Bunlar karışık işler arkadaşım. Herşeyi anlamaya çalışıyorsun ama bu mümkün değil. Eğer herşeyi anlayabiliyor olsaydın, yarını da tahmin ederdin elbette. Olasılıksız’ı okudun mu? Elbette okumadın. En son ne zaman kitap okumuştun ki? Peki en son hangi kitabı bitirdin hatırlıyor musun? Vaktini boşa geçirdiğini mi düşünmeye başladın? Evet aynen öyle. Herşeyi bildiğini, bilmen gerektiğini sanıyorsun ama basit gerçeklerden uzaklaşıyorsun.
Korkularımız var elbette. Hastalanıp ölme korkusu, suçlu bulunup hapishaneye girme korkusu, sevdiklerini kaybetme korkusu, aç susuz sokakta yatma korkusu, girdiğin denizden godzilla çıkma korkusu gibi… Bunlar da karışık. Neyden korkup neyden korkmayacağımızı kim söylüyor? Peki korkuların insandan insana değişmesi neden? Özel harekat timi üyesi olmayı seçen birisi ile süpermarkette kasiyerliği seçen birisinin ölüm korkusu algısı aynı olabilir mi? Elbette olamaz, olmamalı da. Bazı işleri yapabilmek için bazı korkulara karşı kendimizi kontrol edebilmeliyiz. Edemiyorsan o işi yapmayacaksın arkadaşım.
Kitap dahi okuyamıyor musun? Hemen sıkılıp kapatıyor musun? Satırlar sayfalar gözünde büyüyor mu? konsatrasyon problemin mi var? Çağımız problemleri seni de vurmuş demektir. Sürekli eksik birşeyler kaldığını hissediyorsun di mi? Zaman yetmiyor, gün kısa geliyor çünkü hayatına müdahale eden o kadar çok uyarıcı etken var ki. O uyarıları da korkuların gibi arka plana atman gerekiyor. Atmazsan sürekli korku, sürekli yetersizlik sürekli zamansızlık hissedersin, ilerleyen süreçte mutsuz, evhamlı, korkularının esiri birisi olursun.
Blogu kurduğum günden beri istediğim seviyeye getiremedim. Sürekli eksik yazdığımı içimdekileri yeterince aktaramadığımı düşünüyorum. Biraz daha kendimi eğitmem gerekiyor. Madem birşeye kalkıştın devam ettir di mi? Hadi bakalım hayırlısı.