Blog yazmanın güzel yanlarından birisi de beni paylaşmaya teşvik etmesi ve hoşuma giden şeyleri başkalarına da anlatabilmemi sağlaması.
Buna en son örneklerden birisi bayıla bayıla oynadığım The Last Of Us. Bilenlerin bildiği PS3 Exclusive’i (Sadece tek bir konsola özel olarak çıkan oyunlara verilen genel ünvan) Uncharted serisinin yapımcısı Naughty Dog’un en son bombası, drama-aksiyon-macera-gerilim oyunu.
Yazıda spoiler vermeyeceğim için sakin bir şekilde okuyabilirsiniz. Şmdi gelelim oyunun sonuna. Oyunun sonunda şöyle oluyor;
Şaka şaka…Kaçma gel tamam yapmayacağım bir daha ;)
Nerede kalmıştık;
Oyun yapım aşamasındayken hakkında çıkan ilk söylentiler, ilk görseller, ilk videolar günbegün oyunu en kısa zamanda oynamak isteyen kitlenin büyümesine sebep olmuştu. Hatta “PS3 aldıracak oyun” tamlamasını daha piyasaya çıkmadan başaracak denilmeye başlanmıştı.
The Last Of Us’u bir solukta oynadım ve bitirdim. Her anı ayrı keyif, her saniyesi apayrı bir heyecan. Günümüz aksiyon oyunlarının vazgeçilmesi cut-scene’lerin film tadında aktığı, Uncharted serisindeki kalitenin bir üst çıtaya yükseltildiği bir oyun olmuş The Last Of Us.
Hikaye
Oyunun senaryosu ve hikayesi günümüz post-apokaliptik filmlere bile taş çıkartıyor. Dünyada kontrolden çıkan ve bulaştığı kişileri zombivari canlılara çeviren Cordyceps salgını ile dünyada yaşam alt üst etmiştir. Biz de oyunda Joel isimli tüm bu olayları canlı olarak yaşamış kaçakçılık yapan bir karakteri yönlendiriyoruz. Salgın öncesi Joel son derece sakin bir yaşam süren standart bir Amerikan vatandaşıdır (Türk olacak değil di mi? Hep Amerikalılar hep!).
Hikaye hakkında çok detaya girmek istemiyorum Spoiler olmasın. Oyunun senaryosunun ve hikayesinin sizi meraklandıracağını ve daha fazla oynamanız için konsolu sürekli açık tutturacağını söylesem yeterli olur. Akıcı hikaye anlatımı bazı bölümlerin gereksiz uzun ve yavaş akması ile sekteye uğrar gibi olsa da oyunun bütünlüğü içinde en ufak bir rahatsızlık hissetmeyeceğinizi söyleyebilirim.
Oynanış
Oyunun oynanışı Uncharted serisinden aşina olduğumuz 3rd Person Shooter oynanışı. Yani karakteri omuzları üzerinden görüp kontrol ediyoruz. Resident Evil, Tomb Raider vs. Bir çok oyunda kullanılan aksiyon oyunları için en doğru oynanış biçimi olduğunu düşündüğüm bu sistem The Last Of Us’ta son derece başarılı kullanılmış.
Cephane darlığı, sürekli sizi taktiksel yaklaşmaya zorlayan düşmanlar ve crafting sistemi (Düşmana saplama için çakı yapma, beyzbol sopasına makas ekleyip daha etkili hale getirme) gibi özellikler son derece keyifli ve zevkli olmuş. Karakterinizi geliştirme yönünü silahları ve ekipmanlarınızı geliştirme şeklinde bize sunmuş Naughty Dog. Şikayetçi değilim hoşuma gitti.
Oyunda tek başımıza olduğumuz bölümler oldukça sınırlı. Hikayenin büyük bölümünde yanımızda beraber hareket ettiğimiz arkadaşlarımız var. (“Kanka naber ya?” demeden zombiden mi kaçılırmış?) Bu arkadaşlarımız ile dünyada olup bitenleri, salgının etkileri üzerine kahve muhabbeti yapmaktan tutun, kişisel meselere kadar birçok konuyu konuşma fırsatınız olacak. Bu da oyunun içine iyice girmeniz için özel olarak yapılmış elbette. (İşte bunlar hep tuzak!)
Ses-Müzik-Grafik
Emektar PS3 (Nesi emektar? demeyin PS4 geliyor yahu!) grafik konusunda giderayak kapasitesini göstermiş diyebilirim, dedim bile. Son derece hoş bir grafik motoru ile hazırlanmış oyun. Ses ve müzikler de ortama uygun. Ne bayıyor, ne boğuyor ne gereksiz geriyor. Tam gerektiği kadar.
Sonuca Gel Hocam
Yazının geneline bakınca öyle süper muhteşem bir oyun değilmiş gibi anlattım gibi geldi. Tam tersine belki de PS3’ün en iyi birkaç oyunundan birisi The Last Of Us. Playstation 3 sahibi olup oynamamak büyük hata. Gerekirse tüm harçlıklar biriktirilip alınmalı bu oyun. Başka oyun alma gerekirse. Başarılı bir filmden çıkınca hissettiğiniz hissin aynısını veriyor bu oyun. Ayrıca günümüz klişelerini alt üst edecek kadar vurucu bir sonu var oyunun, belirtmeden geçemeyeceğim. Hayatın siyah ile beyaz kadar açık olmadığını gösteren, “olmuş” bir son. The Last Of Us kaçmaz. Eyyorlamam bu kadar. İyi akşamlar. Hayırlı Ramazanlar…
9.5/10
Sana da, verdiğin puana da güvenmiyorum diyenlere yabancı kaynak: