Focus on the little things...

Hayat o kadar basit ki aslında. Onu zorlaştıran bizim ondan beklentilerimiz. Bundan yüzyıllar önce, geceyi geçirecek bir mağara, karın doyuracak kadar yiyecek ve bir gün daha yaşamak mutluluk için yeterliymiş. Bugün geldiğimiz noktada ne istediğimizi, ne amaçladığımızı bilmeden kafası kesik tavuk gibi koşturuyoruz.

Geçen hafta dedemi kaybettim. Apar topar uçak bulup Katar’dan Türkiye’ye gittim. Çok kısa bir sürede olabileceğim kadar aileme destek olup iş hayatının anlamsız, bilinçsiz, nedensiz koşturmacasına geri döndüm. Dedem yıllarca yurtdışında çalışmış, ailesini ve çocuklarını okutmak için uğraşmış, dobra bir insandı. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Onu özleyeceğim. Daha fazla uzatıp, yazıyı duygusal bir hissiyata büründürmek istemiyorum. Neden böyle yapıyorum acaba? Yorumsuz.

Not: Kötü haberler üst üste geliyor… Amcanın mekanı cennet olsun my C-My. :(

Bir Cevap Yazın