Sevgili Oğlum,
Hayata gözlerini açtığından itibaren bir koşturmacanın içinde bulacaksın kendini. Hayat hep bir hedef koyacak önüne. Önce emeklemeye başlayacaksın. Ardından ayakların üzerinde durmayı öğreneceksin. Yürümeye başlayacaksın. Çok geçmeden konuşmayı da öğreneceksin. Okuma yazmayı öğrendiğinde (umarım ilkokul öncesinde bunu başarırsın) babanın senin için yazdığı bu mektubu ilk defa eline alacaksın. İlk başta senin için birşey ifade etmeyecek. Ama lütfen bu mektubu atma. Aradan geçen yıllarda, başın sıkıştığında, benden destek istediğinde bu mektubu açıp okumanı ve seni ne kadar çok sevdiğimi görmeni istiyorum.
Senin minik ellerin kalem tutmaya başlayınca senden çok ben heyecanlandım. Kendi kendime düşünmeye başladım; acaba oğlum yazar olur mu? Belki de mimar olur. Sporcu da olabilir. Aman neyse sağlıklı ve mutlu olsun da… Şu an kaç yaşındasın, mesleğini seçtin mi bilemiyorum. Ama eminim ki en doğru kararı vermişsindir. Sana hep güvendim, hep de güveneceğim. İlk yürümeye başladığında herkesi peşinden koştururken “Bırakın kendi kendine öğrensin düşmeyi de sonrasında ayağa kalkmasını da” dediğimde annen az kızmadı bana. Geçen yıllarda senin kendine ne kadar güvenen ve gurur duyulması gereken bir evlat olarak büyümeni izledim. İzledim diyorum çünkü bu senin hayatın. Her anıyla, her kararıyla bu senin hayatın. Kimsenin hayatına müdahale etmesine izin verme tamam mı oğlum? Benim ya da başka birinin seni yönlendirmesine asla izin verme. Düşüncelerine önem verdiğin kişilerin görüşlerini dinle ama son kararı her zaman sen ver. Ancak böyle hayatı öğreniriz ve yaşadığımızı hissederiz. Başkalarının dediklerine gereğinden fazla önem verirsen kendi hayatını değil başkalarının senin yaşamanı istediğin hayatı yaşamış olursun. Bunu yapmanı istemiyorum sevgili oğlum.
Hayatının her evresinde başka başka sorunların olacak. İlk sevgilin kalbini kıracak. Aldatılacaksın belki, terk edileceksin. Arkadaşların hayatından çıkacak, yeni arkadaşlar edineceksin. Farklı farklı okullarda okuyacak, sayısız kez imtihana gireceksin. Hayat bana her anın tadını çıkarmayı, geçen saniyenin bile geri getirilemeyeceğini öğretti oğlum. Senin hayatın her anından keyif almanı istiyorum. Ders çalışmaktan, en hoşuna gitmeyen şeyi yapmaktan bile şikayet etmemeni istiyorum. Eğer yaptığın işe karşı olumsuz duygular içinde olursan asla başarılı olamazsın. En zor koşullarda bile olumlu düşünmeni istiyorum. Olumsuz düşüncelerin aklında birikmesine sakın izin verme. Ezilmeni, düşüncelerini kendine saklamanı istemiyorum. Olabildiğince açık ol. Hislerinde de, davranışlarında da…
Sevgi dolu bir ailede büyüdün oğlum. Seni dün de çok seviyorduk, bugün de seviyoruz yarın da seveceğiz. Seni sen olduğun için seviyoruz. Sen de insanları böyle sev. Oldukları gibi… Kimseyi değiştirmeye çalışma. İnsanlar değişmek için çabalamazlar, değişmemek için çabalarlar. Herkesi olduğu gibi kabul edersen daha az acı çekersin oğlum.
Sevdiğin mesleği yap oğlum. Kimse seni seçimlerinden dolayı eleştiremez. Sadece kendi kendini eleştirebilirsin. Hayat mutsuz bir iş hayatı için çok kısa. Zamanın ne kadar hızlı geçtiğine inanamazsın.
Hep yüzün gülsün oğlum, senin yüzünün gülüşü herşeye bedel. Ben hep buradayım. İstediğin her an bu mektubu aç ve beni düşün. Bunu yaparken yüzünde ufak bir tebessüm oluşursa eğer baban olarak görevimi yerine getirmişim demektir. Seni çok seviyorum.
Baban,