Kabataş Erkek Lisesi 1908 yılında kurulmuştur ve Türkiye Cumhuriyeti’nin en köklü okullarındandır. Tarihi boyunca kendisini ülkesine ve toplumuna faydalı olmaya adamış, vatanına ve milletine bağlı, Atatürk’ün ve onun açtığı yolda ilerlemiş tüm vatansever yurttaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine sıkıca sarılmış bireyler yetiştirmiştir. Kabataş Erkek Lisesi’nin duruşunun bir asırdan uzun süredir bu kadar net oluşundan dolayı, bu vasıflara sahip olarak yetişen bireylerin toplumdan ayıklanmasını hedefleyen, ülkenin aydınlık geleceğine nifak tohumları ekmek isteyen dahili ve harici düşmanların hedefi olmakla sıkça karşı karşıya kalmıştır.
Okullar eğitim ve öğretim yuvalarıdır. Siyaset üstüdürler. Siyasilerin davaları ya da planları doğrultusunda çehreleri değiştirilmemesi gereken kurumlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yapı taşı değerleri savunmaktan daha güzide bir gaye olabilir mi? Eğer amaç, bu değerleri ters düz etmek ve kendi dünya görüşüne uygun değerleri empoze etmek ise, şunun çok iyi hatırlamak gerekir: Bu dünya ne Napolyon’a, ne Hitler’e ne de Kral Süleyman’a kalmıştır. Herkes, her kral ya da kendini kral sanan bir gün bu dünyadan göçüp gidecektir. Bir görüş gider, diğer görüş gelir. Kalıcı olan tek şey tarihtir ve tarih asla değiştirilemez. Kabataş Erkek Lisesi de sahip olduğu değerlerle bir tarihtir.
Kabataş Erkek Lisesi’nin mezunları okuldaki giriş kapısının boyasına bile dikkat eder, titizlikle üzerinde dururlar. Şaka değil. Çok ciddiyim. İşte o kadar okullarına bağlıdırlar. Pilav günleri tüm okul mezunlarla, öğrencilerle dolup taşar. Unutulmaz anılar, yaşanan her özel enstantane okulun hemen üzerinde hayali bir iple bayrak direğine bağlanmış bir hatıra balonu gibi süzülür. Öğrenciler değişir, nesil yenilenir ama o balon asla oradan ayrılmaz.
Bakın size açık birşey söyleyeceğim. Her insanın bir kırmızı çizgisi vardır. Kediyi bile kovalarsın kaçar ama köşeye sıkıştığını anladığı anda hayatta kalma içgüdüsüyle senin üzerine saldırır. İşte insanoğlu da yeri gelir kediye benzer tepkiler verir. Onun kutsalına dokunur, hayata bağlayan değerlerine saldırırsan, üzerine atlar. Atlamakla kalmaz, yaşam hakkı için gerekirse seninle ölesiye dövüşür.
Ben bir Kabataş Erkek Lisesi mezunu olarak artık sesimi çıkarmak zorunda olduğumu hissediyorum. Şu bilinmelidir: Okulumuz asla sahipsiz değildir. Bizler buradayız, kapı gibi ayaktayız. Hepimiz neler olup bittiğinin de gayet farkındayız. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. Kişisel olarak belki mezun olduktan sonra okuluma yeterli ilgiyi gösterememiş olabilirim. Kendime göre sebeplerim var. Doğrudur ya da yanlıştır. Ama benim okuluma duyduğum özlem, kalbimin en derinlerinde hissettiğim sevgi ebedîdir.
Son olarak şunları söylemek istiyorum; Kabataş Erkek Lisesi, Karanlığı Ezenlerin Lisesi olarak bilinir. Ben bu proje okulu safsatasının Kabataş’ın temel değerlerine dokunulmadan kapanacağını ve Karanlığı Ezenlerin Lisesi’nin geleceğe ışık tutmaya devam edeceğini umuyorum. Umarım gerek yüksek mevkilerdeki karar verici kişiler gerekse de toplumu oluşturan bireyler olarak herkes yanlış uygulamaların yarattığı tartışmalardan ve söylenen yakışıksız sözlerin doğurduğu tepkilerden gerekli dersleri çıkartır ve geleceğe umutla bakmayı başarırız.