Suriye’den gelen son görüntüler inanılır gibi değil. Artık taraf olmaktan çok bu olaylara bir son vermek gerekiyor. Olayın kimyasalı falan kalmamış. İnsan kurban ediliyor resmen.

Mısır’da durum toparlar gibi sanki ama en ufak bir kıvılcım tüm ormanı yakabilir.

Tüm bunlar burnumuzun dibinde olduğu için dikkatimizi çekiyor. Birazcık uzakta Afrika’da on yıllardır neler oluyor hiç bilmiyoruz, ilgilenmiyoruz. Filmlerde görünce geçici üzüntüler yaşıyoruz ama sonra günlük koşuşturmacalara kapılıyoruz tekrardan.

Chestnut Vendor - Toronto 1972

En yakınımzdaki insanlara zarar gelince nasıl da etkileniyoruz değil mi? İletişim içinde olduğumuz insanları koruma içgüdümüz, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mı diyor? Elbette hayır ama bir yere kadar gücümüz yetiyor.

Etrafta bunlar olurken bir diğer gündemde Mesut Özil, Bruma, Fatih Terim gibi şeyleri de tartışıyoruz. Bir tarafta dünyadaki kötülük gittikçe yayılıyor, diğer tarafta bizi bunlardan uzaklaştıracak faso fisolara da vakit ayırıyoruz. Hala magazin en çok satan haber. Gidişat gidişat değil.

Türkiye çok mu farklı peki? Hatay’da damdan mı düştü polis mi vurdu diye ölmüşün ardından taraflaşıyoruz. Kardeşim adamın damda ne işi var geçtim ben herşeyi ya! Adamı dama niye çıkartıyorsun onu irdelesene?

Bir Cevap Yazın