Tired

Sabahları lanet ederek mi kalkıyorsunuz? Yoksa gülümseyerek mi? Belki yanınızda yatan kişiye deli gibi aşıksınızdır ve onu her gördüğünüzde hayata daha sıkı sarılıyorsunuzdur. Belki de işinizden nefret ediyorsunuzdur. Sabahın köründe kalkıp işe gitmek zorunda olmak sinirlerinize dokunuyor, yataktan kalkmak istemiyorsunuzdur. Ayaklarınız gitmiyor, her tarafınız ağrıyordur. Yüzünüzü ekşittiğinizi biliyor, “bir boktan gün daha” diyorsunuzdur.

Belki de bugün farklı olacak. Belki yarın farklı olacak. Michael Schumacher ve Steve Jobs gibi tüm dünyanın tanıdığı insanların yaşadıklarını gördükçe her sabah ilk işimin bir kez daha şükretmek olduğunu düşünüyorum. Steve Jobs dünyanın en değerli firmalarından birini dev yaptı. Varyemez amcadan farksız oldu ama hayat ona bir sonraki günün güneşini göstermedi. Michael Schumacher dünyanın en iyi sürücüsüydü. Ne kazalar, ne tehlikeler atlattı. Şimdi bir elinin tek parmağı hareket etse gazetelere manşet oluyor. Hayat bu kadar anlık işte.

Etrafıma bakıyorum, doğmakta olan güneşin sıcaklığını içime çekiyorum ve yeni bir gün yeni bir umut diyorum. Ufak bir sabah sporu ile kan akışımı hızlandırıp kahvaltı etmeden evden çıkmamaya gayret ediyorum.

Sizi bilmem ama ben hayatın her anından bir umut bir mutluluk yakalamak istiyorum. Her ne kadar umut yakalamak varken anlamsız korkuların peşinden gitsem de sabahlarımın değerini bilmeye çalışıyorum. Her sabah son sabahınız olabilir. Bunu hiç unutmayın.

Bir Cevap Yazın