Son dönemde kendimi işime adamış durumdayım. Zaten yurtdışında çalışma kararımın arkasında kendimi işime adamak yatıyordu. Tecrübe kazanmak ve kariyer basamaklarını üçer beşer zıplaya hoplaya tırmanmaktı hedefim. Şu ana kadar hedefimi gerçekleştirmeye doğru yol aldığımı söyleyebilirim. Tabi bunun bazı yan etkileri de oluyor. Ne gibi mesela Ufuk? Hemen bir alt paragrafta açıklıyorum. Kaybolma sakın.

Bir yerde okumuştum hoşuma da gitmişti. Hayattaki 3 temel ihtiyacı ele alalım. Nedir bunlar; Kariyer, Sosyal Hayat ve Uyku. Bunlar kendi içlerinde dallara ayrılabilir ama temelde 3 ana başlık var. Bu 3 ana başlığın hepsine birden sahip olamazsınız. Hem çok uyuyup, bol bol keyif yapıp hem kariyer basamaklarını tırmanıp hem de süpersonik sosyal bir hayatınız olamaz. Gün herkese 24 saat, değil mi Doc? Bakın size şekil üzerinde anlatayım. Şekil bana ait. Çok uğraştım emeğe saygı lütfen.

Yani önemli olan bir denge tutturmak. Biraz ondan biraz bundan ortaya karışık. Kendinizi bu çemberlerde nerede görüyorsunuz bir düşünün bakalım. Ben hiçbir yerde göremiyorum. Çemberlerin kapsama alanı dışında bir yerdeyim. Aslında hayatımızın farklı evrelerinde bu çemberlerdeki konumumuz da değişiklik gösteriyor. Yaş gelmiş 90’a hala kariyer odaklı yaşayacak değiliz ya!

W A I T I N G

Ne WoW oynuyorum, ne Starcraft ne başka birşey. Playstation da öyle duruyor televizyonun altında. Sabah akşam bakışıyoruz ama henüz bir elektiriklenme olmadı aramızda. Kesişme evresindeyiz. Birkaç kere daha kesişirsek çıkma teklif edeceğim kendisine. Hayır yani zaman nasıl geçiyor ben anlamıyorum ki. Gündüzleri zaten iş güçle geçiyor. Akşam oluyor ev işleriydi oydu buydu derken uyku vakti gelmiş oluyor. Sütümü içiyorum popom kuru kalıyor ve yatıp zıbarıyorum, olay bu yani. Daha az uyuyayım diyorum, o zaman da iş performansımı çok etkiliyor. Zaten tek başıma çalışıyor gibiyim dünyanın en zengin ülkesinde. Bir de performans düşük kalınca durum daha da vahimleşiyor.

Evet, Katar dünyanın kişi başına düşen milli gelir bazında en zengin ülkesi. Gazetelerde haberleri de çıktı zaten okumuşsunuzdur. Nüfus az, ülke küçük, petrol doğalgaz gırla, eh doğal olarak da herkesin hali vakti yerinde. Dünya Kupası gazıyla ülkeyi hızlı bir şekilde de geliştirecekler. Tam yaşanacak memleket. Tek sıkıntı sıcaklar. Eh zaten bir yerden veren Allah diğer taraftan alıyor değil mi? (Bir anda aklıma Barış Manço’nun bu şarkısı geldi nedense. İsmini söylemiyorum tıklayın ve Büyük Üstad Barış Manço’yu bir kez daha saygıyla analım.)

Akşamları yatmadan önce artık klasikleşen bir ritüelim var. Size biraz ondan bahsedeyim. Her türlü diş fırçalama, mutfağı toparlama vs. gibi ıvır zıvır işleri bitirdikten sonra yatağıma yatıyorum ve günün genel bir değerlendirmesini yapıyorum. Yaptığım bir salaklık var mı, bugün ne öğrendim, iyi bir insan mı oldum, öküz müydüm? Bir kanaate vardıktan ve içimi huzura kavuşturduktan sonra biraz kitap okuyorum. Uyku öncesi okunan kitabın beni daha iyi uyuttuğuna inanıyorum. Entel dantel işler değil, gerçeğin ta kendisi. Herkese öneriyorum. He kitap okumak yatma öncesine bırakılmayacak bir aktivite ama naparsın işte kader utansın. (Acitasyon diz boyu) Kitap okumamı bitirdikten sonra dua ediyorum. Dua ederek uykuya dalmak inanılmaz güzel birşey. Kendinizi kuş gibi hissediyorsunuz çünkü hayatın manasızlığı uyku alemine akışınızda size yol gösteriyor. “Amannn sallaaa yatıp zıbarayım sabah ola hayrola” deyip kafayı vuruyorsunuz.

rainy day

Başlık hayalgücüydü di mi? Ona şuradan gelelim; iş güç derken kendimi dünyevi ihtiraslara kurban vermiş durumdayım. Beni ben yaptığına inandığım, en sevdiğim özelliğim hayalgücüm gittikçe köreliyor. Gözgöre göre aramıza mesafe giriyor. Arayı açmamam lazım, bu konuda fikri olan varsa seve seve yardımlarını kabul edebilirim.

Bir Cevap Yazın