The Revenant posteri bizi filmin havasını sokmaya yetiyor
The Revenant posteri bizi filmin havasını sokmaya yetiyor
The Revenant posteri bizi filmin havasını sokmaya yetiyor

 

Bir filmin iyi olarak tanımlanabilmesi için inanılmaz sürükleyici olması gerekmez. Bazı filmler, gerçekliği ve duruluğu sayesinde kendini izlettirir. Sanki bir ressamın yaptığı anlam veremediğimiz bir şekilde bizi içine çeken bir resme bakar gibi izleriz bu filmleri.

İşte 2015 Oscar’larından  Alejandro G. Iñárritu’nun en iyi yönetmen ve Leonardo DiCaprio’nun en iyi erkek oyuncu ödülleri ile dönmelerini sağlayan The Revenant da bu üstteki paragrafta belirttiğim gibi bir film.

Muhteşem Doğa Manzaraları Eşliğinde Survivor Keyfi

Iñárritu filmlerinin alamet-i farikası muhteşem görsellerdir. Bir Iñárritu filmine gidiyorsak, harika görüntüler eşliğinde nefis kamera açılarına sahip ortalama üstü bir film izleyeceğimizi bekleyebiliriz. Biutiful ve Birdman örnekleri yeterli olacaktır sanırım. Plan sekans -kesintisiz tek planda sahne cekmek- sahneler de bir diğer görmekten asla bıkmayacağımız Iñárritu tekniğidir.

 

Alejandro G. Iñárritu, The revenant çekimlerinde iş başında...
Alejandro G. Iñárritu The revenant çekimlerinde iş başında…

1820’ler Amerikasındayız. Deri avcılığı yapan bir grubun ve grubun üyelerinden özellikle birinin başından geçen olayları bir belgesel tadında izliyoruz. Filmin duygusal teması çok basit insani duygulara dayanıyor. Bu yüzden karakterler ile bütünleşmekte hiç bir tereddütümüz olmuyor. Filmin asıl vurucu noktası da zaten bu duygu bağlantısını kurduktan sonra başlıyor. Insanın doğayla ve kendi türü ile girdiği vahşi ve acımasız savaş en ince ayrıntısına kadar tam bir doğa belgeseli kıvamında ustaca sergilenmiş. Film bu noktada “Bayanlar baylar, ben bir Iñárritu filmiyim” demekten hiç gocunmuyor.

Leonardo Sonunda Muradına Erdi ve Oscar Heykelciğini The Revenant ile Aldı

Leonardo DiCaprio ve Tom Hardy filmin iki itici gücü olmuş. Filmin ana dinamikleri hep onlar üzerinde dönüyor. İki oyuncu da harika iş çıkartmışlar. İkisinin de performansı hem baş rolde hem de yan rolde Oscar adaylığı aldı zaten. O yüzden daha fazla övmem gerektiğini düşünmüyorum. Leonardo’nun Oscar heykelciği da helal-i hoş olsun.

The Revenant bayağı iyi bir film. Yalnız, dallayıp budaklamaya izin vermeyen, işlemeye pek müsait olmayan ağır bir konusu var. Bu yüzden senaryonun filmin en zayıf halkası olduğunu düşünüyorum. Filmin başlangıç evresinden çıkıp gelişme evresine geçmesiyle filmin sonunun nereye varacağını tahmin edebiliyoruz. Bu noktada Iñárritu’yu kesinlikle suçlamıyorum. Bunu yetersiz bir nokta olarak da belirtmek istemiyorum. Sonuçta sinema bir şey anlatmak için var. O anlatmak istediğimiz şeyin ne olduğu kadar, nasıl anlatıldığı da bir filmin değerini belirler.

The Revenant muhteşem görselleri ve harikulade oyunculuk performansları ile izlenmeyi kesinlikle hak ediyor. Gerim gerim gerildiğiniz, heyecandan gözünüzü kapatmak istediğiniz anları ile size soluksuz bırakan bir film var karşımızda.

Eğer canınız “dan dun vurdu kırdı” ya da “romantik komedi” tarzı çıtır çerez birşeyler çektiyse, yanlış kapıya gelmişsiniz demektir. Bu filmde onlardan pek yok.

8/10

Bir Cevap Yazın