Günümüz korku yapıtlarını oldum olası sevmemişimdir. Bugüne kadar “Bak öcü geliyor hadi toplu halde kaçalım” ve “Şuradan bir ses geldi haydi gidip bakıp ölelim” temalı korku hikayeleri beni kendine çekemedi. Kabul ediyorum korkuya karşı çok dayanıklı bir insan olmayabilirim ama Amnesia: The Dark Descent’i oynayıp bitirebildiysem, artık korkuya karşı sağlam bir bağışıklık geliştirmişim demektir. Çünkü Amnesia bugüne kadar izlediğim/oynadığım/okuduğum en korkunç yapımlardan birisi.
Oyun hafızamızı kaybetmiş olarak uyanmamızla başlıyor. İsmimiz Daniel. Bir şatoda, yağmurlu bir günde hafızamızı kaybetmiş bir şekilde, kim olduğumuzu, nerede olduğumuzu ve neden burada olduğumuzu öğrenmeye çalışıyoruz. Bu tarz hafıza problemli oyunları sevenlere şiddetle Sanitarium‘u öneriyorum. Hayatımda oynadığım en iyi adventure oyunu olan Sanitarium ayrı bir yazı olarak yazılmayı hakediyor.
Daniel tam bir halk insanı. Senin-benim gibi korkuları olan bir arkadaş. Tek başına dolaştığı koca şatoda çıt çıksa korkuyor doğal olarak. Amnesia’da korku unsura “İnsan göremediği ve bilmediği şeyden korkar” teması üzerine kurulmuş. Bu da insanın en temel korkusudur. Yani oyunun başlangıç noktası doğru seçilmiş. Hikayenin içine çekilmeniz doğal yollardan sağlanarak sürekli bir gerginlik yaşamanız sağlanılmış. Bunu da müzik, ses ve hikaye ile sağlamış Frictional Games.
Aşağıda oyunun tanıtım videosunu izleyebilirsiniz. (Korku garantilidir)
Videoda görebileceğiniz gibi oyun bir hayli korkutucu. Bu korku hissini veren en etkin duygu da çaresizlik. oyun boyunca silah kullanamıyorsunuz. Gaz lambamız ve kibritlerimiz ile etrafı aydınlatarak karanlık yollarda ilerlememiz gerekiyor. Karanlık bu oyunda çok etkin kullanılmış. En ufak bir aydınlık bile size büyük huzur verecektir. Karşılaşacağınız yaratıklara karşı ise (Eh, korkutucu birşeyler lazım elbette) tek silahınız bacaklarınız. Tabana kuvvet…
Daniel yaratık gördükçe, karanlıkta kaldıkça sakinliğini kaybetmeye başlıyor ve sonunda da bayılabiliyor. Sakinliği kaybetmeye başlayınca ekran bulanıklaşmaya, ekran üzerinde böcekler yürümeye ve etraftan abuk subuk sesler duymaya başlıyorsunuz. Tek çözüm de karanlıktan ve korku unsuru oluşturan şeylerden kaçmanız.
Amnesia, günümüz oyunlarında bulunan inanılmaz grafiklere sahip değil ama atmosferi sizi içine öyle bir çekiyor ki… Aralıksız 2-3 saat oynamak isteseniz de yapamıyorsunuz. Çünkü gerim gerim gerildiğiniz için ağzınız kuruyor, sinirleriniz bozuluyor ve ara vermek istiyorsunuz.
Oyunun bulmacalar içermesi, aksiyon barındırması, araştırma isteği oluşturması ve ilginç hikayesi farklı türde oyun severleri kendine çekmeyi başaracaktır. Frictional Games oyun yapmayı seven bağımsız bir stüdyo. Destek vermek gerekiyor.
Ses ve müzikler son derece başarılı. Atmosfer şahane. Işıkları kapatıp, kulaklığı takıp oynamayı deneyin. Hiç kolay olmayacaktır ama oyundan alacağınız zevki katlayacaktır. Bu aralar oynayacak oyun arayanlara Amnesia’yı şiddetle tavsiye ediyorum. Bitirdim mutluyum, bir daha tövbe billah uzak dursun, hala ellerim titriyor…
Oyunun farklı sonları olduğunu belirterek yazımızı noktalayalım.
Ufuk Çizgisi notu: 8/10