Linkin Park ile tanışmam Kabataş Erkek Lisesi’ndeki lise 2 yıllarıma denk gelir. Bir arkadaşımın önerisi ile dinlediğim ilk albümleri olan Hybrid Theory, doğrudan bana hitap ediyordu. Her şarkısında kendimi buldum ve o tarihten beri de yaptıkları her çalışmayı takip ettim. Türkiye’ye geldiklerinde izleme fırsatını kaçırdım. Gidenler konseri eleştirmişti ama ben gitmeyerek çok büyük bir hata yaptığımı düşünüyorum.

Linkin Park Hybrid Theory sonrası tarzından ve kalitesinden hiç ödün vermeden Meteora albümünü çıkardı. Daha sonra da Minutes to Midnight’ı piyasaya sürdüler. “Linkin Park bilinirliğini arttırdıkça sertliğinden ödün vermeye başladı.” eleştrileri yapılmaya başlandı. Terminator filmlerine şarkı yapmaları grubun hayranları tarafından pek hoş karşılanmadı. Bu sırada grubun elektronik müziğe ufak ufak kaymaya başladığı gözden kaçmamıştı. Deneme grubu olarak kurdukları Forth Minor bunun göstergesiydi.

The Thousand Suns, Linkin Park diskografisinde grubun en iyi albümü etiketini belki alamaz ama oldukça kaliteli ve Linkin Park’ın farkını gösteren bir albüm olmuş.

Albüm kesinlikle bir Hybrid Theory değil. Grubun şu ana kadar ki en farklı albümü olduğu da su götürmez bir gerçek. Daha yumuşak şarkılar, daha çok müzikaliteye önem veren, elektronik ağırlıklı tınılar…

Albümde 15 şarkı var ama bazıları sadece geçiş amaçlı kullanılan intro’lardan ibaret. Tüm şarkılar dinlenilesi. Eski hayran kitlesine de hitap edecek sert şarkılar da var, grubun elektronik müziğe kaydığını düşünmemize sebep olan şarkılar da… Çıkış şarkısı olarak Catalyst seçilmiş. Şarkıyı ilk dinleyişinizde şarkının Linkin Park’a ait olduğunu anlamanız zor. Farklı bir ama kaliteli bir şarkı. En büyük eksisini şarkının tam bir pik noktasının olmaması olarak görüyorum. Bu hissin aynısını Manga’nın Eurovision şarkısı We Could Be The Same’de hissetmiştim. Tarzları yakın iki grupun parçalarında aynı hisleri edinmiş olmam bana ilginç geldi.

“Linkin Park’ın eski şarkılarını geri istiyorum. Onlar daha güzeldi, bu şarkılar iğrenç olmuş. Iyk!” diyenlere Twitter’daki tweet’imi aynen kopyalıyorum; Linkin Park tarz değiştirmedi, adamlar farklı şeyler yapmak istiyorlar. Saygı gösterin. eskiyi geri isteyen açsın eskiyi dinlesin.

Linkin Park bu albümü ile tarzında hafif değişiklikler yapsa da kalitesinden ödün vermeyeceğini göstermiş oldu. Flamengo bile yapsalar bu kaliteden şaşmazlar. Dinleyin, dinletin efem…

Bir Cevap Yazın