Katar’da her yıl olduğu gibi bu yıl da 15 Haziran itibariyle yaz çalışma saatlerine göre yaşamaya başlayacağız. Bilindiği gibi 15 Haziran-30 Ağustos tarihleri arasında gündüzleri aşırı sıcak ve nem nedeniyle dışarıda çalışmak zorunda kalan büyük bölümü inşaat işçisi çalışanların mağduriyetini en aza indirmek için 11.30-15.00 saatleri arasında açık alanda çalışmak kesin olarak yasaklanıyor. Kapalı mekanlarda ya da ofislerde çalışanlar için böyle bir zorunluluk yok. Onlar aynı çalışma düzenlerine devam edecekler. Yaz saati uygulamasının getirdiği bir diğer şart ise gündüzleri en fazla beş saat çalışma koşulu. Diyelim ki sabah 6’da iş başı yaptınız. Bu yönetmeliğe göre saat 11’de öğle paydosuna girmeniz ve saat 15.00’a kadar dinlenmeniz gerekecek. Bu da sadece açık havada çalışanlar için geçerli olacak. Birçok firma için pek de ilgi çekici olmayan bu uygulamalar güneşin altında pişe pişe çalışan işçiler için gerçekten hayat kurtarıcı olsa gerek.

Yaz çalışma saatleri haricinde Ramazan ayının yaklaştığı bu günlerde, Katar’daki Ramazan çalışma saatlerini de hatırlatmak istiyorum. Normalde sekiz saat olan standart çalışma saatleri, Ramazan ile birlikte altı saate geriliyor. Özellikle oruç tutanlar için olmazsa olmaz bir uygulama. Saatin öğleyi geçmeye başlamasıyla kan şekerinin açlık nedeniyle dibe vurması, uyuklama, konsantrasyon kaybı, halsizlik, isteksizlik ve vakit geçirme gibi iş verimini düşüren durumlar oluşmaya başlıyor.

2022 Dünya Kupası

Katar bu aralar 2022 Dünya Kupasının kaderinin ne olacağını bekleyedursun, bu kadar zengin bir ülkenin beş milyon dolarlık rüşvet için Dünya Kupasını riske atmış olabileceğini sanmıyorum. Dünya Kupası nedeniyle yapılan yatırım öyle bir büyüklükteki, beş milyon doları günlük harçlık olarak bile görmez Katar. O yüzden Dünya Kupası için Katar’ın beş milyon gibi bir rüşvet vermiş olabileceğine ihtimal vermiyorum. Bu kadar firma Doha’ya yerleşmiş, istihdam inanılmaz boyutlara gelmiş, tüm planlar programlar yapılmışken Fifa’nın da bu konuda geri adım atacağını sanmıyorum. Dünya Kupası ile ilgili tüm haber ve spekülasyonların Fifa Başkanlığı yolunda yapılan kulis çalışmalarından ibaret olduğunu düşünüyorum.

Blog’un Issız Kalışı

Kendi kendime hergün dert yanıyorum, “Ufuk bunu yapmıyorsun Ufuk şunu yapmıyorsun” diye. Blog yazmıyor oluşum da bu yakınmalarımdan birisi. Severek yaptığım beni rahatlatan birşeyi neden yapmadığımı uzman psikologlar eşliğinde değerlendirmek isterim. Bu blogda bu konuda yazılmış onlarca yazı da vardır herhalde. Bir bırakıp bir başlama huyumun bende yarattığı psikolojik tahribata bir örnek daha.

Mesela bir kitap okuyorum diyelim, ya da bir oyun oynuyorum. Eğer bu işleme ara verip aradan uzun bir zaman geçtikten sonra geri dönersem kaldığım yerden devam etmekten hoşlanmıyorum. Baştan başlayayım diyorum. Neticede hiç bitemeyen kitaplar, oyunlar, diziler arasında dönüp duruyorum. Belki de kaldığım yerden devam etmeyi öğrenmem gerekiyor. Blog için de geçerli. Ne kadar ara verirsem o kadar kopuyorum ve benim gözümde değeri düşüyür.

Bu aralar düşündüğüm bir diğer konu da Twitter ve Facebook paylaşımları. O paylaşımlar blog yazımımı ciddi sekteye uğratıyor. Zaten blog yazacak zaman bulmakta zorlanıyorum, vakit bulduğumda da değinmek istediğim konuları Facebook ve Twitter’da paylaşmış olduğumu hatırlamak şevkimi kırıyor. Bu da bir kısır döngü aslında. Hem orada yazıp hem blog’da yazmak bir seçenek. Hem birbirlerine bağlantı da veririm. Mesela şu an Twitter’dan bazı bağlantıları burada yazabilirim ama o kadar üşenmiş durumdayım ki, o bağlantılarla uğraşacak halim hiç yok. Zaten saat 9’a kadar ofisteydim bugün. Malum Katar’da pazar günleri iş günü, Türkiye’deki dostlara selam olsun. Kalın sağlıcakla.

1 Yorum

Bir Cevap Yazın