İnternette dolanıp Düşlerden Gerçeğe için ne yazabileceğime kaynak araştırması yaparken kendimi Nasa’nın Planetary Data System internet sitesinde buldum. Bu sitenin amacı Nasa’nın astronomik çalışmalarında topladığı verileri bilim dünyası ile paylaşmak istemesi. Nasa’nın şeffaflık konusunda bu noktada olduğunu sayfada dolaşınca gördüm. Benim gözümde Nasa, Hollywood filmlerinde gördüğümüz “çok gizli” araştırmaların büyük bir sır gibi saklanarak tüm dünyadan izole bir şekilde devam ettiği bir kurumdu. Bugün yaptığım çok ufak bir araştırma ile biraz gözlerim açıldı diyebilirim.
Araştırmama devam ederken (araştırmanı yesinler, nette vakit öldürüyon işte kıvırma) Cassini-Huygens uzay mekiği ile ilgili aşağıdaki bilgilere ve yazının en altında bağlantısını paylaşacağım videoya ulaştığımda kendi küçük dünyamızın ne kadar önemsiz, ne kadar anlamsız, ne kadar basit olduğunu bir kez daha anladım. Kendi dertlerimiz, problemlerimiz o kadar büyük o kadar çözümsüz ki, “bugün toplum için, insanlık için ne yaptım?” sorusuna “çamaşırları yıkadım, evi temizledim, ha bir de işe gittim”den öte cevap veremiyoruz. Azıcık gözümüzü açalım mı, ne dersiniz? Kendi çevremiz dışında, kendi ülkemiz dışında ve hatta kendi gezegenimiz dışında neler oluyor farkında mıyız?
Cassini-Huygens, 1997 yılında uzaya fırlatılan bir uzay mekiği. Asıl amacı Saturn hakkında bilgi toplamak ve Saturn’ün gizemli uydusu Titan‘a inerek dünyaya benzerliği ile tanınan uydu hakkında bizlere veri göndermek. Cassini, bugün Saturn yörüngesindeki gözlemlerine devam ederken, Huygens de Titan yüzeyinden fotoğraf ve veri gönderiyor. Yani, Cassini-Huygens iki parçadan oluşuyor.
Bir ek bilgi olarak; Cassini-Huygens 2017 yılında kendini Saturn’e kontrollü çarptırarak görevini Juno‘ya devredecek.
Cassini-Huygens’in 1997’den günümüze kadar bize gönderdiği fotoğrafları yönetmen Fabio Di Donato bir stop motion filmine çevirmiş. Kendinizi 1930’lardan kalma bir bilimkurgu filminde gibi hissetmeye hazır olun. Asıl vurucu olan da bu fotoğrafların hepsinin uzayın bir yerlerinden dünyaya gönderildiği, has be has gerçek oluşu. Dünyamızın çok çok uzağında daha kimbilir neler neler oluyor bir düşünün bakalım. Sonra da sıradan hayatlarımıza kaldığımız yerden devam edelim. (Ouch! Acıdı!)