Yazamıyorum. Nedenini bilmiyorum ama yazamıyorum. Yazmak istemiyorum muyum yoksa? Sürekli yorgunum, vakit yok, başka zaman bakarım, bugün olmaz diyerek kendimi kandırdım, yazmayı erteledim.
Mutsuzluklarımı içime atıyorum. Çok fazla içime atınca da olan yine bana oluyor. Bir de kendimi tekrar etmekten rahatsızım. Aynı filmi sayısız kez izlemekten sıkıldım. Aynı hataları defalarca yapmaktan bıktım. Belki sorun sizde değil, bendedir. Bugüne kadar hep sizi suçladım aslında.
Kendime haksızlık da yapmak istemiyorum.
Yazmaya yazmaya yazmayı unutmuşum iyi mi? Cümleler gelmiyor arka arkaya. Yazacak konu bulamıyorum. Tilki gibi fikir üreten aklım, kaplumbağa gibi koşar olmuş. Kafa boşalmıyor çünkü. Sürekli iş güç telaşında, günlük sorunlarla, ikili ilişkileri çözmeye çalışmakla geçiyor ömür.
Bazen herşeyden kendini soyutlayıp hiçbirşey düşünmemek istiyor insan. Şu an düşünmek isteyip istememe arasında kalmış durumdayım. Bazı şeyler benim elimde, bazı şeyler ise değil. Kendimi de kandırmamalıyım. Sürekli kendimi de tekrar etmemeliyim değil mi?
Yok olmuyor kafamı toplayıp arka arkaya bağlantılı cümleler dahi yazamıyorum. Oysa yazmaya ne kadar çok ihtiyacım var.
En iyisi yazabilme yetimi tekrar kazanmamı sağlayacak kadar saçma sapan şeyler yazmaya başlamak. Bir yerden sonra eski hünerimi geri kazanırım belki. Eski hüner var mıydı dersen verecek cevabım da yok ama neyse konumuz o değil.
Yanni biraz rahatlattı beni de uyuyabileceğim. Keyifsizim blog, suçlusu ben miyim onu da bilmiyorum ama keyifsizim. Hele yeni bir gün olsun, gün doğmadan neler doğar.
İyi geceler!