Gezi Parkı’nda yapılması planlanan değişikliklere tepki olarak başlayan eylemler devletin her türlü organ ve makamının ateşe körükle gitmesi sonucu devlete karşı kitlesel bir eyleme dönüştü. Bu dönüşüme Doha’dan takip edebildiğim kadar güncel kalmaya çalıştım. Halkın boş vaktinin büyük bir kısmını ayırdığı televizyonların utanılacak bir biçimde penguen belgeseli, yarışma programı, hitler belgeseli gibi programlar yayınlayıp olayları hiç olmamış gibi göstermesi eyleme katılan/katılmayan herkesin tepkisini çekti ve eylemler tüm ülkeye yayıldı. Ana akım medyanın bu davranışı sonucu sosyal medya Arap Baharı eylemlerinde olduğu gibi insanlar için en basit haber kaynağı oluverdi. İşin içine internet girince gerçek haber ile yalan haberin de karışması ile ortalık tam curcunaya döndü.
Koca ülkede olayları an be an takip eden sadece bir kanal olunca Halk Tv tarihinde ilk kez reytinglerde zirveye çıktı. Occupygezi eylemleri başlangıcı farklı bir amaç için yapılmış ama devletin tepkisi nedeniyle halkın kendini tutaması şeklinde devam etmiş tencere tava kendini sokaklara atması ile doruk noktasına ulaşmıştır. Tencere tava ile eyleme katılan insanlar benim gözümde dünyada bir ilki de başarmış oldu. Polis eylemde kullanılan aletlerle yemek programı yapar artık. Tencere, tava, tahta kaşık…
Medyaya ateş püsküren insanlar Doğuş Medya Center önünde aralarında para toplayıp, Ntv’nin penguen belgeseli yayınlamasını istedi! Beşiktaş çarşı grubu bir iş makinasını Dolmabahçe Beşiktaş arasında polisi geri püskürtmek için kullandı ve ardından gittigidiyor.com da toma ilanı verdi.
Olayların fitili Gei Parkı’nda eylem yapan insanlara son dönemde sıkça başvurulan son derece anlamsız ve agresif bir biçimde kullanılan polis saldırısıydı. Dünyada küresel ısınmaya sebep olacak kadar biber gazı ve su kaynaklarını kurutacak kadar tazyikli su kullanan polis, sabah sporu olarak da jop kullanınca buna tepkiler çığ gibi büyüdü elbette.
Aslına bakarsanız tepki doğrudan polis memuruna değil, ona bu yetkiyi veren ona bu sorumluluğu veren devlet erkanındaydı. Yani Emniyet Müdürü’ne ve onun üzerinden Başbakan’a. Konunun Başbakana kadar uzaması günümüz demokratik devlerinde biraz garip karşılanabilir ama Recep Tayyip Erdoğan bir başbakandan çok bir baba, bir polis amca, bir bakkal amca, bir hoca, bir imam, bir mühendis, bir sosyolog, bir siyasetçi, bir fikir babası vb. birsürü özelliğe sahip olduğu için bütün Türkiye adına karar verme yetkilerini kendinde barındırmış bir kişiliktir. Zaten hadise de buradan kopuyor; Başbakan tüm ülkeyi tek başına idare edip istediği gibi şekil verebileceğini düşünüyor. kadın hakları, spor, kentleşme, sanat, kişisel yaşam gibi konularda kendi bildiğini okumayı kendine verilmiş bir hak olarak gördüğü için bu konuda aldığı her kararın da yerinde olduğunu düşünüyor. Gezi parkı protestolarının bugün geldiği nokta başbakanın bu tavrındandır. Bunu görmek gerek. Benim apolitik yetiştirilen 80 ve sonrası güzel neslimin bugün bu tepkileri göstermesini de hiç yadırgamamak gerekir. İnsanları birşeylerden uzak tuttukça insanlar ona yönelir. İnsanoğlunun gerçeğidir bu. Evde Kaju (kedim olur bilen bilir) bile belirli şeyleri yapmaması gerektiğini bilir ama ben yanında yokken gider onu yapar. Bir yerden sonra herşeyi yasaklarsam da gelir ısırır beni. Toplumlar da bu şekildedir.
Bugün Türkiye’de yapılan ve yapılmak istene şey tüm dünyada çok bilinen tek tip toplum isteğidir. Aşağıdaki video bunu çok güzel anlatır.
Yurtdışında yaşayan birisi için Türkiye’deki değişimi görmek daha kolaydır. Olayların dışında olunca değişimleri çok daha rahat görebilirsiniz. Türkiye git gide muhafazakarlaşıyor. İyidir kötüdür ona girmiyorum. O başka tartışma ama toplumun bu yöne doğru gittiği çok bariz. Başbakan bankta oturan kızlı erkekli grupları görüp rahatsız oluyor. Bununla ilgili Doha’da sık sık görüştüğüm Suriyeli bir bankacının sözleri bugün Türk vatandaşının neden sokaklarda olduğunu çok güzel özetliyor. Şöyle dedi Suriyeli bankacı: “Erdoğan bankta oturan gençlere kafayı takıyor, herkesi alkolik olarak yaftalıyor, basını susturuyor. Amacı ülkeyi 100 yıl geriye götürmek mi? Suudi Arabistan mı olmak istiyorsunuz?” Dışraıdan böyle bir izlenim bırakan başbakana kendi toplumu tepki göstermesin de kim, neden dolayı göstersin biri bana açıklasın lütfen?
Occupygezi.co bu noktada yurtdışında yaşayan Türklerin nerelere kadar uzandığını görmek ve tepkileri tartmak için güzel bir kaynak olmuş durumda. Sosyologlar için yıllarca tez yazdıracakları güzel bir konu da bulunmuş oldu.
Konuyla ilgili adını duymadığınıza emin olduğum Bahar Leventoğlu Monkey Cage için güzel bir yazı kaleme almış. Okumanızı tavsiye ederim. Dışarıdan bakınca tablo budur.
Son olarak tüm Arap Baharı’nde devrilen öldürülen liderler sosyal medyayı şeytan icadı, eylem yapan halkını da fare, terörist, devlet düşmanı olarak nitelemişti. BUgün güzel ülkemde aynı söylemleri duyuyor olmak demokrasi açısından çok da ileri gidememiş olduğumuzu gösteriyor. Sadece seçim var diye demokratk bir ülke olunmaz, olunmamalı.