Kanatsız bir periydi o. Küçükken geçirdiği kaza kanatlarını almıştı ondan. Arkadaşları uçup gökyüzünde süzülürken onlara aşağıdan el sallardı. Alışmıştı ama buna. Bir eksiklik değil bir avantaj olarak görüyordu artık. Sonuçta herkesten farklıydı.  Kanatsız peri derlerdi ona. Perilerin uçmak zorunda olması gerektiğini kim çıkardıysa…

Uçamadığı için birçok yere koşarak gitmeye başlamıştı. Bir süre sonra, herkesten hızlı koşabildiğini fark etti. Olmayan kanatları ona bir özel yetenek kazandırmıştı. Herkes ona imrenmeye başlamıştı çünkü gidilmesi gereken bir yere uçarak gidenlerden çok  daha önce varabiliyordu. Kanatsız peri, koşarkenki hızından dolayı “Uçan Peri” olmuştu.

New inspiration: Fairy Tale Cottages

Günlerden bir gün peri kasabasındaki bilge periler hararetli bir tartışmaya tutulmuştu. Yapılması gereken birşey vardı ama kimin ne yapması gerektiğine karar verilemiyordu. Konunun önemli olduğu tartışmanın büyüklüğünden anlaşılıyordu. Diğer periler ya evlerine çekilmiş ya da kendi aralarında toplanıp olan biteni anlamaya çalışmaktaydılar. Uçan Peri ise gizli gizli tartışmanın yapıldığı yere ilerlemişti. Çok hızlı koşabildiği için kimsenin dikkatini çekmeden ilerlemeyi de öğrenmişti. Uçan Peri tartışmanın yapıldığı yere iyice yaklaşıp bir ağacın arkasında konuşmaları dinlemeye başladı.

“Hayır bu şekilde olmaz. Nasıl olması gerektiğini biliyorsunuz. Gerekeni yapmazsak sonuç bir facia olabilir,” dedi ikiyüz yaşlarındaki orta yaşlı erkek peri. Uzun pembe bir sakalı vardı. Kaşları da sakalları ile aynı renkti ve oldukça gürdü.

“Gerekenin ne olduğunu açıklar mısın Roon? Sanki ortada yazılı bir kural var da biz uygulamıyoruz gibi konuşuyorsun. Hepimizin iyiliği için ne yapmamız gerektiğini biliyor olsaydık zaten bu tartışmayı yaşamıyor olurduk,” dedi yeşil saçlı dörtyüz yaşlarındaki bilge peri. Kocaman bir burnu vardı ve gözlükleri o burundan hiç düşmeyecekmiş gibi duruyordu. Elinde eski bir kitap tutuyordu. Tozlu sayfalarını çevirip çevirip ardından aynı sayfaya  geri dönüyordu.

Uçan peri narin elleriyle ağacın yanındaki çalıları sıyırmaya ve tartışmaya kimlerin katılmış olduğunu görmeye çalışıyordu. Gözlerini kapatan uzun sarı saçlarını arkaya atarak gözlerini dört açmıştı. Görebildiği kadarıyla tartışmaya 4-5 kişi katılmıştı. Peri köyünün en  bilge perileriyle birlikte bir de yabancı birisi vardı. Bu periyi daha önce hiç görmemişti. Üzerinde tüm vücudunu kaplayan bir pelerin vardı ve tüm yüzünü kapatan bir şapka takıyordu. Kanatları da görülmüyordu. Dışarıdan bakan birisi peri olup olmadığını anlayamazdı. “Ya gerçekten peri değilse?” diye geçirdi içinden Uçan Peri.

Tartışmanın bir yere varmayacağını çok önceden fark eden yabancı, sandalyesine dayadığı sopasını eline alarak iki kere yere vurdu ve ayağa kalktı. Herkes bir anda susmuş onun söyleyeceklerini dinlemeye koyulmuştu.

“Barwa köyü bilge perileri, görüyorum ki bu tartışma bizi bir yere getiremeyecek. Konunun ciddiyetini tekrardan hatırlatmak istiyorum. Bu köy ve burada yaşayan periler yok olma tehlikesi altında. En kısa zamanda kararınızı bana bildirmeniz gerekiyor. Ben de vereceğiniz karara göre elimden geleni yapacağıma söz veriyorum. Fazla zamanınız yok. Acele edin. Seçtiğiniz periyi bana bildirmeniz için…”derken cümlesini tamamlamadan kafasını Uçan Peri’nin olduğu yere doğru çevirdi yabancı. Uçan Peri gayri ihtiyari ağacın arkasına geri çekildi ama yabancının kendisini gördüğünü anlamıştı. Saniye bile geçmeden yabancı, uçan perinin yanına gelmiş onu kolundan tuttuğu gibi tartışmanın ortasına getirmişti. Uçan peri boynunu bükmüş, hatasının farkında, kıpırdamadan duruyordu. Bilgeler Uçan Peri’ye kızgın gözlerle bakıyorlardı. Yabancı’nın yüzünde ise herhangi bir duyguyu okumak neredeyse imkansızdı.

“Sanırım bir gönüllümüz var değerli bilgeler,” dedi yabancı sessizliği bozarak.

“Hayatta olmaz Lynn!” diye lafa atladı turuncu saçlı yaşlı bilge peri Roywinkle. Roywinkle küçüklüğünden beri Uçan Peri’ye destek olan, Uçan Peri’nin tüm kasabada en çok sevdiği kişiydi. Uçan Peri yabancının isminin Lynn olduğunu anlamıştı. Ama Lynn bir elf ismiydi. Bir elfin periler diyarında işi neydi?

Diğer bilgelerden karışık tepkiler geliyordu. Karmaşayı Lynn sopasını havaya kaldırarak sonlandırdı.

“Anlaşılan siz burada günler de geçirseniz bir karara varmanız mümkün değil. Daha tartışmanın nereye varacağını bile anlayamıyorsunuz,” dedi Lynn ve ekledi. “Birisinin Mismaa’ya gitmesi gerekiyor. Cesur ve azimli birinin bunu yapması lazım. Çilekleri zamanında götürebilirsek köyü kurtarmak için bir şansımız olabilir. Aksi takdirde Shakir’in gazabı köyü yerle bir edecek. Bunu ne siz ne de ben engelleyebiliriz. Çileklerin Sharwa’ya ulaşması bizim tek kurtuluşumuz.”

Strawberry

Lynn konuşmasını yaparken herkes susmuştu. Yapılması gerekenin bu olduğunu herkes biliyordu. Yıllardır bu gerçekten kaçmışlardı ama Shakir’e verdikleri söz yüz yılını doldurmuştu. Shakir daha fazla tahammül etmeyecekti. Çilekler Mismaa’ya gitmeliydi.

“Çileklerin Mismaa’ya gitmesi demek Barwa’daki perilerin bir daha asla uçamaması demektir. Bunu yapmamızı nasıl beklersin?” dedi  Took, toplantıdaki bilgelerin sonuncusu.

“Başka bir çözüm yok,” diyerek kestirip attı Lynn. “Bana bahsettiğiniz perinin bu kız olduğunu görebiliyorum. İçinde inanılmaz bir güç var. Şu anda bile bunu hissediyorum. Çilekleri Mismaa’ya götürebilecek bu kasabadaki tek kişi o.”

Uçan Peri kafasını Lynn’a çevirip şaşkın şaşkın bakmaya başladı. Bilge perilerin hepsi Lynn’ın söylediklerinin doğru olduğunu biliyordu. Çilekler Barwa’dan çıkar çıkmaz perilerin uçma gücü yok olacaktı. Büyülü çilekler perilerin uçma gücünü sağlayan yegane güçtü. Çileklerin Uçan Peri üzerinde ise bir etkisi yoktu. Çünkü Uçan Peri’nin kanatları yoktu, zaten uçamıyordu…

“Adın ne senin?” diye sordu Lynn, olan biteni anlamaya çalışırken ağzı bir karış açık kalan Uçan Peri’ye. Uçan Peri sadece Lynn’ın gözlerine odaklanmıştı. Hiçbirşey söylemiyordu.

Sessizliği Roywinkle’ın boğazını temizledikten sonra söyledikleri bozdu; “Onun adı Lamar ve kanatlarını kaybettiğinden beri tek kelime konuşmadı. Kanatlarını kaybettiği gün, tekrar özgürce uçabilene kadar konuşmayacağına yemin etti. Ama onu herkes Uçan Peri olarak çağırır.”

Lynn aradığı kişiyi bulduğunu biliyordu. Yüzünü bir tebessüm kapladı. Morali yerine gelmişti. Yıllardır aradığı kişi tam karşısında duruyordu. Çilekleri Mismaa’ya götürmek Uçan Peri’nin kaderine yazılmıştı. Ama asıl önemlisi Lynn kendi kaderinin de Uçan Peri’yle yazıldığını anlamıştı.

Lynn arkasını döndü ve üzerindeki pelerini çıkardı. Uçan Peri büyük bir şaşkınlık yaşayarak Lynn’ın sırtına bakıyordu. Lynn kesinlikle bir periydi. Ama kanatlarından biri yoktu. Lynn’da Uçan Peri gibi uçamıyordu.

“Hazırlanmamız lazım,” derken hızla alandan uzaklaşıyordu Lynn. Uçan Peri’nin şaşkınlıktan ağzı hala açıktı…

 1.Bölüm Sonu

1 Yorum

Bir Cevap Yazın