2010’un son aylarında başlayıp henüz dinmemiş isyan rüzgarı son dönemde Suriye’yi karıştırmış durumda. Müslüman ODKA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) ülkelerindeki isyanların temel dayanağını fakirlik, eşitsizlik, insan hakları ve demokrasi oluşturuyor. Peki bunca yıldır bu halklar seslerini çıkarmazken bir anda ne oldu da ayaklandılar?

Middle East game

Bıçağın kemiğe dayanması bunu tetikleyen sebeplerden birisi olabilir. Yıllardır aynı eşitsiz, dışa kapalı rejim altında yaşayan halklar, yöneticilerini kendileri seçme hakkına sahip olmayı diliyorlardı. Günümüz demokrasi anlayışında bu olmazsa olmaz bir koşuldur. Fakat ODKA ülkelerinde bu düzenin kurulması kolay değil çünkü uzun soluklu otoriter yönetim sesini çıkaranı susturup yarattığı korku imparatorluğu ile halkı üzerinde baskı kurmaktadır. Bundan bıkan halkın özellikle internet sayesinde bilgiye seri ulaşabilir olması ve internetin kimliğinizi saklama şansı tanımasından dolayı eleştirinin dozunun yükseltilebilir olması insanların birlik oluşturmasına ön ayak oldu. Fikir birliğine varan halklar fitili ateşleyecek bir olayı beklemeye başladılar. Nitekim fitil de Tunus’ta ateşlendi.

Burada atlanmaması gereken konu ülkelerin iç işlerinde olan bu durumun dünyayı da yakından ilgilendiriyor olması. Dünya öyle bir düzene geldi ki, herşey para üzerine dönüyor. Ne kadar paranız varsa o kadar güçlüsünüz. Eskiden ülkenin yüzölçümü, nüfus gibi farklı dinamikler çalışırken bugün küçük arap emirlikleri dünyada söz sahibi olup Dünya Kupası organize etmeye hak kazanır konuma geldiler.

Qatar

Küresel sermayenin yaşamına devam edebilmesi ve paranın değerini koruması için yaratılan tüketici toplumun daha da çoğaltılması gerekiyordu. ODKA ülkeleri bu tüketim toplumu hürriyetine kapalı rejimleri nedeniyle bürünemiyorlardı. Şu an olmakta olan olaylar bu ülkelerde rejimlerin değişmesine, halkın taleplerine ve küresel sermayenin ülkeye girişine imkan veren rejimlerin oluşmasına sebep oluyor. Bu da yaşamına devam etmesi için genişlemesi, daha çok insana erişmesi gereken küresel sermaya için yeni pazarlar anlamına geliyor.

Çin insan gücü ve üretim anlamında inanılmaz boyutlara ulaştı. İş gücü ucuz, çalışacak insan fazla… Bu durum küresel firmalar için bir üretim merkezi olmasını sağladı. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken nokta Çin’in bu kadar çok insanı ve firmayı kontrol etmesinin de kolay olmaması. Bu hususta ülkede demokrasiden insan haklarından pek bahsedemiyoruz. İnternette ciddi bir sansür ve engelleme var. Günlük yaşamda sıkı kurallar var. Bu kadar çok insanı, bu kadar düşük yaşam koşulları ile demokratik bir şekilde yönetmek mümkün mü o da tartışılır. Çin bir ülkeden çok, bir ordu gibi. Hem de oldukça güçlü bir ordu. ODKA’daki demokrasi rüzgarlarının Çin’de nasıl karşılandığını merak ediyorum. Eğer Çin’de bu tarz bir ayaklanma ve isyan çıksa dünyanın hali ne olur o da değerlendirilmeli. Dünyanın üretim merkezi sallanırsa, tüm dünya ekonomisi tökezler.

China's FIRST McDonald's

Avrupa’da Yunanistan, İspanya, Portekiz gibi ülkeler ekonomik krizler ile boğuşuyorlar. Günümüzde ülkelerin en büyük düşmanı, her an saldırabilecek bir komşu ülke değil, tahttaki yeteneksiz kral ya da padişahlar değil, paradır.

Çin’in gelmiş olduğu nokta ve geleceğe dair yapılan öngörülenler, Amerika’nın dünyanın en büyük ve tek gücü olduğu gerçeğinin Çin’in büyüme hızı dikkate alındığında sallanacağı yönünde.

Biraz komplo teorisi kurmak istersek küresel sermayenin yeni hedefler oluşturması ve enerji kaynaklarını kontrol altında tutulması hedefi doğrultusunda ODKA ülkelerinde rejim değişikliği tetiklenirken, rakiplerinin büyüme hızını düşürme ve tek büyük olma hedefi doğrultusunda Çin’de rejim değişikliği ve karmaşıklık istenebilir mi? Bu kadar büyük bir üretim gücünün durması, küresel ekonomiyi sıkıntıya sokabilir ama, “For the greater good” mutlaka düşünülmüş bir durumdur bu.

Bir Cevap Yazın