Hayatın sana her an ne gibi bir sürpriz yapacağını asla bilemezsin. Belki Allah’ın çölünde hayatını değiştirecek kararlar aldırır, belki hoş bir italyan lokantasında güzel bir akşam yemeği yemeni sağlar.
La Dolce Vita, bende güzel anılar bırakan bir yer oldu. En az bir kere daha uğrayacağım. Hem tarihçesine bakmam (!) hem de dondurmasını ya da tatlılarını denemem lazım. Souq Wakif’te Art Center içerisinde gizlenmiş bir vaha gibi. Hoş ortam, güzel müzikler, ev yapımı italyan makarnaları… Ah bir de şarap olsa… Restaurant eleştirecek kadar gurme kültürüm olmadığı için daha fazla detaya girmek istemiyorum. Güzel yer vesselam. Saat 21.30 itibari ile oturacak yer kalmadığını da belirtmek isterim.
Mutluluk nedir söyleyeyim mi? Aslında çok basit birşeydir. Yapman gereken tek şey anın keyfini çıkarmaktır. Bir kere geliyoruz şu garip dünyaya, oturup çevremizde olan biteni anlamak yerine hayatı yaşamaya çalışmalıyız. Eh, her an mutlu olsak, mutluluğun değerini de anlayamayız, o yüzden arada sırada üzüntü de hayatın içinde yer alır.
Blog yazılarımı takip eden Tarık’ın belirtmesiyle dinlemeye başladığım Almora’nın kurucusu Soner Canözer’in solo albümü olan Masalcı’nın 15 Yılı’nda Prag Filarmoni Orkestrası ile söylediği bir şarkı ile geceyi noktalayalım. Evet, müzik ruhun gıdasıdır… İyi geceler…