdiğimiz her şeye olabildiğince sarılmalı, korumalı ve kollamalıyız. Zaman kıymet bilmez ve çok pahalıdır. Her anın değeri belki ilerleyen yıllarda çıkar. Önemli olan o yılları görebilmektir. Onun için de elimizden geleni yapıp, gerisini Allah’a bırakmak en doğrusu. Vicdanen rahat, sağlıklı ve huzurlu kalabilmek.