-Hey sen!
-Bana mı sesleniyorsunuz?
-Başka birisi mi var burada? Aklından ne geçiyordu? Ne düşündün, çabuk söyle!
-Ne diyorsun sen arkadaşım, git kendi işine bak, sana ne benim aklımda geçenlerden.
-Aha! İtiraf etti, kötü birşey düşünmüş paylaşamıyor. Atın bunu içeri.
Mini öykümüzün kahramanları günümüzün düşünce suçu kavramını anlatmaya yetti de arttı aslında. Düşünce suçu diye bir kavram var. İnsanlar bundan dolayı hapse atılıyor. Burada benim aklıma takılan bir hususu sizinle paylaşmak istiyorum.
Mesela birisi hırsızlık yapsa, bir daha yapmasın diye hapse atarız değil mi? Peki düşünce suçundan hapse attığımız insan bir daha düşünmeyecek mi?
“Aman dikkat edin, tekrar düşünmemesi lazım.”
“Ohh attık hapse burada düşünemez artık.”
Düşünce suçundan dolayı suçlu bulunan bir insanın doğruca tımarhaneye yollanması daha doğru değil mi?
“Arkadaşın düşünme yetisinde problem var, bir bakın bakalım antidepresan falan verin daha bir normal düşünsün, şu anki düşünme tarzı suç çünkü”.
Bakın nasıl da çözdüm olayı. Artık düşünemediğine göre tekrar aynı suçu işleyemez. Böylece yaptırım uygulamış da oldum.
Mesela yazdığı bir kitaptan dolayı tutuklanan insanlar, hapishanede düşünmeye devam etmiyor mu? Anlam veremiyorum. Anlayan bana bir anlatsın size zahmet.