Linkin Park ile tanışmam Kabataş Erkek Lisesi’nde okurken lise 2. sınıfta Selçuk’un bana verdiği Hybrid Theory albümü ile başladı. “Abi bak süper bir grup çıkmış al dinle” diyerek bana verdiği albümü bugün bile hala yanımda taşıyıp arabamda dinlemem Linkin Park’a olan saygı ve sevgimi gösteriyordur sanırım.
Linkin Park yıllar geçtikçe müzikalitesini değiştirdi ve farklı bir yola girdi. Amaç daha fazla insana ulaşmak olsa gerek diye düşünüyorum. Meteora albümü sonrası tartışılan birkaç albüm ve şimdi Living Things albümü ile tekrar karşımızdalar. Albümün çıkış parçası 3. sırada yer alan Burn It Down olarak seçilmiş.
Burn It Down albümün genel müzikalitesini (sound kelimesini kullanmayı sevmiyorum, müzikalite tam karşılığı olur mu emin değilim ama bunu tercih edeceğim.) güzel özetleyen bir şarkı. Klasik Linkin Park’ın geldiği noktayı iyi özetliyor. Elektro-rock diye tabir etmek istediğim müzikalite Linkin Park’ın yeni yolu ve bir süre daha bu yolda gidecekler gibi görünüyor. Şarkı da klip de benim hoşuma gitti.
Albümde 3 tane gerçekten kaliteli şarkı var. Birisi çıkış şarkısı olan Burin It Down, diğeri albümün 2. video klibine sahip olan Lost In The Echo ve bence albümün en iyi şarkısı olan Castle of Glass. Lost In The Echo klibini daha bugün izledim. Birkaç kez daha izlemem lazım, klibi tam çözemedim (Algıda problem).
Lost In The Echo iyi güzel ama Castle of Glass Linkin Park’ın bu albümdeki Numb’ı, Breaking The Habit’i olmuş. Arkada kalan ama en can alıcı şarkı olmuş. Nefis bir akustiği var şarkının. Uzun yolda dinledim ve yolculuk keyfim bir arttı sormayın gitsin. Klibi henüz çekilmedi ama çok sağlam bir klip bekliyorum Linkin Park’tan bu şarkı için.
Genel olarak değerlendirirsem Linkin Park’ın son albümü Living Things benim gruptan beklediğimi karşıladı ve kendini sayısız kez dinletti. Castle of Glass albümün en iyi parçası benim gözümde. “Ya ben eski Linkin Park’ı istiyorum bu ne böyle ıykh!” düşüncesindeyseniz birşey üretmekten çok tüketme eğilimli olduğunuzu düşünmeye başlarım. Üretici insan kendi yerinde sayıyorsa ya başarısızdır ya da değişimden korkuyordur. Linkin Park hep daha iyisini ve farklısını deniyor. Bu da benim takdirimi kazanıyor. Türkiye’ye geldiklerinde dinleyemedim en büyük ayıbım da bu kendilerine karşı. Bir dahaki sefere inşallah.